HABER

Yavuz Yapıcıoğlu

Yavuz Yapıcıoğlu

Cumhuriyet tarihinin en çok insan öldüren katili olan 1994-2002 yılları arasında polis kayıtlarına göre 18, ailesine ve görgü tanıklarına göre 43 kişiyi öldürdü.

Adana’dan kaçarken bindiği otobüs Ankara’da mola verdi. Simit alacaktı; ancak cebinde parası yoktu. Tanımadığı birinden para istedi, vermeyince adamı izleyip tenha bir köşede şişleyerek öldürdü.

Cinayeti gören bir adamı da kovaladı, yakalayıp boğazından keserek hayatına kıydı. Harçlık vermedi diye ağabeyinin dükkanını yaktı. Ayrıca yakın akrabalarından ikisinin daha evini yaktı. Silivri’deki babasını öldürmek için evini bastı, baba Selim pompalı tüfekle ateş ederek Yavuz’un elinden kurtuldu.

Buradan Balıkesir Edremit’e anneannesinin yanına kaçtı. 3 gün birlikte kaldığı anneannesi annesiyle ilgili hoşuna gitmeyen bir söz söyleyince kristal kül tablasını başına vura vura öldürdü. Olayı duyan anne 2 gün sonra kalp krizinden öldü.

İşte gelmiş geçmiş Türk seri katiller ve tüm seri katiller..


Bebek Yüzlü Katil: Yakışıklı olması ve masum görüntüsü nedeniyle ‘Bebek Yüzlü Katil’ lakabı katılan Ali Kaya, tamamı Alanya’da gerçekleşen cinayetlerine, 1997 yılında amcası Celal Kaya’yı öldürerek başladı.

Bu cinayet nedeniyle 5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Cezası bitince, Adana'da kendi annesine tecavüz eden Zeynel Abidin Gümüş'ü öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırıldı. 1999’da ‘kapalı yerde duramaz’ raporu aldı ve hastaneden çıkarıldı. Bundan sonra Alanya’da 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdü.

Son cinayetinden sonra ‘kişilik bozukluğu’ teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Burada da "Çivici katil" olarak tanınan Süleyman Aktaş ile aynı koğuşda kalan Ali Kaya, onunla ve diğer koğuş arkadaşlarıyla birlikte İzmir Canavarı olarak bilinen Ayhan Kartal'ı karnından 3 ve boğazından 1 kez bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra Şanlıurfa yarı açık cezaevi’ne kaldırıldı. Bir yıl sonra buradan firar eden Kaya, 2004 yılında Alanya’da yakalandı.


Otoban Katilleri: Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe 20 Ekim 2006’da başladıkları katliamda, 52 saat içinde 7 kişiyi öldürdüler. Katliamın ilk kurbanı, Bursa-Yalova kara yolunun Ovaakça beldesi yakınlarındaki kestane şekeri satış mağazasında tezgahtarlık yapan Hüseyin Çalışkan oldu.

Bundan beş saat sonra, İzmitte bir pişmaniye dükkanına giren zanlılar, burada da Fatih Kılıçı öldürdü. İkinci cinayettin üzerinden 7 saat geçmişken Sakaryanın Hendek ilçesindeki bir akaryakıt istasyonuna giren Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, burada iş yeri çalışanı Mehmet Çakırı öldürdü.


Daha sonra otomobille uzun bir yol boyunca ilerleyen ve katliama devam eden ikili Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Tömük beldesinde büfe işleten Özkan Köse'yi Pozantı - Çamalan mevkisinde Bekir Ciritçi'yi, Gölbaşı'nda Enver Aycık ile Necati Yücel'i öldürdüler.

Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, ilk cinayetten 52 saat sonra Kızılcahamam'da yakalandı. 6 ilde işlenen cinayetler için açılan farklı davalarda ikisi de birkaç kez müebbet hapisle cezalandırıldı.


İnsan Avcısı: İlk cinayetini 22 yaşındayken kardeşini boğarak gerçekleştirdi. Mart 1998-Şubat 2001 yılları arasında Kayseri’de 6 kişiyi daha öldürdü.

Yakalandığında, "Zaten avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimeti" dedi.


Seri katil olarak tutuklandığında, İstanbul’un ilk seri katili Seyit Ahmet Demirci ile girdiği iddia üzerine öldürmeye başladığnı söyledi ve İstanbul DGM’de verdiği ifadede “Bu iddiayi kazandım.” dedi.


