HABER

Yavuz, canlı yayında soruları yanıtladı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz: (2) - "(Yerel seçimler) Elimizi nereye atsak, onlarca kanunsuzluk örneği görüyoruz. Bunlara tam kanunsuz demeyeceksek, bunlar birer iptal nedeni olmayacaksa, ne, ne zaman, nasıl iptal nedeni olacak? Bu kadarı ne Ankara'da ne başka yerde hiç ortaya çıkmadı" - "'Devlet gücüyle ancak bunlar olabilir' diyorlar ya, bu parti, devlet gücünü, iktidar gücünü, demokrasinin aleyhine hiçbir zaman kullanmadı, kullanmayacak. Bizim aleyhimize dahi çıkmış olsaydı, fark ettiğimiz sürece bunların üzerine gitmek boynumuzun borcudur, aslında CHP'nin boynunun borcudur. Çünkü demokrasi ve seçim güvenliği hepimize lazım" - "Bu ancak özel bir uğraşla, özel bir planlamayla yapılabilecek bir şey bu. Bu yapıldıktan sonra anlıyoruz ki birisi yapmış bunu, birileri yapmış ama birilerinin de tek başına yapması mümkün değil. Çünkü İstanbul'un her ilçesinde mi bu olur? O zaman seçim kurulu başkanlarını birisi yanıltmış olabilir" - "Seçim güvenliğinin önündeki çakıl taşlarını temizlememiz gerekir bu vesileyle çünkü bu kadarı ilk kez oluyor. Bu kadarı muhtemelen birtakım unsurlar özel kullanılarak ve özel stratejilerle kurgulanarak bunlar yapılmış olabilir"

İSTANBUL (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, seçim tartışmalarına ilişkin, "Elimizi nereye atsak, onlarca kanunsuzluk örneği görüyoruz. Bunlara tam kanunsuz demeyeceksek, bunlar birer iptal nedeni olmayacaksa, ne, ne zaman, nasıl iptal nedeni olacak? Bu kadarı ne Ankara'da ne başka yerde hiç ortaya çıkmadı." dedi.

Yavuz, Habertürk'te yayınlanan Teke Tek programında gazeteci Fatih Altaylı'nın yerel seçime ilişkin sorularını yanıtladı.

İtirazların sandık başında niye yapılmadığına ilişkin soru üzerine Yavuz, sandık başındaki görevlilerinin, bunların hangi birine itiraz edileceğine dair il teşkilatını bilgilendirdiklerini, bunun üzerine ilgili sandıklara ve ilgili yerlere ilişkin itirazların yapıldığını söyledi.

298 sayılı yasanın 128. maddesinin "Sandık başı iş ve işlemlerine karşı ilçe seçim kuruluna itiraz edebilmesi için önce sandık kuruluna şikayet ve itirazda bulunulmuş olması şart değildir" dediğini aktaran Yavuz, bunun üzerine il, ilçe ve Yüksek Seçim Kurulu'na gittiklerini belirtti.

Yavuz, İstanbul'da bir kalem değil birçok kalemle kanuna aykırılığın söz konusu olduğunu savundu.

- "Özel bir planlamayla yapılabilecek bir şey"

Seçimden önceki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, sandık başkanlarının nasıl belirleneceğini kanunun çok net bir şekilde ortaya koyduğunu, ilçe seçim kurulunun başkanı olan kıdemli hakime sorumluluk verildiğini anlatan Yavuz, şöyle devam etti:

"Kamu görevlileri arasından yapmıyor, tamamen dışarı çıkıyor. Ben buna nasıl güvensiz derim. Bu daha bugüne kadar ortaya çıkmamış. Böylesi ortaya çıkmamış ve böylesinin ortaya çıkacağını ne sen kestirebilirsin ne ben. O zaman kabul edelim. Bu ancak özel bir uğraşla, özel bir planlamayla yapılabilecek bir şey. Bu yapıldıktan sonra anlıyoruz ki birisi yapmış bunu, birileri yapmış ama birilerinin de tek başına yapması mümkün değil. Çünkü İstanbul'un her ilçesinde mi bu olur? O zaman seçim kurulu başkanlarını birisi yanıltmış olabilir.

Nüfus müdürlüğünün burada hiçbir etkisi yok. Mülki idare amiri kim? Kaymakam. Kamu görevlilerinin listesini veriyor. Ne orada nüfus müdürü var, ne başka bir yer var. Vermiş mi kamu görevlilerinin listesini? 39 ilçenin 39'unda da vermiş. Kamu görevlilerinin listesini yan tarafa koyuyor, kafasına göre başka bir liste yapıyor. İlçe seçim kurulu başkanının sorumluluğunda bir mesele. Sistem güvenli olmasaydı, 2014'ten beri sisteme özellikle sayım döküm cetvelleri, sandık sonuç tutanakları girmeseydi, biz bunu zaten görmeyecektik."

- "Bilgisi verilmeyen bir şey için partiler sorumlu tutulamaz"

Seçim kurulu başkanının sorumluluğuna bırakılan ve hiçbir şekilde ilanı yapılmayan, partilere bilgisi verilmeyen bir şey için partilerin sorumlu tutulamacağını ifade eden Yavuz, "O zaman bu listeyi kenara koyup, başka bir listenin içinde sandık kurulu başkanı arayanlarda bir şey aramamız gerekir." diye konuştu.

