Kuzeybatı Toprakları’nı ev olarak benimseyen 40.000 insanın yaklaşık yarısı Kuzey Kutup Dairesi’nin 500 km güneyinde bulunan bu kasabada yaşıyor, bu nedenle bölgeyi medeniyetin son noktası olarak adlandırmak aklımızın kavrayabildiği kadarıyla doğru. Büyük Esir Gölü’nün kıyılarındaki şehrin tarihi kısmen ilginç, kısmen sıkıcı. Hikayenin ilginç kısmı, çevrede altın bulunmasıyla beraber şehrin kurulmasıydı. Altın nedeniyle oluşan talep öncelikle bölgede ticari faaliyet yaratsa da, 1980’lerde altın üretiminin yavaşlaması ile beraber şehrin odak noktası, hükümet hizmetleri (Kuzey Toprakları’nın başkenti olması ve diğer hizmetler) olmuş ve kısmen daha sıkıcı hale geldi. Fakat şans bu ki, son yıllarda madenciler tekrardan ilginç bir şey keşfettiler: Elmas! Doğal güzellikler bakımından, Yellowknife’ın etrafındaki manzara olağanüstü. Şehrin dışına çıkmanın göze alınmasının bir başka yaygın nedeni ise Aurora Borealis’i (Kutup Işıkları) gözlemlemek. Fakat her şekilde tundraya oldukça yaklaşmış olan manzara çarpıcı. Gölün kıyılarını keşfedin veya her bisikletçi/yürüyüşçü/balıkçı/kürekçinin hayali olan kuzeye doğru Ingraham Treni ile yola çıkın. Eski Şehir ve anıt binalar 1930’ların altın furyasını anımsatırken, şehrin geri kalanı modern bir görünüme sahip; güzel restaurant ve barlar bulabilirsiniz ya da Yellowknife’ın yüzlerce kilometre çevresinde, hiçbir yerde bulamayacağınız konforu mu demeliydik?