Günümüzde kullanılan agresif tarım tekniklerinin çevrede, hem mahsuller ve besi hayvanları için kullanılan toprakta hem de yarattığı hava kirliliği bakımından çevresel atmosferde, büyük zararlara yol açtığı artık herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Günümüzde kullanılan tarım yöntemlerinin sürdürülebilirliği çok da umut verici düzeyde değil fakat Hollanda’da daha sürdürülebilir, birleşik bir tarım topluluğu fikri uygulanmaya başlandı. Proje, ReGen Villages parlak fikrini bulan geliştiriciler tarafından Amsterdam’ın hemen dışında inşa edildi. 2017 yılında buradaki deneme topluluğu sona erdiğinde şirket bu fikri Norveç, İsveç ve Almanya’da da uygulamaya geçirmeyi planlıyor.
Elbette, medeniyetten uzakta kurulan tarım temelli topluluklar yeni bir fikir değil. Amish halkı gibi topluluklar bunu çok uzun süredir yapıyor. Fakat burada bahsi geçen fikir medeniyetten uzakta basit köy yaşamını yeniden kurmak değil. ReGen Villages, medeniyetten uzakta bir yaşamı kurarken günümüzün teknolojilerini de kontrol altına almayı planlıyor. Proje, modern yaşam şeklinin rahatlığının yanında kendi besinini üretebilme, kendi enerjisini sağlayabilme, atıklarını yönetebilme ve suyunu geri dönüştürebilme olanağını sağlıyor.
Regen Villages firmasının CEO’su James Ehrlich, eko-köylerin Tesla’sı olmayı hedeflediklerini söylüyor. Ehrlich, Fast Company sitesinde verdiği röportajda “Bu yenilkçi yaşam alanlarını hayat geçirerek mülk edinme prensiplerini yeniden tanımlıyoruz. Öncelikle üzerinde organik besinleri üretebileceğimiz, daha temiz su ve daha temiz havaya ulaşabileceğimiz yeşil alanlara göz gezdiriyoruz. Daha sonra burayı organik yiyecek üretebileceğimiz ve kalıcı tarım yapabileceğimiz bir yer haline getiriyoruz.” diyor.
Eko-köy projesi sürdürülebilir tarım ve toprak yönetimini teknolojik alt yapı ile buluşturuyor. ReGen Villages’da yenilenebilir enerji üretilecek. Kullanılmayan enerji, elektrik şebekesine yeniden yollanacak ve köyde yaşayanların yediği yemeğin yarısından fazlasının üretilmesinde kullanılacak.
Ehrlich bu projede kullanacakları dikey bahçe sistemi sayesinde sebzesinden meyvesine, balığından tahılına, tavuğundan yumurtasına tonlarca bereketli organik ürün beklediklerini iletiyor. Bu söylenenler şu anda kulağa ne kadar olağandışı gelse de gerçekliği görebilmek için hala fırsat var. Proje ilk olarak Venedik Bienalinde sunuldu Danimarkalı mimarlık firması Effekt’in hazırladığı tasarım çalışmalarıyla sunuldu. Başlangıç projesi ise Amsterdam’a 20 dakikalık mesafede bulunan Almere’de inşa edilmeye başlandı. Şimdilik deneme amaçlı olarak 25 ev inşa edildi, daha sonra hane sayısının 100’e kadar çıkması bekleniyor.
Ehrlich, Hollanda’daki proje başarılı olursa sürdürülebilir topluluklar projesini öncelikle soğuk iklim kuşağında bulunan kuzey Avrupa ülkelerine daha sonra da Orta Doğu’ya taşımayı planladıklarını iletiyor. Devamında ise “Öncelikle bu iki zor iklim kuşağındaki bölgede projeyi gerçekleştirmek istiyoruz, daha sonra hepimizin bildiği gibi nüfusun sürekli yükseldiği Hindistan kırsalında ve Sahra iklimindeki Afrika bölgelerinde projeyi gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Eğer Hindistan’da ve Afrika’da insanlar bu şekilde banliyöler kurmayı isterse bu tüm dünyada yaygınlaşacaktır.” Şeklinde gelecek planlarını açıklıyor.
Bu muhteşem bir fikir ve ReGen Villages’in ilerleyen zamanlarda ne kadar başarılı olacağını hep birlikte göreceğiz. Bakarsınız belki de gelecekte hepimiz ReGen Villages gibi eko-köylerde yaşarız.
Kaynaklar: sciencealert.com, fastcoexist.com