HABER

'Yeni Oluşum'a ihtiyatlı yaklaşım

İSTANBUL (İHA) - Siyaset Uzmanı Prof. Dr. İlter Turan, politikanın en popüler isimlerinden Hüsamettin Özkan, Kemal Derviş ve İsmail Cem'in başlattığı hareketin farklı olduğunu söylemek için zaman gerektiğini belirterek, "Kamuoyu, geçmişte temsil edilenden daha farklı siyaset anlayışı ve sağlıklı ekonomi bekliyor, bol keseden vaatte bulunmayan bir siyasetçi arayışı içinde. Bir de parti içi demokrasi" dedi. Prof. Turan, parti içi demokrasi eksikliğinin parti şartlarına uymayı güçleştirdiğini ve parçalanmalar olduğunu bildirdi.

Türkiye'de yaşanan son siyasi gelişmeleri İHA'ya değerlendiren Prof. Dr. İlter Turan, Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ve Başbakan eski Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın başlattığı 'Yeni Oluşum' hareketinin farklı olduğunu söylemek için biraz zamana ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, "Önce bir izlemek lazım. Ama kamuoyu neyi bekliyor derseniz, geçmişte temsil edilenden daha farklı bir siyaset anlayışı bekliyor. Bu patronajcı, popülist anlayışın yerine daha sağlıklı ekonomi bekliyor. Bol keseden vaatte bulunmayan bir siyasetçi arayışı içinde. Bir de parti içi demokrasi" diye konuştu.

Siyasette parçalanmışlıkla, siyasetin icra sürecinde kendini gösteren parti içi demokrasi sorununun birbiriyle bağlantılı olduğunu savunan Prof. Turan, "Bir kere Türkiye'de siyasi partiler liderlerini değiştiremiyor. Önce liderle tartışmaya girmek gerekiyor, tartışmaya girerseniz kaybediyorsunuz. Bazen kaybedilecek olsa da bu tartışmaya giriliyor, bu yolla isim yapılıyor, sonra ayrılmalar oluyor. Türkiye tarihi bunun örnekleriyle doludur. Parti içi demokrasi eksikliği, parti koşullarına uymayı güçleştiriyor ve parçalanmalar oluyor" dedi.

"YOLUN SONUNA GELİNDİ" Siyaset Bilimci Prof. Dr. İlter Turan, Türkiye'de siyasetin çok parçalanmış bir görünüm arzettiğini vurgulayarak, "Değişik değişim düzeylerini aynı anda bünyesinde barındırıyor. Oylar değişme hızı düzeyine göre coğrafi olarak da farklılık gösteriyor. Örneğin Orta Anadolu'da MHP var, sol dediğimiz partiler batıda daha kuvvetli. Bu bir sebep siyasi dağınıklık için. Bir de partiler kitle örgütü değil. Az sayıda siyaset simsarının harekete geçirdiği oylar. Kamu kaynakları da zorlanıyor sonra" diye konuştu.
Günümüzde siyasetin, 'kamunun maddi imkanlarını dar kadroda dağıtmak' anlamına geldiğini ve 'patronaj mekanizması' olduğunu anlatan Prof. Turan, "Ancak zannediyorum yolun sonuna gelindi. Uygulanan ekonomik program, patronaj mekanizmasının kamu olanaklarını kullanma yollarını kapamakla uğraşıyor. Buna bağlı olarak bir kitle siyasetiyle karşı karşıya Türkiye" dedi.

"DERİN DEVLET HER ÜLKEDE VAR" Türk siyasetçilerin, pek işlerine gelmeyen veya kendilerine oy kaybettirecek durumlarda 'dış güçler, derin devlet, ordu' gibi mazeretlere sığınmaktan da geri kalmadığını kaydeden Prof. Dr. İlter Turan, "Ama tabii devletin gücü de fazla. Modernleşme sürecinin devlet öncülüğünde gerçekleşmiş olması bunda etkili. Derin devlet her ülkede var. İşlevi, düzeni korumak" diye konuştu.

Prof. Turan, Türkiye'de uzun süreler, tek parti döneminde de hemen arkasından ithal ikamesi döneminde de toplumsal değişimi belirleyen gücün devlet olduğuna dikkat çekerek, "Sonraları bu iş özel teşebbüs ve iktidara kaldı. Önceki yapılar da bu değişimi etkisi altında tutmaya çalışıyor. Türkiye'de hep 'Siyaset toplumun gerisinde kaldı' denir. Toplumsal dinamikler, toplumun yönetim yapısına yansımıyor. Yönetim yapısının kendisi bunun önündeki en büyük engel" dedi.

"BARAJ SİSTEMİ İŞLEVİNİ YAPAMIYOR" Bugün Türkiye'deki seçim sisteminin iki parti ortamına göre tasarlandığını ifade eden Prof. Turan, "Baraj sistemi birleşmeleri sağlayacaktı. Ancak olmadı, buna rağmen parti sayısı azalmadı. 1987'den sonra daha da arttı. Aslında yüzde 10 barajının üzerinde ısrar edilmesine ihtiyaç yoktur, çünkü işlevini yapamıyor. Yüzde 10 barajı tartışması yeni bir tartışma değil. 1983'ten sonraki her seçimde yapıldı. Fakat her ne hikmetse, bu konudaki tek ciddi değişim, 1995 yılında Anayasa Mahkemesi kararıyla bölge barajının kaldırılmasıyla gelmiştir. Meclis değil, hukuk yapmıştır bu değişikliği. Muhtelif partiler kendi işlerine geldiği gibi değerlendiriyor bu meseleyi, işlerine gelmeyince de vazgeçiyorlar. Ben, bizim siyasi partilerin, bütün tartışmalarına rağmen bu konuda bir değişiklik yapacaklarını zannetmiyorum. Mazeret de 'Erken seçim var, vakit yok' olacaktır. Bir de bizim seçim kanunlarımız, bir yandan istikrarı korurken bir yandan temsili sağlamak amaçlıdır. Birini azaltıp diğerini artırırsanız denge bozulur. İstikrarı koruyacağım diye temsili ihmal ederseniz, bu yeni bir istikrar sorunu getirir" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler