HABER

Yaşlılıkta sağlıklı cinselliğin reçetesi

Türk toplumunda cinsellik hala bir tabu. Hele bir de yaşlılık sözkonusu olunca cinsel sorunlardan bahsetmek tam anlamıyla utanılacak bir hale dönüşebiliyor.

Yaşlılıkta sağlıklı cinselliğin reçetesi

Oysa cinsellik ömür boyu süren doğal bir içgüdü. Acıbadem Beylikdüzü Tıp Merkezi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Deveci, yaşlılıkta sağlıklı cinselliğin reçetesini mynet.com okurları için anlattı.

Cinsel sağlığın sadece gençlikle sınırlı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Aksine ileri yaşlarda da sağlıklı bir cinsel hayat yaşamak mümkün. Hele de ortalama yaşam sürelerinin arttığı günümüzde cinsel sağlık çok daha fazla önem kazanıyor. Buna karşın Türk toplumunda cinsellik hala bir tabu olarak karşımıza çıkıyor. Cinselliğe ilişkin sorunlardan doktora bahsetmekte bile çekiniliyor ve çoğu zaman içe kapanıklık küçük sorunların bile içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesine neden olabiliyor. Buna bir de yaşlılık süreci eklendiğinde pekçok yaşlı çift cinsel sorunları kaderleri olarak kabulleniyor ve değil doktora birbirlerine dahi bahsetmeye çekiniyor. Acıbadem Beylikdüzü Tıp Merkezi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Deveci, yaşlanma ile cinselliğin sona ermediğini, ortalama yaşam sürelerinin arttığı günümüzde çiftlerin gerektiğinde uzmandan destek almaktan kaçınmamaları gerektiğini vurguluyor. Doç. Dr. Deveci "Cinsellik ömür boyu süren doğal bir içgüdüdür. Uygun destekle sağlıklı yaşlılık ve cinsellik yaşamak mümkündür" diyor.

Cinsellikte üst yaş limiti yok

Dünya Sağlık Örgütü cinsel sağlığı, seksüel bir ilişkide fiziksel, duygusal, mental ve sosyal iyilik hali olarak tanımlıyor. Sağlıklı bir cinsel hayat için bireylerin seksüel haklarını saymak, korumak ve sürdürmek gerekiyor. Cinsellikte üst yaş limiti olmadığını, yaşlanma ile cinsel hayatın bitmeyeceğini belirten Doç. Dr. Deveci, "Yaşlılara cinsellik için limit koymak ayrımcılık anlamına gelecektir" diyor. Yaşlanma ile erkek ve kadın cinsel hayatında birtakım değişikliklerin son derece normal olduğunu belirten Doç. Dr. Deveci bu değişiklikleri şöyle özetliyor: "Kadında menopozal döneme girişle birlikte kayganlaşmada azalma oluşuyor. Orgazmik kapasite ise azalmıyor. Sanılanın aksine yaşlı kadın orgazm yaşabilir. Erkekte ise penil sertlikte ve duyarlılıkta azalma oluşuyor. Cinsel ilişki sırasında ağrı ve androjen rezervinde yüzde 50 azalma sonucu cinsel istek kaybı oluşmaya başlıyor."

İlaçların tedavideki rolü

Yaşlanmayla birlikte erkekler de kadınlardaki menopoza benzeyen bir süreç yaşıyor. Her ne kadar erkeklerde kadınlardaki kadar büyük bir kayıp olmasa da, orta yaştan sonra her geçen yıl azalan erkeklik hormonu yüzünden erkeklerde fiziksel, zihinsel ve psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Doç. Dr. Serkan Deveci, andropozun erkeğin yaşam kalitesini etkilemesinin yanısıra, kas, kemik, bilinç ve glisemik kontrol gibi çok sayıda organ sisteminde de zararlı etkilere neden olabildiğini belirtiyor. Erkeklerin 30 yaşından itibaren 10 yılda bir, kanında bulunan testosteronun yüzde 10'unu, 50 yaşından sonra ise yüzde 25'ini kaybettiğini belirten Doç. Dr. Serkan Deveci, 70 yaşından sonra ise bu kaybın yüzde 50'yi bulduğunu söylüyor. Bu durum yaşam kalitesini de oldukça etkiliyor. Erkeğin kendisini eskisi gibi enerjik hissetmemesi, entellektüel aktivitede azalma, kas kitlesi ve direncinde azalma, cinsel isteksizlik, göbek çevresinde yağlanma artışı ve uyku bozukluklarının yanısıra vücut kıllanmasında azalma, cilt değişiklikleri, insülin direncinde artış ve metabolik sendrom riskinde artış da sözkonusu olabiliyor. Depresif ruh hali gelişebiliyor. Doç. Dr. Deveci uygun tanı ve tedavi ile yaşam kalitesinde artış yaşandığını belirterek "Andropoz tedavisinde amaç düşük testosteronu yerine koymaktır. Bu yerine koyma işlemi ağızdan, kas içine ve cilt altına yolla yapılabilir. Seçim hasta ve hekim tercihine göre belirlenebilir. Günümüzde en çok kabul gören yöntem cilt üzerine sürülen (jel, flaster) formlarıdır. Erkekte meme kanseri varlığında ise bu tedaviden kaçınılmalıdır" diyor. Fazla testosteronun ise fayda yerine zararı oluyor.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozuklukları

Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları ise, cinsel uyarıya karşı oluşan arzu, uyarılma, orgazm fazlarından biri veya birkaçının oluşmaması ve cinsel ilişki sırasında ağrı olması ile kendini gösteriyor. Bunların arasında istek bozuklukları en sık rastlanan durum olarak öne çıkıyor. Ancak tedavisi mümkün. Doç. Dr. Deveci, tedavide hedefe yönelik yaklaşım olduğunu belirterek, kadın-doğum hastalıkları uzmanı tarafından periyodik muayene gerektiğini söylüyor. Kadının cinsel öykü ve hormonal durumu tespit ediliyor. İstek bozukluğu hormon eksikliğine bağlı ise yerine koyulma tedavisi uygulanıyor. Bazı özel durumlarda erkekte ereksiyon için kullanılan ilaçların da kullanılabildiğini belirten Doç. Dr. Deveci, "Ağrı bozuklukları, kayganlaştırıcı ve lokal hormon uygulamaları ile kontrol altına alınabilir. Gerektiğinde cinsellik konusunda deneyimli psikolog ve seks terapisti desteği alınmalıdır" diyor.

En Çok Aranan Haberler