YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Yazıcıoğlu, terör ve terörün darbeye çanak tutmasını hücrede işte böyle yazmış

Helikopterin düşmesi sonucu 5 arkadaşıyla birlikte hayatını kaybeden BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun 12 Eylül 1980...

Yazıcıoğlu, terör ve terörün darbeye çanak tutmasını hücrede işte böyle yazmış

Helikopterin düşmesi sonucu 5 arkadaşıyla birlikte hayatını kaybeden BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Mamak Cezaevi’nde savunmasına hazırlanırken aldığı notlar ortaya çıktı. Cihan Haber Ajansı’nın ulaştığı savunma notlarında çarpıcı bölümler var. Cezaevinde savunmasına kitaplarla hazırlandığı anlaşılan Muhsin Yazıcıoğlu’nun, okuduğu kitaplardan savunmasına katkıda bulunacak özetler çıkardığı anlaşılıyor. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kaleme aldığı notlar arasında 12 Eylül’ün geliş sürecini sosyolojik bir dille anlatan yazı dikkat çekiyor.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamak Cezaevi’nde savunmasına hazırlanırken kurşun kalemle aldığı notlar arasında ‘terör’ başlıklı olanı dikkat çekiyor. Merhum Yazıcıoğlu, terörün tanımını yaparak başladığı yazıda Lenin dönemine göndermede bulunuyor, Marksizm’in amacını anlatıyor. Yazıcıoğlu’nun, savunmasına çalışırken hazırladığı ‘savunma notları’ adlı notlar arasında yer alan terör başlıklı yazı şöyle:

“LENİN ŞİDDETE DAYALI DEVRİMİ SAVUNUR”

“Terör: Düzen yıkıcı, şartları ve ortamı olgunlaştıran, milli toplumu çökertici, sınıfçı, çatışmacı, tabiatında eylem ve şiddet bulunan fikir suçunun gayri meşru çocuğudur terör. Fikir suçu terörün beslendiği asıl kaynaktır. Lenin’e göre şiddete dayalı devrim fikri ve bu fikrin yığınlara mal edilmesi doktrinin temelinde yatmaktadır. Kendisi ve takipçileri şiddeti siyasetin temel aracı görmektedirler. Böylece teori ile eylemi arasında yakın bir ilişkinin kurulması, teorinin eyleme yol göstermesi kadar, eylemin de teoriyi geliştirip ona damgasını vurması bu düşüncenin temel özellikleri arasındadır.

Demokratikleşme adı altında devlette boşluklar yaratmak, kanunların işlerliğini önlemek, demokrasiyi ve milletin ülkesiyle, milletiyle bölünmezliğini savunanları pasifleştirmeyi amaçlamak, demokrasi içinde demokrasiyi yıkmanın, daha doğrusu milli devleti ortadan kaldırmanın önemli bir safhasıdır. Bu safha yönetenlerin ihmal, gaflet ve yetersizlikleriyle beslendikçe, milli devletin temel taşları yerinden oynatılıyor demektir.

MARKSİZMİN YOLU DA TERÖRDEN GEÇER
Uygulamaları göz önünde tutmaksızın Marksizmi, Marx’ın, Engels’in yaşadığı dönem itibariyle incelersek, son derece teorik ve çağdışı bir değerlendirme yapmış oluruz. Marksizm ister kanlı ihtilal yoluyla, ister tepeden inmeci veya başka yollar ile değerlendirilsin mevcut anayasa düzeninin ve rejimin tamamen değiştirilmesi amacını taşır. Bu amaca ulaşmanın yolu, tonu farklı olmasına rağmen, yine terörden ve eylemden geçer. Demokrasi dışı akım temsilcilerine göre kitleye ve sınıfa mal edilmeyen terörün geri tepmesi görülür. Şu halde ‘Devrim için terör gerekli, ama ferdi terör değil. Devrimin temelindeki şiddet öğesinin kaynağı sınıflar arası siyasal mücadeledir ve devrim sürecinden doğan şiddet ancak kabul görebilir’ görüşünü ileri sürerler. Bu şiddet ve mücadele de proletarya diktatörlüğünü doğurmaktadır.

TERÖR KOMÜNİZM VE FAŞİZMİN ARACIDIR

Komünizm ve faşizm gibi demokrasi dışı akımlar hiçbir ülkeye referandum ile çoğunluğa dayanarak gelmemiştir. Terör araç olmuştur. Teröre başvururken halkın desteğini kaybetmek gibi bir endişeleri yoktur. Çünkü dayanılan fikirler ve düzen halka rağmen kurulacak olan bir azınlık hakimiyetidir. Toplumdan teröristin soyutlanmış olması, yalnızlaşması neyi değiştirir ki?

Kendilerini Avrupa Konseyi’nin üç beş milletvekilinin ayakları altına atan gayri milli esir aydın tipi, ülkemizin menfaatleriyle ve milli kültürüyle ters düşen yüz karasıdır. Kendi kültürü ve ülkesiyle yabancılaşan bu tip aydınlar, başka bir ülkede olsa sosyal baskı sonunda o ülkeyi terk etmek zorunda kalırlardı.

12 EYLÜL SÜRECİNDE YAŞANANLAR KOLAY KOLAY UNUTULAMAZ

Türkiye’de kayıtsız şartsız fikir hürriyetine yaklaşan bir ortam vardı. Bu ortamda her isteyen sokaklarda yürüyor, bildiri yayınlıyor, banka soyuyor, elçi kaçırıyor, kan akıtıyor, devrim için sabotajlar yapıyordu. Mal ve can emniyeti, kanun hakimiyeti kayıp ilanlarıyla aranan bir haldeydi. Hukuk düzeni müesseselerinin bazıları, bizzat hukuk düzenine karşı çıkıyordu. Üniversiteye, polis veya asker asayişi temin için girdiği zaman faşizme karşı bazı öğretim üye ve yardımcıları da dahilde bildiriler yayınlıyorlardı. Ve nihayet ülkemiz 12 Eylül’e gelmişti. Bütün bu olanlar kolay kolay unutulamaz.

EKİCİ: ANARŞİZME DAHA O GÜNDEN ‘TERÖR’ DEMİŞTİ

Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamak Cezaevi’nde tuttuğu bu yazıyı değerlendiren BBP Genel Başkan Yardımcısı ve ailenin avukatı Selami Ekici, Yazıcıoğlu’nun, darbecilere karşı savunmasını fikri ortamda yaptığını belirtti. Ekici, “Rahmetli şehit liderimizin konuşmalarının politik söylemlerin ötesinde kamuoyu bilmese de felsefi bir derinliğe sahip olduğunu bizler biliyorduk. Muhsin Yazıcıoğlu, ‘toplum mühendisliği’, ‘siyaset mühendisliği’ gibi kavramları siyasi hayatımıza kazandıran bir liderdi. Yazıcıoğlu, cezaevini Yusufiye Medresesi olarak kabul eden bir inanca sahipti. Cezaevinden çıktıktan sonraki siyasi hayatında da siyaset çizgisinde bunun izleri görülmekteydi. Cezaevinde, Kur’an-ı Kerim’i defalarca hatmettiğini, 150’ye yakın kitap okuduğunu biliyoruz. Muhsin Yazıcıoğlu karşı görüşün liderlerinden olan hücre arkadaşına ‘Bir ülkeye sığmadık, şimdi 2 metrekarelik hücreye sığıyoruz. Dolayısıyla birbirimizin yaşam tarzına tahammül ediyoruz.’ diyebilecek kadar öz eleştiri de yapmıştı. Rahmetli liderimizin aldığı söz konusu notta bu derinlik açıkça gözleniyor. Döneminde anarşizm olarak ifade edilen olguları o günden ‘terör’ olarak tanımlaması da dikkat çekicidir. Bu metini bir cezaevi ortamında ve ‘savunma notları’ olarak düşündüğümüzde darbecilere karşı savunmasını fikri ortamda mücadele yaparak hazırladığını anlıyoruz Muhsin Yazıcıoğlu’nun. Dik duran, düz yürüyen, doğru söyleyen böyle bir liderin fikirlerini ve düşüncelerini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da genç nesillere aktarmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra tutuklanmış, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ndan yargılanmıştı. Yazıcıoğlu, bu yargılama sırasında 5 yılı hücrede olmak üzere toplam 7,5 yıl hapis yatmış ve 1987 yılında beraat ederek tahliye edilmişti.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler