'Tarihimiz acıyla dolu, gözyaşıyla dolu. Gözümüzü açtık acı, kan, gözyaşı. Yaş geldi 50-52 oldu. Hala 35 yıldır süren bir terör var. Çok zor bir dönem geçiriyoruz." diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün daha birlik ve beraberlikle birbirimize tutunma, birbirimize sımsıkı sarılma, daha güç birliği yapma vakti. 15 Temmuz çok acı, çok dediğim gibi tarifi imkansız bir şey ama başka bir zemin oluşturdu. Bu birlik beraberliğin Yenikapı ruhunun, hem dış güçlere karşı hem içerideki büyük sorunakarşı terörün ve şiddetin karşısında birazcık sanatın gücünü, edebiyatın,müziğin gücünü kullanmalıyız. Terörün ve şiddetin karşısında hayatın sesini, sanatın sesini yükseltmek gerekiyor.'
Dizinin 1970'li yılları ele aldığını hatırlatan Bingöl, '1970'ler boyunca resmi ideoloji ve askeri vesayetle devletin resmi ideolojisi Kürtleri ve İslamcıları çok mağdur etmiş. Aslında işin bu tarafında da biraz baktığınız zaman şimdi 1970'li yıllara çok fazla sol taraftan bakıldı. İlk kez bir Milli Türk Talebe Birliği, İslami muhafazakar kesimden birisi bir şey anlatıyor. Çünkü gerçekten o dönem böyle bu çatışmaların içinde olmayan, olmak istemeyen bir grup vardı. O grubu anlatıyor aslında hikayemiz.' diye konuştu.
Sevda Kuşun Kanadında dizisinin, 15 Temmuz'u yaşayan ve darbenin ne olduğunu bilmeyen gençler için aydınlatıcı olduğu düşüncesini dile getiren Bingöl, gençlerin daha da bilinçlenmesinin Türkiye'nin geleceği için umut verici olacağını sözlerine ekledi.