1971 doğumlu Erdinç Tümer, Ocak -Ağustos 1999 arasında İzmir ve Bursa'da 5 kişiyi öldürdü. 1999-2000 arasında İstanbul’da biri kadın 5 kişiyi öldürdü.

Yakalandığında söylediği “Cinayetlerde kullandığımız silahlardan birini ve susturucuları Mehmet Özbay diye tanığım Abdullah Çatlı'dan almıştım. Onun emriyle Ukrayna'da Kiev'de biri subay üç askeri öldürdüm" sözleri kamuoyunda tartışma yarattı.


İstanbul’da boğazlarını kestiği kurbanlarını su kuyusuna attığı için 'Kuyucu Katil' lakabını alan Özkan Zengin 2 ayda 4 kişiyi öldürdü. Yakalandıktan sonra polisteki ifadesinde “Erkeklerden nefret ediyorum.

İlk cinayetin ardından adam öldürmek alışkanlık oldu. Onlardan nefret ettim, nefretim öldürme hissiyle birleşince öldürdüm. cinayetler gazetelerde haber olunca öldürmeye ara verdim. Yakalanmasaydım içimdeki nefret nedeniyle öldürmeye devam edecektim" dedi.


Mobilyacı Katili: Mayıs-Temmuz 1998 tarihleri arasında İstanbul'da üç mobilyacıyı dükkanlarının bodrum katında kafalarına kurşun sıkarak öldürdü.

Fatsa'da küçük bir çocukken arkadaşıyla birlikte yaşlı bir mobilyacının tecavüzüne uğramıştı. Bu nedenle marangozları öldürmeye başladı. Yakalanmasaydı cinayetlerini tecavüze uğradığı yaşa (11) tamamlayacaktı.

Üç kez idama mahkum oldu.


'Çivici katil' olarak bilinir. 1994'te 4 komşusunu boğarak öldürmüştü. Ona çivici katil denmesinin nedeni ise öldürdüğü kurbanlarının kafalarının çeşitli yerlerine ve gözlerine çiviler çakmasıydı.

Polisler onu sorguya çektiklerinde neden çivi çaktığını sordular ve "çivi görünce dayanamıyordum, insanların kafalarına çakmak istiyordum hep" cevabını aldılar.

Süleyman Aktaş halen Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde, tehlikeli Şizofrenlerin bulunduğu E Koğuşunda kalmaktadır.


Artvin Canavarı: Türkiye'de bilinen en çok cinayet işlemiş seri katili olan ve "Artvin Canavarı" olarak isimlendirilen Adnan Çolak, kendi anlatımına göre 11 yaşına kadar anne ve babasıyla beraber uyumuş ve onların cinsel ilişkilerine tanık olmuştu.Kuzeninin tecavüzüne uğramış ve menenjit geçirmişti.

Artvin'de çobanlık yaparak hayatını devam ettiriyordu.Adnan Çolak 1992 - 1995 yılları arasında Artvin ve ilçelerinde yaşları 68 ile 95 arasında değişen toplam 6'sı kadın 11 kişiyi öldürdü.Kurbanları arasındaki 6 kadına da tecavüz etti.

Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 ayrı idam ve 40 yıl hapis cezası aldı.


İzmir'de 3 günde 7.65 milimetre çapında tabancayla 3 cinayet işlendi. Cinayetlerin zanlısı olarak Hamdi Ayri Bodrum'da yakalandı. İzmir'de garson olarak çalışan 27 yaşındaki Ayri polise verdiği ifadesinde güzel kokulu olanları hedef seçtiğini söylemişti.


Pek çok katilin aksine iyi bir aile ve eğitime (Yale' den hukuk ve psikoloji diplomasına)sahip ABD'li bir seri katil ve tecavüzcüdür. 1974 - 1978 yılları arasında, ABD'nin çeşitli yerlerinde çok sayıda genç kadını öldürmüştür.

Kurbanlarının kesin sayısı bilinmeyen Bundy, 10 yılı aşkın inkâr süreci sonunda, 30'dan fazla cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Bundy, sıklıkla, Amerikan seri katillerinin öncül örneği olarak kabul edilir. Gerçekten de seri katil terimi ilk defa onu tanımlamak için ortaya atılmıştır.

Bundy'nin bir sosyopat olduğu düşünülmektedir. İşlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanımlanır. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürmüştür. Kurbanlarının çoğuna tecavüz ettiğine ve ayrıca, öldürdükten sonra da tecavüz edip, bedenlerini kestiğine inanılmaktadır.


Seattle intihar kriz merkezinde gönüllü olarak çalıştığı dönemde, iş arkadaşı olan suç muhabiri Ann Rule, Bundy hakkında yazdığı "The Stranger Beside Me" isimli kitabında Bundy`nin Stephanie Brooks'la ciddi bir ilişkisi olduğunu, daha sonra kadının ilişkiyi Bundy'deki tutku eksikliğinden dolayı bitirdiğini söyler. Bundy'nin bu ayrılıktan kısa süre sonra üç yıl sürecek olan cinayet sürecine girmiş olduğu ve öldürmek için siyah saçları ortadan ayrılmış, genç, beyaz kadınları seçtiği belirtilmiştir.


ABD'nin en ünlü kadın seri katillerinden biri olarak görülen eşcinsel, hayat kadınıdır. 1989-1990 yılları arasında cinsel ilişkiye girdiği bazı kişileri öldürdüğü, ve cesetlerini ormanda sakladığı ortaya çıkmıştır.

7 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de, iki kişinin cesedi bulunamamış ve 5 kişiyi öldürmekten yargılanmıştır. Çoğu kişiye göre Amerika’nın ilk kadın seri katili çoğu kimseye göre de yalnızca şiddet gördüğü için vahşileşen bir kurbandır.

Kişilik gelişiminde "Nurture" çıkmazının etkisi söz konusu olduğunda, bariz bir bicimde "nurture" yani yetiştirilme şartlarının olağan dışılığını ispatlayacak bir hayatı olmuştur Aileen Wuornos'un. Anne babası doğmadan önce boşanır. Babası daha sonra çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapishanede kendini asar.

Aileen henüz altı aylıkken annesi bir not bırakıp çeker gider. Büyükannesi ve büyükbabası bakımını üstlenir. Ancak on üç yasındayken tecavüze uğrar, gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için o evden de kovulur.

Hayatta kalmak için hurda bir arabada barınır, para için fahişeliğe baslar, uyuşturucuya alışır, çoğu zaman da ortalıkta sarhoş olarak gezer. Yine de yirmi yaşındayken yetmiş yaşında bir adamla evlenmeyi başarır ama kocasını bastonla dövdüğü için evliliği sadece bir ay sürer.

Nihayet 1986 yılında hayatinin aşkı Tyria Moore adında bir lezbiyenle karşılaşır. Dört sene beraber yasarlar. Ancak Wuornos'a en son darbeyi de sevgilisi vurur ve yakalandıktan sonra aleyhine tanıklık eder.


Mahkeme kararıyla Aralık 1989 ve Kasım 1990 arasında toplam 5 kişiyi öldürmekten suçlu bulunur ve ölüme mahkum edilir.

Rivayete göre, kararı duyunca "Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler bok çuvalları" diye bağırmıştır.

Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." diyerek suçunu itiraf etti.

Wuornos, 9 Ekim 2002 çarşamba günü idam edilmiştir. 2003 tarihli Monster (film) filmi dışında 1993 yılında New York film festivali'nde bir bolumu gösterilen Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer isimli bir belgesele de konu olmuştur.


Annesi 16 yaşında bir hayat kadınıyken doğan Charles Manson, çocuk yaşlarda annesinin cezaevine girmesi nedeniyle hırsızlık yaparak geçinip, sokaklarda yaşamıştır.18 yaşında kendisi de tutuklanmış, cezaevinde bıçak tehdidiyle bir koğuş arkadaşına tecavüz etmiştir.

1954 yılında şartlı tahliye ile serbest kalan Manson, sahte çek vermek, kadın satıcılığı, uyuşturucu vb. suçlar nedeniyle defalarca hapse girip çıkmıştır.


1967 yılında son kez tahliye olduktan sonra, etrafına topladığı kişilerle bir "aile" oluşturan Charles Manson, geliştirdiği "teorilerle" yönlendirdiği müritlerinden beş kişi ile birlikte, Roman Polanski'nin hamile eşi Sharon Tate, Abigail Folger, Polonyalı oyuncu Wojciech Frykowski, erkek kuaförü Jay Sebring ve lise mezunu bir genç Steven Parent'i vahşice öldürdü.

