MALATYA (İHA) - İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Alim Kaya, Yeni Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) hakkında yaptığı değerlendirmede, "LES türü bir sınav yapılmalı ve bu sınav 6. 7. ve 8. sınıfların sonunda üç kez tekrarlanmalı bu üç sınavın ortalamasına göre yerleştirme yapılmalıdır" dedi.
Yeni OKS hakkındaki tavsiyelerini Milli Eğitim Bakanlığı'na da gönderen Doç. Dr. Kaya, "Mevcut OKS sistemine yönelik en önemli eleştirilerden biri tek bir sınavın yapılması ve bunun geri dönüşünün olmamasıdır. Bu eleştiri doğrudur. Buna katılmamak mümkün değildir. Dolayısıyla sınav sayısının birden üçe çıkarılması doğru gibi görünmektedir. Ancak bu sınav öğrenme ürünlerini ölçtüğü sürece beraberinde bazı sorunları getirecek, fırsat eşitsizliğini sürdürecektir. OKS ilköğretim müfredatına dayalı öğrenme ürünlerini ölçen bir sınavdır. Kent merkezindeki en iyi eğitim olanaklarına sahip okullarda eğitim gören bir çocuklar ile köy ilköğretim okullarında ve birleştirilmiş sınıflarda eğitimini tamamlamış, Matematik, Fen Bilgisi, Türkçe gibi temel derslerin öğretmenlerinin yüzünü bile görmemiş çocuklara aynı bilgiyi sorarsak baştan adil değiliz demektir. O halde OKS öğrenme ürünlerini yokladığı sürece en fazla kent merkezinde eğitim görmüş, kent merkezindeki bilgili çocukları seçer. Böyle bir yöntem ve araçla kent merkezlerinin dışında yaşayan ama akademik yeteneği yüksek çocukların seçilmesi mümkün değildir. Burada önerim şudur. OKS öğrenme ürünü bilgiyi değil genel akademik yeteneği ölçen bir içeriğe kavuşturulmalı. Örneğin LES türü bir sınav yapılmalı ve bu sınav 6. 7. ve 8. sınıfların sonunda üç kez tekrarlanmalı bu üç sınavın ortalamasına göre yerleştirme yapılmalıdır. LES türü genel akademik yeteneği ölçen bir sınav yapıldığı takdirde bölgeler ve okullar arası nitelik farklarının yarattığı olumsuzluklar önlenebilir, öğrenciler ve aileler dershanelere bağımlılıktan kurtulabilir ve fırsat eşitliğine biraz daha yaklaşılabilir" şeklindeki önerilerini sundu.
İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alim Kaya, "Basına yansıyan bilgilere göre Bakanlık, yeni modelde yabancı dilden de 5-10 soru sormayı düşünmektedir. Kanımca bakanlığın önerdiği ve üzerinde çalıştığı modelin en sakıncalı yanlarından biri budur. Ya Bakanlık özellikle ilköğretim düzeyinde yabancı dil öğretiminin niteliğinden haberi yoktur ya da bakanlık bu uygulama ile belli kesimlere hizmet etmeyi istemektedir. İlköğretim düzeyinde yabancı dil öğretiminde devlet okulları ile özel okullar arasındaki farkı bakanlığın bilmiyor olması mümkün değildir. Bu uygulama gerçekleştiği takdirde zaten eğitimsel açıdan avantajlı durumda olan, özel okullara devam eden çocuklar hak etmedikleri bir ayrıcalığa daha sahip olacaktır" ifadelerini aktardı.
Doç. Dr. Alim Kaya OKS ile ilgili olarak şu ifadeleri aktardı, "Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı sınavlarla okulun etkisini ve öğretmenin otoritesini sağlama arayışından vazgeçmelidir. Sınavla okulun ve öğretmenin etkisi artırılamaz. Okulun, okuldaki eğitimin ve öğretmenin etkisi artırılmak isteniyorsa bunun için önerim şudur: Yıl sonu başarı notu öğretmen değerlendirmelerine dayalıdır, standart değildir ve içinde subjektif unsurları barındırır. Bunun doğrudan yerleştirme puanına eklenmesi yerine, genel olarak akademik başarı için bir kritik puan belirlenip (örneğin 75-80 puan olabilir) yıl sonunda bu puanın üstünde başarı gösteren öğrencilerin OKS sınavına girmesi beklenen etkiyi sağlaması bakımından daha yararlı olabilir. Böyle bir uygulamada öğrenciler yıl sonunda tüm derslerden 75 veya 80 not ortalamasını tutturamadıkları takdirde OKS sınavına giremeyeceklerini bilirlerse tüm derslerine gereken ilgiyi gösterirler ve böylece öğretmenin, okulun ve okuldaki eğitimin etkisi artar. Bu yöntemde dershanelere olan ilgi ve bağımlılığı azaltmaz ama okulun etkisini ve okula olan ilgiyi artırabilir. Aksi takdirde öğretmenlerin notları kim ne derse desin pek çok faktörden etkilenir, subjektiftir ve bu subjektif sonuçlara dayalı olarak yapılan yerleştirmeler de hatalı olur ve haksız sonuçlara yol açar."