HABER

Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili kamu görevlileri yargılanıyor

BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin yaşamını yitirmesiyle ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin, "görevi kötüye kullanmak" suçundan yargılandığı davada sanıklar savunma yaptı

Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin yaşamını yitirmesiyle ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin, "görevi kötüye kullanmak" suçundan yargılandığı davada sanıkların savunması alındı.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesince, Yargıtay Konferans Salonu'nda görülen duruşmada, Daire Başkanı Şakir Aktı savunma için sanıklara söz verdi.

Sanıklardan dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, savunmasında, 37 yıldır kaymakam, vali yardımcısı, vali, müsteşar ve büyükelçi olarak vatana hizmet ettiğini, bugüne kadar hiç yargılanmadığını ve disiplin soruşturması dahi geçirmediğini söyledi.

Daha önce Devlet Denetleme Kurulu raporları doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişken, bu kararın yok sayılarak hakkında dava açıldığını belirten Tanılır, kanun ve yönetmeliklerdeki tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, arama kurtarma çalışmalarında herhangi bir kusur veya ihmalinin olmadığını öne sürdü.

Hava araçlarının karıştığı kazalarla ilgili sorumluluğun Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında bulunduğunu ifade eden Tanılır, buna rağmen söz konusu bakanlıktan kimsenin davaya dahil edilmediğini, tüm sorumluluğun arama kurtarma çalışmalarını canla başla yürüten mahalli idarenin temsilcilerine bırakıldığını belirtti.

Arama kurtarma çalışmalarının tüm Türkiye'nin gözü önünde yürütüldüğünü ve çalışmalara katılanların çok büyük bir gayret gösterdiğini kaydeden Tanılır, "Sanki helikopter ağır kış şartlarında, kötü bir havada ve dağlık bir arazide değil de bir yaz günü Kahramanmaraş şehir merkezine düşmüş gibi düşünülüyor.

Sanki hava araçlarının kazalarında başta Ulaştırma Bakanlığı olmak üzere merkezi birimlerden başka kurumlar sorumlu değil de sadece valilik sorumluymuş gibi davranılıyor." dedi.

Mehmet Niyazi Tanılır, arama kurtarma faaliyetleri sırasında valiliğin kriz merkezinin yanı sıra başbakanlıkta da bir kriz merkezi oluşturulduğunu ve burada da çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.

Tanılır, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın kazadan sonra Kahramanmaraş'a gelerek çalışmaları takip ettiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Göksun ilçesinde arama kurtarma çalışmalarını bizzat yerinde gördüğünü söyledi.

Mehmet Niyazi Tanılır, Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla Büyük Birlik Partisinin üst düzey yöneticilerinden bir grubun helikopterle kaza bölgesinde keşif yaptığını ve çalışmaların hangi şartlarda yürütüldüğünü gördüklerini bildirdi.

- Suçlamaları reddetti

"İhmal ve görevi kötüye kullanmak" suçlarını kabul etmeyen Tanılır, hakkında herhangi bir disiplin soruşturması başlatılmadığını, Kahramanmaraş Valiliğinden sonra Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ve daha sonra da Karadağ Büyükelçiliği'nde görevlendirildiğini bildirdi. Tanılır'ın bu sözlerine salonda bulunanlardan, "Ödüllendirilmiş" tepkisi geldi.

Tanılır, "Görevimizi en iyi şekilde yerine getirdiğimizi tam bir vicdan rahatlığıyla ifade etmek isterim. Bu, gözlerden ırak yürütülen bir çalışma değildi. Her şeye bizzat şahit olan dönemin İçişleri Bakanı ve diğer yetkililerin tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum. Olaylar, tüm Türkiye'nin gözü önünde cereyan etti. Aynı koşullarda kaza bugün de olsaydı aynı şeyler yaşanırdı." diye konuştu.

Dönemin Kayseri Valisine atfen yayınlanan haberlerin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü çıkışlı olduğunu öğrenir öğrenmez soruşturma başlattığını ve istihbaratta görevli emniyet mensubu Dursun Özmen'in görev yerini değiştirip hakkında soruşturma izni verdiğini belirten Tanılır, "Her nedense Dursun Özmen'in yargılanma süreci tamamlanamadı. Gerçekten peşinde olduğunuz hakikatse bunun takibi yapılsın." dedi.

İddianamede kendisine yönelik somut bir delil bulunmadığını savunan Tanılır, beraatini istedi.

- "Tüm sorumluluk bize bırakıldı"

Dönemin Kahramanmaraş Vali Yardımcısı Servet Güngör de savunmasında, davada yargılanan 9 sanıktan 4'ünü hayatında ilk kez gördüğünü söyledi. İddianamedeki ön inceleme raporunun eksik ve hatalı olduğunu savunan Güngör, arama kurtarma çalışmalarında asli sorumluluğun bakanlıklarda olmasına rağmen tüm sorumluluğun kendilerine bırakıldığını belirtti.

Arama kurtarma çalışmalarının yönetmeliğe uygun yapılmadığı ve kriz merkezinin usulüne uygun oluşturulmadığı iddiasını kabul etmeyen Güngör, şunları söyledi:

"Hangi eylemlerimle görevi kötüye kullandığım belirtilmiyor. Ben o dönem kaymakamlıktan yeni gelmiş 6 aylık bir vali yardımcısıydım. Vali yardımcılığı kadrosu bağımsız bir kadro değildir, valiye bağlı, valinin verdiği görevi yerine getiren bir kadrodur. Benim sorumluluğum bağlı olduğum valinin bana verdiği görev ve talimatlar kadardır. Valinin verdiği ve benim yerine getirmediğim herhangi bir talimatı var mı? Görevimin gereklerini yerine getirmediğim gerekçesiyle hakkımda herhangi bir işlem var mı?"

Sanıklardan Yaşar Kalkan da olay tarihinde TİB'in Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi olduğunu, kazadan sonra Yozgat İl Jandarma Komutanlığının talebiyle pilota ait telefon numarasının sinyal verdiği yeri sorgulatarak sonucu Jandarma Teknik İstihbarat Dairesine ilettiklerini bildirdi.

Helikopterin bildirdikleri bölgede bulunduğunu aktaran Kalkan, olayda bir kusurunun olmadığını belirterek, beraatine karar verilmesini talep etti.

Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Temsilcisi Hüseyin Keskinkılıç ise görevinin Emniyet Genel Müdürlüğünden istenen talebi TİB'e iletmek olduğunu, söz konusu bilgilerin yorumlanması ve tasnif edilmesi gibi bir görevinin bulunmadığını ifade etti.

Olay günü Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünden kendisine bir telefon geldiğini, helikopter kazasının yaşandığı son konum bilgilerinin saat 16.30'da istendiğini aktaran Keskinkılıç, söz konusu bilgilerin daha önce TİB'den jandarma temsilcisine verildiğini, kendisine de jandarma için hazırlanan bilgilerin verildiğini savundu.

Keskinkılıç, söz konusu bilgileri Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına telefonla bildirdiğini, bilgileri iletmesinin 5 dakikayı geçmediğini öne sürdü. Hüseyin Keskinkılıç, "Ben görevimi yaptım, görevimi ihmal, kötüye kullanma anlamında bir suç işlemedim." diye konuştu.

- Aktepe'den "içim yandı" savunması

Fetullahçı Terör Örgütünün darbe girişimi davasında tutuklu yargılanan sanık Gürsel Aktepe ise olay tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı'nda TEKOP Şube Müdürü olarak görev yaptığını hatırlattı.

"Haberi alınca içim yandı, Yazıcıoğlu'na karşı müthiş bir sevgim vardı. Ben görevimi ihmal etmedim." ifadesini kullanan Aktepe'ye, müştekiler tepki gösterdi.

Görev yaptığı birimin, dinleme taleplerini mahkemelere ilettiğini, dinleme kararlarını da TİB'e aktardığını anlatan Aktepe, dinleme taleplerinin içeriklerini bilmediklerini ve dinleme yapmadıklarını söyledi.

Aktepe, "Görev yaptığım birimin koordinat tespiti gibi bir görevi yoktur. Olay günü kazanın olduğu, bir telefon numarası bulunduğu belirtilerek, konum belirleme talebinde bulunuldu. Ben de bu talebi TİB'e ilettim. Benim konum belirleme yetkim de yok, bu konuda teknik bilgim de yok. Hızlı hareket etmediğim söylenemez." savunmasını yaptı.

Gürsel Aktepe, görevi olmadığı halde kendisine gelen bir bilgiyi aktardığını ve inisiyatif aldığı için yargılandığını iddia etti.
Mahkeme heyetinin sorusu üzerine Aktepe, "Benim görev yaptığım yerin, konum belirleme, alan daraltma işlemi yapmasına yönelik görevi de teknik altyapısı da yok." cevabını verdi.

Avukat Selami Ekici'nin, "Verdiği bilgiler yanlış. Farklı yerde arama yaptırmaya çalışanlar bunlar." sözleri üzerine Aktepe, "Bu bilgileri üreten ben değilim." dedi.

Olayın yaşandığı dönemde Jandarma Genel Komutanlığı Bilgi Sistemleri Teknisyeni olarak görev yapan sanık Süleyman Akdoğu, cep telefonundan konum bulma noktasında tecrübeli olduğunu kaydetti.

Olayın yaşandığı 2009'da cep telefonlarında GPS sisteminin ve konum bilgisinin bulunmadığını ifade eden Akdoğu, bu nedenle bir cep telefonu sinyalinden noktasal ya da dar bir bölgede konum belirlemenin mümkün olmadığını ileri sürdü.

Olayın duyulması üzerine, kendisine görev yaptığı yerden gelen telefonda pilota ait cep telefonu konum değerlerinin aktarıldığını dile getiren Akdoğu, bu konuda çalışma yapılmasının istendiğini bildirdi.

Yaptığı çalışmalar sonrasında, belirli bir bölgeyi tespit ettiğini ve bu bölgenin haritasını da çıkardığını anlatan Akdoğu, sinyal ve görüş analizleri de yaptığını, yaklaşık 1 kilometrelik eni olan bölgeyi belirlediğini, bu alanı saat 22.30-23.00 sıralarında Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı ile paylaştığını ve daha önceki tespitleri de bildirdiğini anlattı.

Akdoğu, "Tespit yaptığım 1 kilometrelik yayın, genişletilerek aranmasını da söyledim. Enkaz benim haritada belirlemiş olduğum bölgede bulundu. Benim bu konularla ilgili kanuni ve resmi görevim olmadığı halde mesleki tecrübem nedeniyle bu konuya müdahil oldum." ifadesini kullandı.

Duruşmaya avukat savunmalarıyla devam ediliyor.

En Çok Aranan Haberler