Müriti bir kadının işledikleri cinayetleri övünerek anlatması sonucunda Manson ve dört arkadaşı tutuklandı. İdama mahkum edilmelerine rağmen Kaliforniya yüksek mahkemesince idam cezasının kaldırılmasıyla, cezaları ömür boyu hapis şekline dönüştürüldü.

Toplam cinayetlerinin sayısı belirlenemeyen Manson ve grubunun 35 ölümden sorumlu olduğu sanılır.

Charles Manson ABD'nde nefret edildiği gibi, kendisini seven, serbest bırakılmasını isteyen çeşitli fan klüpler oluşturup kampanyalar düzenleyen bir hayran kitlesine de sahiptir.


Halk arasında (Candy Man) Şeker Adam olarak da bilinen Dean Corll bir çok korku filminde ikon olarak kullanılmış Amerikalı bir seri katildir.

Dean Corll, Indiana'da Mary Robinson ve Arnold Edwin Corll çiftinin çocukları olarak dünyaya geldi. Annesinin şeker fabrikasında başkan yardımcılığı yapan Corll yoksul çocuklara ücretsiz şeker dağıtması nedeniyle Şeker Adam olarak adlandırıldı. Bir süre sonra orduya katıldı. Burada eşçinsel eğilimleri olduğu farkedildi ve ordudan uzaklaştırıldı.


İşinin başına döndükten sonra yine yoksul cocuklara şeker dağıtan biri olarak gündeme geldi ancak özellikle erkek çocuklara ilgi göstermesi ile dikkat çekti.Bazı cocukların şikayeti üzerine bir kaç defa sorgulandı ancak serbest bırakıldı.

Şeker fabrikası kapatıldıktan sonra Houston'da elektrisyenlik yapan Corll'ın seri katil olduğu, öldürüldükten sonra suç ortağı ve katili Elwer Wayne tarafından ihbar edilmiş ve yapılan araştırmalar sonucu cinayetleri günyüzüne çıkarılmıştır.

Sadist eğilimli bir homoseksüel olan Corll’un evinde 4 köşesinde kelepçeler için demir halkalar bulunan bir işkence odası vardı. Henley polise Corll’un uyuşturucu partileri verdiğini ve genç erkeklere nasıl sado-mazoşist işkenceler edip öldürdüğünü anlattı.İspat için kayıp olduğu bilinen iki isim de verdi, bunlar polisi Corll’un kiraladığı boş bir kayıkhaneye götürdü. Bu barakanın altı kazılınca 17 ceset daha ortaya çıktı. 10 tanesi de 2 farklı yerde gömülü olarak bulundu.

Bu o zamana kadar bir katilin öldürdüğü en fazla kişi olan bir seri cinayet olayıydı.


ABD'li seri katil Albert Hamilton Fish Kuzuların Sessizliği filmine ve filmin baş karakteri Hannibal Lecter'a ilham kaynağı olmuş, Gri adam, Wysteria'nın kurtadamı, ve Brooklyn vampiri gibi takma adlarla anılmıştır.

Azılı yamyam Fish'in toplam 100'den fazla cinayet işlediği sanılmaktadır. Bilinen en yaşlı seri katil özelliğindedir.

1875 yılında babasının ölümünden sonra, bir çocuk bakımevine yerleştirilen Albert Fish, yedi yaşına kadar kaldığı bu kuruma uyum sağlayamadığı için ruhsal yapısı bozuldu. 1882 yılında eşcinsel eğilimleri ortaya çıktı. Küçük suçlara bulaşan Fish, 1910 yılında ilk kez cinayet işledi.


Genellikle küçük ve savunmasız çocukları kurban seçen Albert Fish, cinayetlerinde mutlaka işkenceler uyguluyor, tecavüz ediyor, etlerini yiyor, kurbanlarına acı çektirmekten büyük zevk duyarak, bunları din adına yaptığını düşünüyordu. 1920 yılına kadar yaklaşık 15 cinayet işlediği varsayılmaktadır.

Seri katil, aynı zamanda kendi kendisine de çeşitli işkenceler uyguluyor, kendi idrarını içip, çivili sopayla kendini dövmek, kasıklarına iğne batırmak gibi cinsel ve fiziksel işkencelerle kendi günahlarını cezalandırdığına inanıyordu. İşkence yaptığı ve öldürdüğü çocukları "tanrıya verilen kurbanlar" olarak düşünüyordu.

1898'de evlendi ve altı çocuk sahibi oldu. Karısının kendisini terketmesinden sonra başka kadınlarla da birlikte oldu. Sürekli adres değiştirdi, her gittiği yerde yüzlerce çocuğu taciz etti, ve bazılarını öldürdü.

