İSTANBUL (İHA) - Merrill Lynch Ocak Ayı Fon Yöneticileri Araştırması, kurumsal yatırımcıların ilk defa kredi sıkıntısının küresel bir resesyona yol açabileceğini kabul ettiklerini gösterdi.
Merrill Lynch'in 4-10 Ocak tarihleri arasında yaptığı ve toplam 671 milyar dolarlık varlık yöneten 195 fon yöneticisinin katıldığı Ocak Ayı Fon Yöneticileri Araştırması'nda ilginç sonuçlar ortaya çıktı.
Araştırmaya katılanların yüzde 19'u önümüzdeki 12 ay içinde küresel bir resesyon olmasının "olası" veya "çok olası" olduğu görüşünde bulundu. Küresel resesyonun zaten başlamış olduğunu düşünen katılımcıların oranı ise Aralık ayına göre iki katına çıkarak yüzde 4'ten yüzde 8'e ulaştı. Araştırmaya göre yatırımcılar giderek küresel finans piyasalarında istikrar karşısında en büyük tehdidin konjonktür riski olduğuna inanıyor. Yatırımcılar artık konjonktür riskini kredi riski ile eşit derecede ve karşı taraf
riskine göre önemli ölçüde daha yüksek olarak değerlendiriyor.
Yine aynı araştırmada Avrupa'nın ekonomik sağlığı ile ilgili endişelerin büyüdüğü ortaya çıktı. Bölgesel araştırmaya katılanların yüzde 80'i, 2008 yılında ekonominin zayıflamasını bekliyor.
Merrill Lynch'e bağımsız danışmanlık hizmeti veren David Bowers konuyla ilgili şu görüşlerini dile getirdi:
"Kredi sıkıntısının reel ekonomi üzerinde ciddi sonuçları olacağının bazı yatırımcılar tarafından inkâr edildiği dönem sona ermiş olabilir. Bu ayın araştırması, katılımcıların beklentilerinde, ekonomik yavaşlama korkusundan, büyük bir resesyon korkusuna doğru bir dönüşüm olduğunu ortaya koyuyor."
KAR BEKLENTİLERİ KÖTÜLEŞİRKEN, HİSSE SENETLERİNDEN NAKİTE YÖNELMELER BAŞLIYOR
Araştırmaya göre, yatırımcılar kurumsal performansların görünümü ile ilgili gittikçe karamsarlaşarak, varlık dağılımlarında önemli değişiklikler yapmaya başladılar. Büyük bir çoğunluğunun 2008'de kar marjlarının küçüleceğini düşünen katılımcıların yüzde 77'si şirket karlarının önümüzdeki 12 ayda yüzde 10'dan daha az büyüyeceğine inanıyor. Bu görüşe sahip olan katılımcıların oranı Aralık'ta yüzde 66, Ekim'de ise yüzde 39 olarak gerçekleşmişti.
Katılımcıların yüzde 15'inin hisse senetlerinin hala ucuz olduğunu düşünmesine rağmen, hisse senetlerini tercih eden katılımcıların sayısında ciddi bir düşüş yaşandı.
Hisse senetlerini tercih edenlerin oranı Aralık ayında yüzde 20 iken, bu oran bu ay sadece yüzde 6 olarak gerçekleşti. Bazı yatırımcılar tercihlerini değiştirerek sabit getirili araçlara yönelmeye başladı. Portföy dağılımlarında sabit getirili menkul kıymet yatırımları gösterge ağırlığın altında olan yatırımcıların oranı Aralık ayında yüzde 40 iken bu ay yüzde 28'e geriledi. Yatırımcıların yüzde 28'i bu ay tahvillerin portföy ağırlığını düşürdü. Tahvillerin ağırlığını düşüren katılımcı oranı Aralık'ta yüzde 40 idi. Bundan daha dikkat çekici bir diğer gelişme ise geçtiğimiz iki ay içinde nakite yönelmedeki ciddi artış oldu. Aralık ayında yüzde 26, Kasım ayında ise yüzde 20'ye kıyasla, katılımcıların yüzde 32'si Ocak ayında nakitin portföy ağırlığını artırdı.
AVRUPA İÇİN BEKLENTİLER SON ON YILDAKİ EN DÜŞÜK SEVİYEDE
2008 yılında Avrupa ekonomisinin zayıflamasını bekleyen yatırımcıların, bölgedeki şirket kazançları konusunda da oldukça kötümser bir bakışa sahip oldukları görüldü.
Avrupalı fon yöneticilerinin yüzde 80'i bölgedeki hisse başına kar artış oranlarının gerileyeceğini bekliyor. Bu oran Aralık ayında yüzde 53 idi.
Merrill Lynch Avrupa Hisse Senetleri Baş Stratejisti Karen Olney ise konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"Avrupa hisse senetleri için iyimser olma yönünde tartışmalar sürse de, görülen o ki yatırımcılar, şirket kar tahminlerinde arka arkaya yaşanacak düşüşlere karşı hazırlıklı duruyorlar. Ancak bu seviyelerden düşüşün sınırlı olacağını düşünüyoruz, lakin yatırımcılar şirket karlarının ekonomik daralmanın sonuna kadar yüzde 57 azalacağını şimdiden fiyatlara yansıttılar."
Merrill Lynch Avrupa Kredi Stratejisti Barnaby Martin de "Bankalar 2008'de kendilerini telekom şirketlerinin 2002 yılındaki durumlarına benzer bir durumda bulacaklar" dedi ve ekledi "bankaların borçluluklarını azaltma çabaları hissedarların aleyhine olurken bono yatırımcıları için olumlu olacak."