ADEN (AA) - ŞÜKRİ HÜSEYİN - Yemen'in güneyindeki geçici başkent Aden'de geçen hafta Şeyh Osman kentindeki emniyet merkezi ile El-Cela Karargahı'na düzenlenen ve 49 kişinin yaşamını yitirdiği iki saldırının ardından, Aden'deki "kuzeylilere" şehri terk etmeleri yönünde baskı uygulandı.
Bir kısım uzmanlar, bu tür uygulamaların "bölünme" ve "ayrışma" olgusunu derinleştireceğini ve Yemen halkı arasında nefret tohumları ekeceğini savunurken diğer bir kısım ise bunun Aden ve Husilerden kurtarılan diğer illerde güvenlik ve istikrarın sağlanması konusunda atılmış önemli bir adım olduğunu düşünüyor.
- Kuzeylilerin güneyden çıkarılması, toplumsal ayrılığı derinleştiriyor
AA muhabirine konuşan yazar ve siyasi analist Ahmed Zerka, kuzeylilere yönelik bu tür düşmanca eylemlerin, siyasi tarafların, ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki toplumsal ayrışmayı derinleştirme isteğini yansıttığını söyledi.
"Aden'de yaşananlar, buradaki halkın taleplerinin gerçekleşmesine ve haklı davalarının çözüme kavuşturulmasına katkı sağlamaz. Kuzey ile güneyin birbirinden ayrılması, vatandaşların sürülmesi ya da nefret kampanyalarıyla gerçekleşecek bir şey değildir." diyen Zerka, toplumsal ayrışmayı artırmak için özel ajandaları olan bölgesel tarafların varlığına işaret etti.
Bu ajandaların güneylilerin istekleriyle örtüşmediğini, adalet, vatandaşlık ve insan hakları gibi mefhumlarla çeliştiğini dile getiren Zerka, "Güneydeki halkın haklı istekleri var ancak öncelik Yemenlilerin devletlerini geri alması olmalı. Sonrasında güneylilere, kuzeyden ayrılma ya da ayrılmama konusunda seçim yapma hakkı tanınmalı." diye konuştu.
- Aden'deki iç göçmenler arasında "uyuyan Husi hücreler" endişesi
Ayrılık yanlısı Güney Geçiş Konseyi Basın Dairesi Başkan Yardımcısı Mansur Salih ise kuzeylilerin güneyden çıkarılmasının ve bu kişilere yönelik baskıların bireysel eylemler olduğunu, bu konuda Geçiş Konseyi'nin yönlendirmesi bulunmadığını söyledi.
Aden'de düzenlenen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırılar nedeniyle duydukları acı ve öfkeyi göstermek isteyen kişilerin gerçekleştirdiği söz konusu bireysel eylemlerin kabul edilemez olduğunu ifade eden Salih, şöyle devam etti:
"Hükümetin, kuzeydeki illerinde yaşayan vatandaşları Aden ve diğer güney illerine göç etmeye teşvik ederek sebep olduğu büyük bir sorun var. Bu göçmenlerin çoğu gençlerden oluşuyor ve büyük kısmının Husilere hizmet eden uyuyan hücrelerden olduğu yönünde şüpheler bulunuyor. Bu kişilerin arasında ekmek bulmak kaygısıyla gelen savaş mağdurları da var. Bunlara kapımız her zaman açık ancak bu göçün organize bir şekilde yapılması ve yerlerinden edilmemeleri için bir veri tabanının oluşturulması gerekiyor."
- Öfkeyle verilen tepkiler güneylilere zarar veriyor
Yemen İnsan Hakları Araştırmaları Merkezi Başkanı Muhammed Kasım Numan ise öfkeyle verilen tepkilerin güneylilere zarar verdiğini ve haklı davalarına hizmet etmediğini bilakis ülke halkı arasındaki bölünmeyi derinleştirerek durumu daha karmaşık bir hale soktuğunu dile getirdi.
Seyyar satıcılara sataşma ve saldırma gibi eylemlerin, Aden'de yaşanan üzücü olayların ya da Ebyen'deki terör eylemleri ve Dali'deki çatışmaların çözümü olmadığını vurgulayan Numan, seyyar satıcılara saldırıp onların ekmek kapısını kapamak yerine saldırıların faillerinin bulunması gerektiğini ifade etti.
- Kuzeylileri hedef alan eylemler hatalı "dolduruşların" sonucu
İnsan hakları aktivisti ve avukat Hüda Sarari, Aden'de yaşananların kuzeyli olan herkese yönelik hatalı ve haksız "dolduruşların" tabii sonucu olduğunu savundu.
Bu tür eylemlerin ulusal ve uluslararası kanunların öngördüğü hak ve özgürlüklerin ihlali olduğunu kaydeden Sarari, "Bu davranışlar, Yemen halkı arasındaki ayrışma ve parçalanmayı derinleştirir. Üstelik güneylilerin çoğu da buna karşı. Bu krizden çıkmanın tek yolu kendine hakim olma, kanunlara uyma ve Yemen ordusu ile emniyet güçlerinin 'tek Yemen devleti' çatısı altına birleştirilmesi için çalışmaktır." ifadelerini kullandı.
- Kuzeylilere "Aden'i gönüllü olarak terk etmeleri" çağrısı
"Aden 24" gazetesi Yayın Yönetmeni Muhtar Yafii ise Aden'deki öfke halinin yatıştırılması için kuzeylileri gönüllü olarak kenti terk etmeye çağırdı.
Baskı uygulayarak insanların yerlerinden edilmesinin güney hareketi bünyesindeki hiçbir oluşum tarafından hoş karşılanmadığını belirten Yafii, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen Hizam Emni güçlerinin içinde bulunduğu psikolojik durumun da anlayışla karşılanması gerektiğini savundu.
"Kuzeyli kardeşlerimizi Aden halkının yaşadığı durumu idrak etmeye ve öfke dininceye ve Cela Karargahı ile Şeyh Osman'daki emniyet merkezine düzenlenen saldırılarla ilgili soruşturmalar sonuçlanıncaya kadar kenti terk etmeye çağırıyorum." diyen Yafii, bunun mevcut tıkanıklık halinin hafiflemesinde etkili olacağını dile getirdi.
Gazeteci Safa Debi ise "kuzeylilerin güneyden çıkartılması" yönündeki çağrıların, engel olunması gereken bir fitne olduğunu söyledi.
İslamın fitnenin her türünü ve kan dökmeyi yasakladığını hatırlatan Debi, "Güneylilerin fitne ve bölgeselcilik naralarına kulak asmaması gerekiyor. Bu şehir daha fazla acıyı kaldıramaz." diye konuştu.
Yemen'in güneyindeki geçici başkent Aden, 1 Ağustos'ta 49 kişinin yaşamını yitirdiği iki saldırıya sahne olmuştu. Şeyh Osman kentindeki emniyet merkezine bombalı araçla düzenlenen saldırıda 13 kişi hayatını kaybetmiş, bu saldırıdan yaklaşık bir saat sonra ise Husiler, El-Cela Karargahı'na Hizam Emni güçlerinin geçit töreni sırasında çifte saldırı düzenlemiş, olayda 36 kişi yaşamını yitirmişti.
El-Cela Karargahı'na geçen hafta gerçekleştirilen saldırıda hayatını kaybedenler için dün Aden'de düzenlenen cenaze töreninin ardından ise Cumhurbaşkanlığı koruma güçleri ile Hizam Emni güçleri arasında Maaşık Sarayı çevresinde çatışma çıkmıştı. Çatışmada 1 kişi ölmüş, 2 kişi yaralanmıştı.