Takvim Gazetesi'nden Emin Pazarcı'nın 'Reis için şok suçlama' başlıklı yazısı;
Dört yıldır, peş peşe yeni gelişmeler ortaya çıktı ve gazeteler hep "Şok... Şok... Şok..." başlıkları attı. Ancak, hepsini geride bırakacak bir tsunami dalgası geldi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği olayla ilgili asıl bomba yeni patladı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun en yakınındaki isimler, öyle iddialar ortaya attı ki, kamuoyundaki bütün ezberleri bozacak cinsten.
[
****](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/yazicioglunun-helikopteri-dustu-kazanin-hic-yayinlanmamis-fotograflari/3061/171824/sayfa/21/)
Önce, Sivas'ta devlet memuru olan ve geçmişte Yazıcıoğlu'nun il bazındaki basın faaliyetlerini yürüten M.Ç. aradı. "Rahmetli başkanımızı hedef haline getirenler en yakınlarındakiler" dedi:
- Bu bir suikasttır. Bu suikastta kimlerin rolü olduğu araştırılırken, önce en yakındakilere bakmak gerekir. Soruşturmaya evin içinden başlamak lazım.
**Ardından ekledi:**
- O gece bize arama yapmamızı engellemek için özel harekat polisleri silah doğrulturken ve biz "Burada kimse yok" diye feryat ederken, Ankara'da "İnin dağlardan Alperenler" açıklamaları yapanlara bakılsın.
Ardından da son derece önemli bilgiler verdi:
**1)** Bu isimler, olayın hemen ardından Genel Başkan'ın odasına girip, çekmecelerini karıştırdılar.
**2)** Muhsin Başkan'ın makam koltuğuna oturup, basına açıklama yaptılar. Ancak, 2-3 saat sonra uyarılınca odayı boşattılar.
**Ve sordu:**
- İsimleri bütün camiamız tarafından gayet iyi bilinen bu şahıslar, o odada ne aradılar? Henüz hayatta olup olmadığı belli değilken, neden Muhsin Başkan'ın makam koltuğuna oturdular?
**\* \* \***
**BBP eski milletvekili Ökkeş Şendiller**, daha da ileri gitti. "Bunun hesabını verecekler" dedi:
- Ortada üç aşamalı bir suikast olayı var. Bunun birinci aşaması, o helikopterin Çağlayancerit'e götürülmesidir. İkinci aşama helikopterin düşmesi, üçüncü aşama da ihmal ve arama çalışmalarının engellenmesidir. Şendilller, olayın ardından sadece son aşamanın araştırıldığını, birinci ve ikinci aşamalarla ilgili hiçbir soruşturma yapılmadığını söyledi. Şendiller, kendisine ulaşan bilgileri birer birer sıraladı:
- Şirket yetkililerinin, dönemin yöneticilerine, "Bu helikopter bu hava şartlarında uçmaz" dediklerini biliyoruz.
- Ayrıca, "Yazıcıoğlu bir VIP yolcu. Bu hava şartlarında uçurmayalım" diye parti yöneticilerini uyardılar.
- Olaydan önce de Mardin'de rahmetli Yazıcıoğlu, hiddetlenerek onlara "Yeter artık, siz beni öldürecek misiniz?" diye bağırdı ve elindeki telefonu fırlattı. (Olaya Kadın Kolları Başkanı Firuzan Tanrıkulu ve parti yöneticisi Hasan Hüseyin Bozok tanık oldu.) - Buna rağmen kendisini o helikopterle Çağlayancerit'e uçurdular. Helikopterin düşmesinde Genel Merkez'in çok büyük rolü var. Şendiler, Çağlayancerit'te yıllar boyu sonuncu parti olduklarını, Yazıcıoğlu'nun oraya gitmesinin siyaseten de anlamının bulunmadığını söyledi. "Gitti de ne oldu?" diye sordu:
- Muhsin Başkan orada hayatını kaybetti. Yine de BBP, Çağlayancerit'te 4. parti oldu. Suikastın birinci bölümü, Yazıcıoğlu'nu o hava şartlarında oraya götürmektir. Sorumluların bunun hesabını vermeleri gerekir. Şendiler, "Ben bunu Devlet Denetleme Kurulu'ndaki arkadaşlara da söyledim" dedi:
- Olayın, önce en yakındaki isimlerden başlanarak sorgulanması gerektiğini anlattım. "O helikopteri kim ve neden kiraladı?" sorularının açıklığa kavuşmasını istedim.
**\* \* \***
Sadece bu kadar değil... BBP'nin bazı eski MKYK üyeleri de aynı görüşteler. Alperen Ocakları'nın pek çok eski il başkanından da dönemin yöneticilerini suçlayan mesajlar geldi.
O dönemde yurt dışında görev yapan Nizam-ı Alem Federasyonu'nun bazı yöneticilerinin de olayla ilgili sert çıkışları var.
**Hepsi aynı noktada birleşiyor:**
- Bu olayı içeriden organize ettiler!
Suçladıkları kişilerin isimlerini tek tek sıralıyorlar...
Bitmedi, dahası var. Muhsin Yazıcoğlu için açılan internet sitelerinde de önemli iddialar ortaya atılıyor. Eldeki veriler birleştirilip, suçlamalar açıkça dillendiriliyor.Yazıcıoğlu olayında asıl şok şimdi yaşanıyor.