İZMİR (İHA) - Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek, kamuoyunda ünlü sanatçı Neco'nun eşini terk etmesiyle gündeme gelen ve andropoz diye tabir edilen durumun aslında olmadığını belirterek, sosyal, kültürel ve ekonomik durumu yüksek olan kişilerin bir süre sonra hayatını sorgulamaya başladığını, doyurucu bir cevap bulamadığı zaman çöküntüye uğradığını söyledi.
Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği'nin (CETAD) Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Sağlık Bakanlığı Türkiye Üreme Sağlığı Programı tarafından desteklenen projesi kapsamında hazırlanan "Cinsel Sağlık/Üreme Sağlığı Açısından Erkekte Sağlıklı Yaşlanma" dosyası Hilton Oteli'nde düzenlenen basın toplantısıyla basın mensuplarıyla paylaşıldı. Daha önce Diyarbakır ve Bursa'da gerçekleştirilen, üçüncüsü de İzmir'de gerçekleştirilen toplantı hakkında bilgi veren CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Direktörü Psikiyatrist Doç. Dr. Cem İncesu, hedef proje kapsamında amaçlarının az konuşulan, az bilinen, insanların çekindiği bu konularda Türk halkına uygun mesajların gönderilmesini sağlamak olduğunu ifade ederek, bu alanlarda sağlık hizmet talebinin artırılmasına çalıştıklarını kaydetti.
Toplantıda konuşan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek, erkekler yaşlandıkça cinsel sorunların ortaya çıktığını söyleyerek, en çok görülen şikayetin sertleşme kaybı olduğunu belirtti. Şimşek, 45 yaşını geçen erkeklerin çoğunda cinsel işlev bozuklukları olduğuna dikkat çekerek, "2025 yılına gelindiğinde 322 milyon erkekte sertleşme kaybı olacaktır. Bunun çeşitli nedenleri vardır, sistemik ve yaşlanan peniste değişiklikler bunların en önemlilerindendir. Tedavisi de çeşitli haplarla, hormon eksikliğini kaldıran testesteron tedavisiyle giderilebilmektedir. Ancak bilinmesi gereken bir durum vardır ki; toplumda viagra olarak bilinen bu tür hapların insanın cinsel isteğini artırmadığıdır. Etkisi sadece cinsel etkinlik sırasında ortaya çıkmaktadır" diye konuştu.
Erkeklerde prostat sorununa da dikkat çeken Şimşek, prostatın ne işe yaradığı tam bilinmemesine rağmen başa bela olan bir organ olduğunu kaydetti. Sadece insan ve köpeklerde görülen prostatın çeşitli belirtileri olduğunu da söyleyen Şimşek, sık idrar yapma, kesik idrar yapma ve çatallanma ile dağınık işemenin bunlardan bazıları olduğunu bildirdi. 50 yaş üzeri erkeklerin yüzde 25'inde prostatın klinik bir sorun yaratabildiğini ifade eden Şimşek, açık ve kapalı ameliyat yöntemleriyle bu sorunun üstesinden gelinebildiğini belirtti.
"ANDRAPOZ DİYE BİR ŞEY YOK" Ferruh Şimşek, kamuoyunda ünlü sanatçı Neco'nun eşini ve evini terk etmesiyle gündeme gelen erkeklerde andropoz diye bir durumun olmadığına dikkat çekerek, kadınlarda menopoz sürecinin birden bire ortaya çıktığını, oysa erkeklerde böyle bir durumun bulunmadığını söyledi. Şimşek, "Testesteron kaybı erkeklerde ağır ilerleyen bir süreçtir. Belki andropoz kavramı, kendilerinde menopoz diye bir kavram olduğu için sempatik geldi. Tıpta da yanlış kullanılıyor. Yaşlılıkta hormon eksikliği kavramı elbette var, ancak bu yıllara yayılan bir süreç. Bu nedenle andropoz diye bir şey yok, üretilmiş ama doğru olmayan bir şey" dedi.
Sosyal, kültürel ve ekonomik durumu yüksek olan orta yaşlı kişilerde bir süre sonra hayatın gözden geçirildiğini ifade eden Şimşek, "Kendim için ne yaptım sorusu gündeme gelmeye başlıyor. Eğer bu soruya doyurucu bir cevap veremezse çöküntü ortaya çıkabiliyor. Bu çöküntü cinsel performansı da etkiliyor. Bu nedenle evlilik dışı ilişkiler de olabiliyor" şeklinde konuştu.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Geropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Engin Eker ise, yaşlılığın zihinsel ve fiziksel işlemlerde azalma, duygusal izolasyon olarak algılanmaması gerektiğini, olgunluk, yetenek, bulunduğu ortama uyum ve kişisel doyum olarak algılanması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Eker, yaşlanmanın cinselliği de yaşamaya engel bir durum teşkil etmediğini belirterek, "Yaşlılar yaş ilerledikçe cinselliği yaşamaktan vazgeçiyor, iğrenç, çirken ve yakışıksız buluyor. Oysa cinsel açıdan doyumlu bir yaşlılık, bağımsızlık, özgüven duygularının yaşanmasını sağlıyor ve genç hissettiriyor. Yaşlılıkta cinsel aktivite sadece cinsel birleşme demek değildir. Cinsel birleşmenin sayısı azalsa bile doyumlu bir cinsel yaşam mümkün. Yaşlılar toplumun genç üyelerine oranla daha az cinsel bilgiye sahip, bu nedenle cinsel eğitim sadece gençlere ve yetişkinlere değil, yaşlılara da verilebilmeli. Sağlıklı bir cinsel yaşam da yaşlıların hakkı" diye konuştu.
Prof. Dr. Eker, hekimlerin de toplumun diğer kesimleri gibi cinsellik konusunda çekinceleri olduğunu, bu nedenle cinsel sorunlara cevap vermekten kaçtıklarını dile getirerek, doktorların da cinsel eğitimden geçirilmesi gerektiğini belirtti.