Kazadan sonra Taraf Gazetesi'nde çıkan bir haberde helikopter düşmeden önce NTV santralinden gazeteci İsmail Güneş'in arandığı ve telefonun yarattğı manyetik alan ile helikopterin düşmüş olabileceği iddia edildi. NTV ise Taraf'ın iddialarının geçersiz olduğunu kanıtladı, aramaların kazadan sonra yapıldığını açıkladı. Bu açıklama üzerine Taraf Gazetesi, NTV'den özür dilemek zorunda kaldı. Ancak savcılık hazırladığı fezlekede o dönem NTV'de çalışan ve ölen gazeteci İsmail Güneş'e ait telefonu arayan Mirgün Cabas ve Mustafa Hoş hakkında fezleke hazırladı.
Kahramanmaraş'ta, 25 Mart 2009'da meydana gelen helikopter kazasının ardından yürütülen soruşturma kapsamında Cmumhuriyet Savcısı Uğur Koç tarafından hazırlanan fezleke tamamlandı. Hazırlanan fezleke, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesi gereğince Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
Hazırlanan fezlekede, “Yapılan şikayet dilekçeleri incelendiğinde helikopter düşme olayının basit bir helikopter kazası şeklinde değil, henüz üyeleri tespit olunamayan örgüt mensuplarınca yapılan sabotaj sonucu düşürülmüş olduğuna ilişkin iddialar ve helikopter düştükten sonra yapılan arama kurtarma faaliyetleri sırasındaki yaşanan gecikme ve olumsuzlukların kasıtlı olarak gerçekleştirilmiş bir faaliyet olarak nitelendirilmesi ve bu hususun taraflarca ileri sürülmüş olduğu belirtilmiştir” denildi.
Helikopter üzerinde bulunan “Argus 5000 CE” ve “Skymap 3” cihazlarının enkaz alanından kaybolduğu ifade edilen fezlekede, “söz konusu eylemlerin mevcudiyeti muhtemel örgütün mensuplarınca, örgütün amacına yönelik olarak gerçekleştirilmiş olma ihtimali nedeniyle, söz konusu eylem ve istinatların terör örgütü üyesi olmak ve bu kapsamda birden fazla kişiyi tasarlayarak öldürme ve terör örgütüne yardımcı olmak şeklinde şüphelerin oluştuğu, bu nedenden dolayı da soruşturmanın Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesi kapsamında değerlendirilmesine karar verildiği” ifade edildi.
Yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan fezlekede, NTV Haber Koordinatörleri Mirgün Cabas ile Mustafa Hoş, Albay Sezai Akgün, Emniyet Amiri Dursun Özmen, helikopterin sahibi Mustafa Kemal Süler ile muhtarlar Yılmaz Tilki ve Abdullah Göllü'nün şüpheli sıfatıyla yargılanması istenildi.
Hazırlanan fezlekede, şu iddialara yer verildi:
“Söz konusu helikopterin şüpheliler Mirgün Cabas ve Mustafa Hoş'un çalışanı oldukları bir ulusal televizyon kanalı tarafından ölen gazeteciye ait cep telefonu aranmak suretiyle sinyal vererek helikopterin düşürüldüğü ileri sürülmüştür. Ayrıca söz konusu helikopterin bölgede uçan Awacs uçakları tarafından yönü değiştirilerek düşürüldüğüne ilişkin haberler yer almıştır.
Ölenlerden Muhsin Yazıcıoğlu'nun yakın akrabası olan tanık Rafet Arslanoğlu'nun helikopterde bulunan şahıslara Çağlayancerit'ten kalkışı esnasında bir poşet içerisinde dürüm verildiği ve dürüm nedeniyle zehirlenmiş olabileceklerini beyan ettiği, ayrıca helikopterde bulunan kişilerin karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu yaşamlarını yitirdiği ve helikopterin bu şekilde düştüğü ileri sürülmüştür.
Yine Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun hazırladığı raporda, 'Transponderi açık olmayan veya alçaktan uçtuğu düşünülen bazı hava araçlarının kaza anındaki ve mahallindeki hareketlerinin varlığı gibi bazı tespit ve bulguların da muhtemel kaza nedeni olarak değerlendirilmesi ve araştırılması gerekiyor.”
[