Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu'na bağlı Türk Eğitim-Sen'in Genel Başkanı Koncuk, yaptığı yazılı açıklamayla yarın başlayacak olan 2009-2010 eğitim-öğretim yılını değerlendirdi. Halen derslik ve öğretmen açığının giderilemediğini, her okulda yeterli araç gereç bulunmadığını, laboratuarlar, bilgisayarlar ve spor salonlarının talebe cevap vermediğini, okullaşma oranlarının hala yüzde 100’e ulaşmadığını, personel yetersizliği dolayısıyla okullarda hijyenik yapı sağlanamadığını belirten Koncuk, tüm bunların kaynağında eğitime yeterli ödenek ayrılmamasının yattığını vurguladı.
-ÖĞRETMEN AÇIĞI 150 BİN-
Türkiye’deki 150 bin öğretmen açığının bulunduğunu bildiren Koncuk, buna karşın Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 2009 yılının ilk atama döneminden bugüne kadar 13 bin 141 kadrolu, 16 bin 323 sözleşmeli olmak üzere toplam 29 bin 464 öğretmen istihdam ettiğini kaydeden Koncuk, 2009 yılının sonuna kadar 150 bin öğretmen açığını giderecek ölçüde alım yapılmasının zorunlu olduğunu ifade etti.
Bugün ataması yapılmayan öğretmen sayısının yeni mezunlarla birlikte 250 bine ulaştığına dikkat çeken Koncuk, “Bakanlığın bu acı tabloya daha fazla seyirci kalmaya hakkı yoktur. Türkiye’deki öğretmen alım politikası yeniden ele alınmalı ve mezunların istihdamı sağlanmalıdır” dedi.
-SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ALIMI ISRARLA DEVAM EDİYOR-
Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun sözleşmeli öğretmen alımını kaldıracağını ve tüm sözleşmelilerin kadroya geçirileceğini açıklamasına rağmen sözünü tutmadığını, 14 Eylül’deki atamalarda kadroludan çok sözleşmeli öğretmen alındığını belirterek şunları kaydetti:
“Bakan Çubukçu’nun sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını kaldıracağını söylemesine karşın, Bakanlığın hala niçin sözleşmeli öğretmen alımı yaptığını anlamak mümkün değildir.
Bakanlık, sözleşmeli öğretmenlik dışında ücretli ve vekil öğretmen uygulaması da yapmaktadır. Bu öğretmenlik türleri de öğretmenlik mesleğinin itibarına yakışmamaktadır. Eğitimi ticari bir alan gibi düşünüp, kar elde etmeye odaklanmak büyük bir hatadır. Milli Eğitim Bakanlığı hakka ve hukuka aykırı davranarak, güvenceden yoksun olarak öğretmen istihdam ederek suç işlemektedir. İşte bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı bu uygulamaların tümüne son vermeli ve tüm öğretmenlerimizi kadrolu olarak istihdam etmelidir.
-İL EMRİ UYGULAMASI SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER İÇİN DE GETİRİLMELİ-
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kadrolu öğretmenler için il emri uygulamasını geri getirdiğini, ancak sözleşmeli öğretmenlere bu hakkı tanımadığını ifade eden Koncuk, “Kadrolu öğretmene il emri hakkı verip, sözleşmeli öğretmeni bu haktan mahrum bırakmak insani ve vicdani değildir. Hamile bir bayandan etkilenerek, il emri uygulamasını geri getirdiğini söyleyen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu anlaşılan sözleşmeli öğretmenlerin de hamile kalabileceğini, onların da anne olabileceğini unutmuştur” görüşüne yer verdi.
-YARGI USULSÜZ ATAMALARI BİRER BİRER İPTAL EDİYOR-
Koncuk, bir önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik döneminde yapılan 76. madde atamalarının yargı tarafından birer birer iptal edildiğini, ancak Bakan Çubukçu’nun bu atamalara sahip çıktığını savundu. Koncuk, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugüne dek tam 24 atamanın yargı tarafından iptal edildiği göz önüne alındığında, Bakan’ın yapması gereken bu atamaların tamamını zaman kaybetmeden iptal etmek olacaktır. Aksi takdirde Bakanlığın yaptığı 998 usulsüz atama yargı tarafından iptal edilecektir. Bakan Çubukçu, 76. madde atamaları söz konusu olduğunda siyasi gözlüğünü çıkarmalıdır. Bu atamalar iptal edilmediği sürece, Milli Eğitim Bakanlığı şaibeli ve şeffaf olmayan bir Bakanlık olarak anılacaktır.
Ülkemizde eğitim çalışanları gerek ekonomik gerekse özlük hakları açısından ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır. Hizmetli, memur, teknisyen vb. personelin görev tanımları yapılmamıştır, aldığı ücretler yaşam standartlarının altındadır, atama ve yer değiştirmeleri konusunda bir yönetmelik çıkarılmamıştır. Ayrıca bu personel, diğer bakanlıklarda çalışan personelin faydalandığı ekonomik ve sosyal haklardan mahrumdur. Bu nedenle eğitim çalışanlarına da kaybettiği itibari geri verilmeli, ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından kayıpları telafi edilmelidir.”
ANKA