Fatih Altaylı, programa AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım'ın gönderdiği mesajı okudu. Altaylı, Yıldırım'ın mesajında, "Ben seçim gecesi 23.25'te 'AK Parti'nin elindeki bilgilere göre kazandık' dedim. Bunun dışında açıklamam, yok şu kadar oy, bu kadar oy diye bir ifadem yok." yazdığını aktardı.

Ali İhsan Yavuz, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın "3 bin 870 oy öndeyiz" açıklamasını yaptığını hatırlatarak, "Sonuçta kendi kurguladığı sistemin verilerine bakıyor ve 'Öndeyiz'. diyor." ifadesini kullandı.

- "Bunların üzerine gitmek boynumuzun borcudur"

"Seçimi kazansaydınız aynı konuda itirazlarınız olacak mı?" sorusuna yanıt veren Yavuz, şunları kaydetti:

"Demokrasi bize lazım, seçim güvenliği bize çok lazım. Biz, bugün varız, yarın yokuz ama güvenli bir seçim sistemini arkada bırakmak gibi bir mecburiyetimiz var. Onun için 24 Haziran seçimlerine gitmeden hemen önce dedik ki partiler sandık kurulu başkanlarının listesini, liste olarak vermesin. Neden? Çok partizanca hareket edebiliyor, çok bilgisiz takılabiliyor, çok farklı sonuçların ortaya çıkması istikametinde deneyimsiz davranışlar sergileyebiliyor. O zaman dedik ki biz bunu kamu görevlilerine hasredelim. 24 Haziran seçimleri öncesinde kamu görevlileri içinden hem de kura ile çekilerek... Çoğunluk bizdeydi değil mi Meclis'te? Biz derdik ki; 'Kamu görevlilerinin listesinin içinden seçin, mülki idare amiri versin.' 'Devlet gücüyle ancak bunlar olabilir' diyorlar ya, bu parti, devlet gücünü, iktidar gücünü, demokrasinin aleyhine hiçbir zaman kullanmadı, kullanmayacak. Bizim aleyhimize dahi çıkmış olsaydı, fark ettiğimiz sürece bunların üzerine gitmek boynumuzun borcudur aslında, CHP'nin boynunun borcudur. Çünkü demokrasi ve seçim güvenliği hepimize lazım. Eğer bunlar bu derece ortaya çıksaydı, böyle davranmamız mümkün değildi."

- "Seçim güvenliğinin önündeki çakıl taşlarını temizlememiz gerekir"

Meselenin sadece sandık kurulu başkanlarını atama meselesi olmadığını vurgulayan Yavuz, "Bence değerlendirmeler çok eksik kalıyor. İşimize şunun gelmesi gerekir, seçim güvenliğinin önündeki çakıl taşlarını temizlememiz gerekir bu vesileyle çünkü bu kadarı ilk kez oluyor. Bu kadarı muhtemelen birtakım unsurlar özel kullanılarak ve özel stratejilerle kurgulanarak bunlar yapılmış olabilir." dedi.

Ali İhsan Yavuz, oy sayımı ve döküm cetveline ilişkin usulsüzlükler dendiğinde verilen sayıların olduğunu ama daha çok 298 sayılı kanuna aykırı olan kısıtlılar, ölüler, cezaevinde bulunanlara ilişkin verdikleri rakamların da olduğunu anlattı.

Burada verdikleri her rakamın yanına "oy kullanamaz" şerhi düşmeyenler olduğunu belirten Yavuz, şunları söyledi:

"Dilekçedeki sayı, farktan az olamaz. 25 bin normal olması gereken sayıdan fazla çıkıyor. Bu nasıl farktan az? 2 bin 308 kısıtlı var. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin 287 hükümlü olmasına rağmen, seçmen listesinde yer alan. Bu nasıl farktan az. Ya ben matematikten anlamıyorum ya da hesap makinaları yanlış yapıyor işlemleri."

Kimin bu işleri yapıp yapmadığının ötesinde bir şey söylediklerini ifade eden Yavuz, "Sonuca inelim. Sonuç ne? Niye böyle oldu? Bunlar sonuca nasıl etki ediyor? Tam kanunsuzluk halleri nerede var? Ben şimdi söylüyorum; bütün bunların yanına 'oy kullanamaz' şerhi konulması gerekirken, niçin konmamış? Hükümet mi koymamış? Vatandaşlık Genel Müdürü mü koymamış? Bir şeyler var. Ortada bir gerçek var." ifadesini kullandı.

Mühürsüz, imzasız, sayısal hatalar içeren cetvelleri yayında gösteren Yavuz, "Elimizi nereye atsak, onlarca kanunsuzluk örneği görüyoruz. Bunlara tam kanunsuz demeyeceksek, bunlar birer iptal nedeni olmayacaksa, ne, ne zaman, nasıl iptal nedeni olacak? Bu kadarı ne Ankara'da ne başka yerde hiç ortaya çıkmadı. O zaman diyoruz ki kendi kurduğumuz sistem bizim işimizi kolaylaştırdı ama sonuçta belki siyasi hayatımızdaki en büyük usulsüzlüğün, en büyük kanunsuzluğun bu şekilde önüne geçmiş olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler