İstanbul’u bırakıp Adana’ya yerleşmek zor oldu mu?
Hem zor, hem kolay. Tüm sülalem burada. Televizyonculuğa başladığım ilk yer Adana. İki yıl burada yaşamıştım. Aslen Adanalıyım fakat babam memur olduğu için gitmediğimiz il kalmadı. Bingöl, Kahramanmaraş, Antakya, İskenderun... Son durak Adana’ydı. Fakat İstanbul başka tabii. 15 günde bir İstanbul’dayım. Özellikle iş için sık gidip geliyorum.
İstanbul’dan uzak da olsan dedikoduların içindesin...
Canım, Adana’dan Türkiye’yi yönetiyorum. O zekaya bakıyor, şehre bakmıyor.
“Yönetiyorum” derken?
İstanbul’da yaşayıp da hiçbir faaliyete giremeyen, ismini duyuramayanlar var. Ben buradan bile her yere yetiyorum. Para kazanabileceğim düzenli, kaliteli işlere de gidiyorum.
Eşiniz kıskanmıyor mu?
Kıskanıyor! Niye kıskanmasın? Kıskanılmayacak kadın mıyım? Ama zaten iki çocuk annesi kadınım. Ağır bir eşim var. Yapabileceğim şeyler kısıtlı, onların da bilincindeyim. O yüzden dar alanda kısa paslaşmalar yani...
Zor mu evlilik?
Çook zor çook. Bir kere eşim Ali Uğur Akbaş’ı çekmek, memnun ve mutlu etmek dünyanın en ama en zor işleri arasına girer.
‘Çekmek’ ağır bir kelime olmadı mı?
Valla kocam zor adam. Ali, tam Osmanlı erkeği. Her şeyi kadından bekleyen, hizmet verdikçe beklentisi daha da artan, “Bunu yaptı, o zaman bunu da yapar” diyen biri.
Bir tür geyşasınız yani siz...
Öyleymişim. Evlenince ortaya çıktı. Ama bu arada ben de evde oturup erkeğe itaat eden bir kadın değilim. İş gücüne katılırım. Bu Ali’nin de hoşuna gider. 2014 yerel seçimlerinde eşim Ali, MHP’nin Çukurova Belediye Başkan adayıydı. 150 kişilik seçim ofisini yönettim. Ki siyasetten anlamam. Arabalar yola kaçta çıkacak, matbaadan neler gelecek... Yemekler, sloganlar, hepsini ben yaptım. (Röportajcının notu: Çukurova’yı yüzde 44,2 ile CHP aldı. MHP’li Ali Uğur Akbaş yüzde 28,7 oyda kaldı.)
Siyasetten anlamadan mı yaptınız hepsini?
Bana kuaför, devlet dairesi ya da bir gece kulübünü ver ve “İşlet” de. Fark etmez. Bana bir şey teslim et, ben o işi yıllardır yapıyormuş gibi yürütürüm. Bunun sebebi ne bilmem! Yetenek ve zeka galiba.
"MHP'NİN OYLARI BEN ARTTIRDIM"
Siyaseti sevdin mi?
Sevdim. Siyaset de beni sevdi. Yemin ediyorum ve hiç abartmıyorum. Zaten kendimi asla övmem. Kadını, erkeği herkes, “Sen aday olsan oyumuzu yüzde 100 sana verirdik” dediler. Zaten benim sayemde MHP’nin oy oranı Adana’da 30’lardan, 60’lara çıktı. Bu haber olarak da çıktı. Oy oranı yıllardır değişmiyordu. 20 yıldır seçimlerde alınmayan bir oyu bu seçimde aldıysa MHP, çok özür diliyorum bu benim başarımdır.
Bir dahaki seçimlerde aday ol bari...
Yaptığım işi çok ciddiye alıyorum. Burada kafe açtım. Her şeyini ben yapıyorum. Her şeyi ciddiye alırım. Ama bu arada ağzım da çok iyi laf yapıyor. Siyasette bu çok önemli. Neden olmasın, siyasete açığım.
MHP’li misin?
Milliyetçiyim. MHP dememe gerek yok. Şehitlerin arkasında olan, vatanını, milletini seven bir parti olduğu için tabii ki destekliyorum.
DENİZ AKKAYA ÜÇ BEŞ ENTELE YARANACAĞIM DİYE BENİ HARCADI
Deniz Akkaya sana “Bilgisiz, cahil ve sığ” dedi.
Evet dedi. Deniz Akkaya güzel bulduğum, hiçbir problemim olmayan biri. Beni de eleştirebilir. Ama dalga geçer gibi konuşması terbiyesizce. Esas sığlık işte bu. Diyebilirsin ki, “Niye kocana yatağa kahvaltı götürdüğün fotoğrafı sosyal medyada paylaştın?” Ben de cevap veririm. Deniz önce kendine baksa keşke! Zeka bu işte! Güzelliğime güvenmem ama zekama sonsuz güvenirim.
“Deniz önce kendine baksın” diyerek ne kastediyorsun?
(Deniz Akkaya’nın çıplak fotoğraflarını gösteriyor.) Üç beş entele yaranacağım diye halkın sevdiği benim gibi bir ismi harcamaya çalıştı. Bu arada eşim de Deniz Akkaya’ya hakaret etmedi. Sadece “Bitik” dedi. Sonra Deniz de eşime, “Sözde siyasetçi” dedi. Özetle, Deniz saçmaladı.
Eşine yatağa kahvaltı götürdüğün o fotoğraf sosyal medyada bayağı tartışıldı...
Eşim atletli diye nedense birilerine dert oldu o fotoğraf. Ne yani, duş alırken ya da sevişirken fotoğraf mı paylaştık? Ne bu gürültü hiç anlamadım.
Ali Bey kızdı mı paylaşıma?
Bütün gün bir problem yoktu. Herkes paylaşımı çok sempatik buldu. Ta ki o akşam Deniz Akkaya o yorumla fotoğrafı paylaşana dek. Eşimi etrafındakiler gaza getirince, o da benim üstüme yürüdü tabii! Deniz Akkaya yüzünden az daha kadına şiddete maruz kalacaktım! Şaka yapıyorum. Eşim kızdı. Ama ben de fotoğrafı kaldırmadım. Tarihteki bütün ünlülerin, siyasetçilerin atletli halini Ali’ye gösterince duruldu. Atatürk’ün bile atletli fotoğrafı var. Kaldı ki atlet Türk erkeğinin milli üniformasıdır. Atalarımızdan kalma. Atlet altına pijama hâlâ halk arasında çok yaygın! Utanılacak bir şey değil.
SARIŞINLIK APTALLIK DEĞİL GÜZELLİK BELİRTİSİ
Sen nasıl bir çocukluk geçirdin?
Babam memurdu. Ziraat mühendisi. Bingöl’deydik. Lojmanda otururduk. Çocukluğum Doğu’da geçti. Sarışın, dikkat çeken bir kızdım. Evde zaman geçirirdim. Ailem kaçırılmamdan korkardı. Bugünkü çocuklar gibi sosyal aktivitelerin içinde olamadım. Bölgenin şartları bunu gerektiriyordu.
Ama sonra bu açığı kapattın...
Mesleğe ilk girdiğim yıllarda bikinili fotoğraflar çektirdim. Ama bunlar utanılacak fotoğraflar değil. Ajda Pekkan’dan Türkan Şoray’a hepsinin mesleklerinin ilk yıllarında farklı fotoğrafları var. Benim en açık fotoğrafım bikinili fotoğraftır. Özetle, sahnenin gereklerini en ölçülü şekilde yerine getirdim.
Sonra nasıl tanındın?
Adana’da İbrahim Tatlıses’in televizyonunda çalıştım. Ama bana Tatlıses’in bir katkısı olmadı. “Katkısı oldu” diyebileceğim tek insan Mehmet Ali’dir. Mehmet Ali bana inanıp, güvenip sahip çıktı. Yıllarca da her yerde beraber çalıştık.
‘Aşkım Aşkım’ dizisindeki rolünüz gibi ‘aptal sarışın’ olduğunuzu söyleyenler oldu...