Bir kurbanının ailesine, kızlarını nasıl öldürüp yediğini anlatan mektuplar göndermesi sonucu yakalandı. 1935 yılında yargılanmasının sonunda deliliğine kanaat getirildiyse de elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Kararı duyunca "Hiç tatmadığı bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağını" açıkladı.


"Green River Katili" olarak bilinen Gary Leon Ridgway, Amerikan tarihinin en azılı seri katillerinden biridir. 30 Kasım 2001de çalıştığı Renton, Washington fabrikasından ayrılırken "Green River Katili"ne atfedilen yedi kadının öldürülmesinden dolayı göz altına alındı.


4 cinayet DNA testi sayesinde ve 3 cinayet ise cinayeti işlerken yaptığı resimden dolayı, katil olduğu anlaşıldı. 2 yıl sonra; 71 kişiyi öldürdüğünü söylemesine rağmen, 48 cinayetten dava açıldı.

Ridgway 3 kere evlendi ve bir oğlu vardır. Kurbanlarının çoğunu kamyonetine bindirmek için cüzdanında taşıdığı oğlunun resmini kullanmıştır.


Cinayetleri Kuzuların Sessizliği, Teksas Katliamı gibi birçok filme ilham kaynağı olan Amerikalı seri katil Ed Gein, alkolik bir baba, dominant ve aşırı dindar bir anne ve abisinden oluşan 4 kişilik bir ailede büyümüştür. Babası, abisi ve en son 1945’te annesi de vefat ettiğinde içine düştüğü yalnızlık Gein'i deliliğe iter.

Annesini tekrar diriltebilmek için, anatomi bilimini incelemeye başlar ve mezarlıklardan çaldığı cesetler üzerinde öğrendiklerini uygulamaya koyulur. Kendisini özellikle büyüleyen, kadın vücududur.

Annesini diriltmeyi başaramadığını anlayınca, annesinin yaşında bir kadının cesedinin derisini yüzmeye karar verir ve arada sırada bu deriyi (annesinin eski elbiseleriyle birlikte) elbise niyetine giyer.


Hayatı boyunca cinsel ilişkide bulunmamış olan Gein, kadınlara karşı hissetiği karmaşık duyguları pek anlayamaz ve bir kadın olma isteği geliştirir.

İlk başlarda kendi kendini hadım etmeyi düşünen Gein, bir kadın derisinin kendisini yeterince kadınsı gösterdiğine inanarak, bu düşüncesinden vazgeçer. Kadın vücutlarına duyduğu isteği gitgide daha da büyüyen Gein, bir süre sonra sadece mezarlardan ceset çıkarmakla kalmaz, 1954 yılından itibaren bir cinayet işlemeye karar verir ve kurbanını annesinin öldüğü yaştan seçer.

İlk cinayetinden sonra kasabanın şerifi Ed Gein’in izini bulur ve tutuklar. Doktorlar Gein'e kronik şizofreni tanısı koymuşlardır. Deli raporu sayesinde hapse konulmayan Gein, geri kalan hayatını ıslahevlerinde geçirir ve 1984 yılında 77 yaşında uzun zamandır çektiği kanser hastalığı sonucu yaşamını yitirir.


1970'li yılların başında Kaliforniya'da 13 cinayet işlemiş bir seri katildir. En yakın arkadaşını trafik kazasında kaybetmesi sinirsel bozukluğu tetiklenmiştir. Kendi kendine konuşması ve derisinde sigara söndürmeye başlaması sonucu 21 yaşında akıl hastanesine kaldırılmıştır.

25 yaşına geldiğinde Kaliforniya’ya dönmüştür. Ailesinin yanında yaşarken eyaletlerinde yaşanacak olan büyük depremden onları ancak cinayet işleyerek kurtarabileceği fikrine kapılmıştır.

