Olay, 14 Kasım 2020 tarihinde ilçeye bağlı Saraaliç Mahallesi'nde meydana geldi. Yalnız yaşayan Makbule Sarı'dan uzun süre haber alamayan kızı, mahalle muhtarından yardım istedi. Muhtar da polise bilgi verdi. Adrese gelen polis ekipleri, çilingir yardımıyla girdikleri evde Makbule Sarı’nın omuz bağı yöntemiyle el ve ayakları bağlı, çarşafa sarılı cansız bedenini buldu. Yapılan incelemede evdeki para ve değerli eşyaların çalındığı tespit edildi.
Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri, çevredeki kamera kayıtlarını incelemeye aldı. Görüntülerden tespit edilen bir aracın kiralık olduğu saptandı. Kiralık araçla cinayetten 1 gün önce ilçeye geldikleri belirlenen Hayrettin Görgülü ve yeğeni Serkan Uluz, gözaltına alındı. Şüpheliler, polisteki ilk sorgularında cinayeti itiraf etti. Dayı ve yeğen, cinayeti maddi sıkıntılar nedeniyle işlediklerini söylerken, evden aldıkları 1 çuval fındığı sattıklarını, televizyonu ise çöpe attıklarını bildirdi. İkilinin olayda kullandığı eldiven de polis tarafından bulundu. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından Fatsa Adliyesi'ne sevk edildi. Hayrettin Görgülü ve yeğeni Serkan Uluz, çıkarıldıkları Fatsa Sulh Ceza Hakimliği'nce tutuklanarak, Ünye M Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.
Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığı'nca şüpheliler hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan hazırlanan iddianame, Fatsa Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Sanık Görgülü ve sanık Uluz hakkında maktul Makbule Sarı’ya karşı tasarlayarak, canavarca hisle eziyet çektirerek, beden veya ruh bakamından kendini savunamayacak kişiye karşı, bir suçun delillerini gizlemek ve işlenişini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla 'kasten öldürme' suçu açısından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları istenildi.
Katil zanlıları dayı ve yeğen yoğun güvenlik önlemleri altında tutuklu bulundukları Ünye M Tipi Kapalı Cezaevi’nden Fatsa Adliyesine getirilerek hakim karşısına çıkartıldı. Koronavirüs salgını kapsamında maske ve eldiven taktığı gözlemlenen zanlılar, olay günü yaşananları soğuk kanlılıkla anlattı.
Hakimin cinayeti nasıl işledikleri yönündeki sorusu üzerine Serkan Uluz, "Olaydan 10 gün önce maktülenin evinin yakınlarındaki ormanlık alanda ormancı olarak 6-7 gün çalıştım. Ancak dayım benden daha önce de orda çalışıyordu. Oradaki işimiz bittikten sonra dayım inşaat işine gideceğimizi söyledi. Ben de bunun üzerine eşimi ve çocuğumu anneme bırakarak Fatsa Otogarı’na gittim. Fakat dayım bana söz verdiği gün gelmedi. Ben otogarda sabaha kadar bekledim. O sabah elinde valiz ve elektrik sobasıyla geldi. Ben 'gitmiyor muyuz?' diye sordum. İşleri olduğunu ve bir müddet sonra gideceğimizi söyledi. Dayımın Fatsa'daki evine gittik. Burada 1 haftaya yakın kaldık. Daha sonra dayım bana 'burada yedin içtin, ben seni yedirip içirmek zorunda mıyım, yediklerinin parasını öde, senin bana hesaplasak 3-4 bin lira borcun çıkar' dedi. Bu beni gücendirdi" dedi.
Yaşlı kadının evine gittiklerini anlatan Uluz, "Dayım bana eve giderken burada tek yaşayan birisi var demişti. Ben kapının önündeki ayakkabıları görünce burada tek kimsenin yaşamadığını, kapının önünde ayakkabılar olduğunu söyledim. Dayım tek olduğunu yineledi. Dayımın elinde bir fındık odunu vardı. 'Sen kapıyı çalacaksın ve ormancıyız diyeceksin, ben de odunla vurup bayıltacağım' dedi. Karşı çıktım. 'Yaşlı kadına odunla vurulur mu?' diye tepki gösterdim. O da 'o zaman sen elinle yumruk at' dedi. Kapıyı çaldım. Yaşlı kadın pencereye çıktı. 'Kimsiniz?' dedi. 'Ormancıyız' dedim. 'Ben akşam olunca kimseye kapıyı açmıyorum' dedi. Bir süre konuştuk. Bizi duymadığını belirterek kapıyı açtı. Bu sırada elimin yumuşak tarafıyla ensesine vurdum. Yere düşmedi, 'imdat' diye bağırdı. Ben şoka girdim, 30 saniye durdum. Dayım ağzını kapatarak içeri soktu. Daha sonra dayım ağzını, elini ve ayağını çorapla bağladı. Bağladıktan sonra dayım mutfağın yanındaki odaya gitti. Orada 600 TL para buldu. Her şey bunun için diyerek cebine koydu. Ben dondum kaldım. Kendisi bir şeyler aradı. Teyze ayaklarını çözmüştü, direniyordu. Bana 'Salak mısın, görmüyor musun? diye bağırarak, kadının ayağıyla üstüne çıktı. Ayağıyla vuruyordu, kafasını fayansa vuruyordu. Teyzeyi ayaklarından tutuk yatak odasına götürdü. Cebinden siyah bant çıkartıp elini, ayağını, kafasını bantladı. Teyze titremeye başladı. Nefes alsın diye burnunu kapatan bantları aşağıya indirdim. Çırpınıyordu. Çarşafa sardı. Çıkarken odanın ışığını kapattı. Evden çıkarken fındık çuvalını gördü. Onu al dedi" diye konuştu.
Çaldıkları fındığı bir gün sonra dayısının talebiyle sattığını ve Ordu'da masaj salonu aradıklarını belirten Uluz, "Olaydan sonraki sabah dayım bana fındığı sattırdı. 48.6 kilogram gelen fındık karşılığında 1023 TL para aldım. Parayı dayıma verdim. Ordu'da işi olduğunu söyledi. Gitmeden önce gömlek, ayakkabı ve parfüm aldı. Ordu'ya gittik. Burada 'mutlu son' yazan bir masaj salonunu aradık" dedi.
Hayrettin Görgülü ise yeğeninin kendisini ailesiyle tehdit ettiğini ileri sürerek, "Yaşlı kadının evine gittik. Kapıyı çaldı. Teyze cama çıktı. Yeğenim 'arabamız bozuldu, bize elektrik lazım teyze' dedi. Teyze de 'elektrik veririm ama ben dışarı çıkmam' dedi. Camdan bize elektriği verdi. Daha sonra yeğenim kapıda odunlar olduğunu teyzeye ceza yazdıracağını söyledi. Ardından teyze kapıyı açtı. O sırada ensesinden vurdu, ağzından tutarak içeri götürdü. İçeride tekme tokat vurmaya başladı. Ben de 'dur ne yapıyorsun' dedim. Teyzeye zarar vermezsin diye çorap, bant, çarşaf gibi ne bulursam eline verdim. Hemen gidelim diye göz ucuyla evi aradım. 500 TL civarında para buldum. Götürdüm hemen aldı. O da bir şey bulamadık zaten dedi sinirlendi. Fındığı, televizyonu alıp çıktık. Ben daha önceden teyzeyi hiç görmedim. Evden çıkarken 'hakkını helal et teyze' dedim. Pişmanım. Keşke böyle bir olaya karışmasaydım. Ben yapmadım, yapmak istemedim" şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk halinin devamına, sanık Hayrettin Görgülü’nün akıl sağlının yerinde olup olmadığına yönelik Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmesine ve mütalaaya karşı süre vererek, duruşmayı 5 Mart’a erteledi.
DHA