Zekam kendime de, başkalarına da yeter de artar bile. Sarışınlık da aptallık değil, güzellik belirtisidir.
SESİM HÜLYA AVŞAR VE GÜLBEN ERGEN KADAR İYİ
Eşinize aşık mısınız?
2004’ten beri birlikteyiz. 2010’dan beri de evliyiz. Bu kadar yılda aşk, sevgiye ve alışkanlığa dönüşüyor. Aşkın ömrü bir iki yıl yani.
Ali Bey sert midir?
Taşfırın, sert, maço, hepsi. Böyle erkekler evde kedi gibi olur diyorlar. Ama bizim Ali evde de aslan.
Zengin midir eşin?
Gönlü zengindir.
Bir röportajında “Tabii ki kocamın parasını çatır çatır yiyeceğim” demiştin...
‘Çatır çatır’ demedim. Ama tabii ki parasını yiyeceğim. “Yemek” derken, uçak almak, yat almak değil. Çalışmayan kadın ne yapacak? Eş eve yiyecek getirecek. Hep beraber yenecek.
Araban kaç para?
Çok tartışılmıştı bir ara... Aldığımda eski parayla 1 trilyondu. İki yıl oldu, düşmüştür değeri.
Adana’da kafe işletiyorsunuz. Kafede dansöz de oynatmışsın.
Dansöz değil dansçıydı o. ‘Kadınlar Günü’nde erkek oynattım! Hep kadınlar mı göbek atacak? Özellikle erkek dansçı (zenne) oynattık.
Sesin iyi mi sence?
Bir Sezen Aksu değilim tabii ki. Ama Hülya Avşar, Gülben Ergen kadar iyi.
'SEN ŞU ANDA ŞİDDET GÖRMÜŞ TÜM ÇOCUKLARIN SESİSİN' DEDİM
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 7 yaşındaki kızın Asya’ya şiddet görmüş gibi makyaj yaptın...
Bu ülkede çocuklar da şiddet görüyor. Ona dikkat çekmek istedim. Kızıma da bunu şöyle anlattım, “Sen şu anda şiddet görmüş tüm çocukların sesisin. Çocuğa dayağı protesto ediyorsun. Bir sürü çocuk dayak yiyor. Sen bu makyajınla önemli bir görev üstlendin” dedim.
Düğüne giderken de kızına makyaj yapmıştın...
Bir akraba düğününe giderken, ben makyaj yaparken o da almış oradan bir şeyler sürmüş sürdürmüş yüzüne. Önce kızdım, sonra hoşuma gitti, düğüne öyle gittik. Fotoğrafını da çektim ben koydum. Döverek peçeteyle rujunu mu silseydim?
İyi bir anne misin?
İyi değil, çok iyi bir anneyim.
ALİ AKBAŞ: ARTIK EVDE BİLE KRAVATLA OTURUYORUM
Sizin için ‘zor bir koca’ dedi Yeliz Hanım. Her şeyi kadından bekliyormuşsunuz.
Tabii bekleyeceğiz, kadın kocasına hizmet etmezse kime edecek?
Atletli, kahvaltılı paylaşımdan sonra kızdınız mı Yeliz Hanım’a?
Kızdım tabii. Valla atletli resmimizi koydu, duman olduk. Fotoğrafı o kadar kullandılar, o kadar istismar ettiler ki, evde bile artık ceketimizle, kravatımızla oturuyoruz. Pijama giymeye dahi çekiniyoruz.
Mutlu musunuz Yeliz Hanım ile?
Mutluyum çok şükür. Hayatımın mutluluğu.
Yeliz Hanım, “Seçim sürecine çok katkım oldu, milletvekilliğine adaylığımı koysam, hatırı sayılır oy alırım” diyor?
Tabii oldu. Belli olmaz, bakarsın Çukurova adaylığını Yeliz Hanım’a bırakırız.
Bir dahaki seçimlerde yine MHP’de görecek miyiz sizi?
Evet. Partimizden de, hanımımızdan da vazgeçmeyiz.