Evsiz bi adamı beyzbol sopasıyla döverek öldürmesi ve arabasına otosopçu olarak bindiği bi şoförü öldürmesiyle ilk cinayetlerini işlemiştir. Ardından günah çıkarmaya gittiği kilisede bir rahibi de öldürerek cinayetlerine devam etmiş ve kurtuluşa erişeceği düşüncesini körüklemiştir. Ardından orduya katılmaya karar vermiştir. Testleri geçmiş fakat geçmişinde işlediği küçük birkaç suç nedeniyle geri çevrilmiştir. Ardından birçok cinayet işlemiş ve yakalanmıştır. Cinayetlerinin tümünü, eğer yapmazsa eyaletin tamamının bi depremde öleceği düşüncesi ile yaptığını söylemiştir. Yakın zamanda da hiçbi büyük deprem olmamasını kendi çabasına borçlu olduklarını savunmasına eklemiştir. 4 ay içinde işlediği 13 cinayet sonucu müebbet hapse mahkum olmuştur.


ABD'nin gelmiş geçmiş en küçük seri katilidir.İşlediği iki cinayet sonrasında tutuklandı.

Yaptığını itiraf ederken "Lütfen beni bir yere koyun ve böyle şeyler yapmamı engelleyin" diye ağladı.Mahkeme onu idama mahkum etmesine rağmen cezası ömür boyu hapse çevrildi ve hayatının geri kalanının bir hücrede tek başına geçirmesine karar verildi.

Amerika onu the boy fiend (tam olarak karşılık olmasa da iblis çocuk) olarak adlandırdı. 1917 yılında diğer mahkumların arasına karışmasına izin verildi.


1985te Kaliforniyayı soygun, tecavüz ve cinayetle teröre boğan Ramirez'e "Gece Avcısı" (Night Stalker) lakabı takılmıştır.

Ramirez`i cinayetlere, Vietnam'da savaştığı sanılan kuzeninin anlattığı hikâyelerin yönlendirdiği düşünülür. Kuzeni 12 yaşındaki Ramirez'e, Vietnamlı kadınlara yaptığı işkenceyi anlatır ve kurbanlarının ürkütücü fotoğraflarını gösterirdi. Kuzeni karısını öldürürken Ramirez'in de orada olduğu ve yüzüne kanların sıçradığı söylenir.

Annesi ve babası, eğitmek maksadıyla dövmekten çekinmediğinden Ramirez'in geceleri sık sık evden kaçıp ve mezarlıkta yattığı da belirtilir.

Ramirez, 22 Eylül 1989de 13 cinayet, 5 cinayet girişimi, 11 cinsel suç ve 14 ev soygunundan suçlu bulundu. 7 Kasım 1989 tarihinde Kaliforniyada gaz odasında ölüme mahkûm edildi.Hala da idam sırasını beklemektedir.


Arkadaşları tarafından içe dönük bir kişi olarak tanın Hawkins, uyuşturucu madde kullanması ve alkollü haldeyken toplum huzurunu bozucu eylemlerde bulunması nedeniyle belli bir süre hapis cezasına çarptırıldı.

Ailesi tarafından evden kovulup, sevgilisi tarafından da terk edilen Hawkins derin bir depresyona girdi. 5 Aralık 2007'de, henüz 19 yaşındayken Westroads Mall saldırısı'nı düzenlemiş ve birçok kişiyi öldürdükten sonra intihar etmiştir.


Dünyanın gelmiş geçmiş en azılı seri katili olarak kabul edilir. Atlanta cocuk katili olarak da adlandırılır. Özellikle yaşadığı bölgedeki siyah-beyaz çatışmalarından etkilendiği söylenen Williams okul yıllarında izcilik yapmış,ardından bir süre müzisyenliği denemiştir.

Genellikle kurbanlarını önce boğduğu ardındanda nehre attığı söylenir. Daha çok çocukları öldürmesi nedeniyle ulusal güvenlik birimlerince azılı seri katil olarak kabul edilir.


Sırf zevk için erkek kurbanlarına tecavüz etmiş ve öldürdüğü söylenir. The Freeway Killer olarak adlandırılan Bonin 5 Ocak 1982'de 10 genç erkeği tecavüz ve öldürmek suçundan ölüme mahkum edilmiştir.

Hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeyen Bonin'in en azından 21 kişiyi öldürdüğü tahmin edilir. Bonin, ceza olarak 23 Şubat 1996'da Kaliforniya'da zehirli iğne ile infaz edildi.


İtalya'da 65 yaşındaki erkek hemşire Angelo Stazzi'nin 7 kadını öldürdüğü anlaşıldı. Polis, sevgilisi kaybolunca tutuklanan Stazzi'nin bahçesinde 7 cesede ulaştı. Stazzi'nin, çoğu alzheimer olan kadınları aşırı dozda insülin vererek öldürdüğü sanılıyor.

En Çok Aranan Haberler