HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Yeni bir salgın uyarısı: Metabolik Sendrom

Memorial Suadiye Polikliniği'nden Kardiyolog Dr. Onur Erdoğmuş ve Diyetisyen Elif Keskin son yüzyılda yaygın olarak görülmeye başlanan "metabolik sendrom" hakkında bilgi verdiler.

Yeni bir salgın uyarısı: Metabolik Sendrom

Çağın başında adından bile söz edilmeyen bu sendrom son yıllarda salgın olarak yayılmaya başlamış durumda.

Her yıl dünyada 17 milyon insan yaşama kalp krizi nedeniyle veda ediyor.

2010 yılında Avrupa'da 30 milyon diyabetli insan olacağı tahmin ediliyor. Bu rakam Belçika, Macaristan ve Portekiz nüfusunun toplamına eşdeğer bulunuyor.

Uzmanlara göre; bu insanların en az yarısının ortak yönü kalp krizi geçirmeden veya diyabet olmadan yıllar önce bir metabolik sendrom safhasından geçmeleridir. Eğer bu metabolik sendrom safhası fark edilirse, kalp krizi ve diyabet riskini azaltmak da mümkün olacaktır. Bugüne kadar Türkiye'de kuramsal olarak bu sendromlu insan sayısının çok fazla olmadığı düşünülebilirdi. Fakat METSAR (metabolik sendrom araştırma gurubu) verilerine göre Türkiye'de 20 yaş üstü nüfusun 1/3'üne yakını metabolik sendromludur, bu da Avrupa ve ABD verileriyle paralel bir sonuç göstermektedir.

Yine METSAR verilerine göre nüfusun %36'sında bel ve kalça bölgesi kalınlığı mevcut, %35,8'inde trigliserit, %27,6'sında kan şekeri yüksekliği mevcuttur.

Şurası bir gerçek ki metabolik sendrom salgın bir şekilde dalga dalga dünyada yayılıyor. Çünkü sendrom aslında endüstrileşme ile ortaya çıkan bir modern yaşam hastalığıdır. Dünya küreselleştikçe, insanların yaşam biçimleri de bu küreselleşme süreci içinde birbirine benzeyerek, aynı hastalığın her yerde görülmesine neden olmaktadır. Bu sendromdan nasibini en çok alan grup ise, en çok masa başında oturan, beslenmesi en düzensiz olan, en stresli olan grup, yani "beyaz yakalılar" dır.

Şehrin hengamesine kapılan beyaz yakalılar kahvaltıya fırsat bulamıyor, bütün gün bilgisayar başında oturuyor, öğlen ve akşam yemeklerini ağır besinler tüketerek, televizyon karşısında uyuyakalıyor. Bütün bunlara stres de eklenince vücut kortizol ve insülin düzeyleri yükseliyor. Bu yükseklik kendisini zamanla bel ve göbek çevresinde genişleme, bacak kaslarında erime ile belli ediyor.

Bel çevresinde oluşan yağlar, diğer bölgelerdeki yağ hücrelerinden farklı olup metabolik açıdan aktiftirler. Böylece daha çok kortizol oluşturup yağ dokusu kendini daha çok besler. Kişi bel çevresindeki artışı genellikle hastalık olarak dikkate almaz. Halbuki bu artış metabolik sendromun en önemli işaretidir ve insülin, kortizol düzeyi azaltılamazsa, kişi diyabet olmak ya da kalp krizi geçirmek üzere yola çıkmış demektir.

Metabolik sendrom çağımızın sağlık açısından en başta gelen tehlikesidir.

"Eğer hareketsiz, masa başı bir işiniz, düzensiz bir beslenmeniz, ailenizde kalp veya diyabet hastası olan bir yakınınız, son yıllarda genişleyen bir karın bölgeniz var ise lütfen metabolik sendromdan şüphe duyunuz."

En Çok Aranan Haberler