Geçmiş yıllarda radyoterapi uygulanan hastalarda tedavi esnasında görülen cilt hasarları, idrar yanmaları veya barsak hasarları gelişmiş teknoloji cihazları sayesinde çok ender görülür hale gelmiştir. Uzun yıllardır radyoterapinin ne kadar yüksek dozda uygulanırsa o kadar etkili olduğunu biliyorduk ancak eski tedavi cihazları tümörü hedeflerken sağlıklı dokuya da zarar vermesi nedeni ile istediğimiz dozları veremiyorduk. Son yıllarda sahip olduğumuz cihazlar istediğimiz noktaya yüksek doz verirken çevre dokuyu maksimum düzeyde koruyabilmektedir, bu sayede tümörü ortadan kaldıracak yüksek dozu güvenlikle verebiliyoruz. Örnek olarak eski yıllarda meme kanseri tedavisi yapılırken kalp dozu o denli yüksek olurdu ki uzun dönemde meme kanserinden değil kalp yetmezliği nedeni ile kaybettiğimiz hastalarımız olurdu ancak şu anda aynı tedavide kalp dozu son derece güvenilir sınırlar içinde kalmaktadır.
Teknolojinin en önemli getirilerinden biride tedavide kullanılan cihazların hedef hacmin şeklini daha iyi kapsaması ve sağlam organların alacağı doz miktarlarını azaltmasıdır. Tedavi süresini kısaltmaktadır.5 kat daha az sızıntı doz geçirgenliğine sahip kolimatör yapısı sayesinde, sağlam organların radyasyondan etkilenmesinin en aza indirir ve ikincil kanser oluşum risklerinde en düşük değerlere sahiptir. Bu da özellikle çocukluk çağı tümörlerinde önemli bir avantaj sağlamaktadır.
ARTIK MODACILAR GİBİ KİŞİYE ÖZGÜ TEDAVİ
Geçmiş yıllarda tedavi ettiğimiz bölgeyi net olarak göremediğimiz için çok geniş alanlar kullanıyorduk böylece tümörü tedavi edebilmek için gereğinden büyük bölgeye radyoterapi uyguluyorduk yani herkese XL elbise giydiriyorduk, ancak şu an kullandığımız cihazlar bize her gün tedavi ettiğimiz bölgeyi net bir şekilde gösterdiği için her hastaya en uygun, ''haute couture'' tedaviyi yapabilir hale geldik. Bu tedavi sayesinde sadece tümöre yüksek doz verirken sağlam dokuyu maksimum oranda koruyabiliyoruz.
RADYOTERAPİ İLE KANSIZ AMELİYAT
Herhangi bir nedenle ameliyat olamayan erken dönem akciğer tümörleri için radyo-cerrahi yöntemi kullanılarak 1-3 günde halk arasında ''nokta atış'' diye adlandırılan sadece tümör bölgesine çok yüksek doz verilerek cerrahiye yakın başarı ile tedavi edilebilmektedir.
RADYOTERAPİ ARTIK DAHA KISA
Radyoterapi 5 ila 8 hafta sürebilen bir tedavi iken yeni dönemde üstün teknoloji özellikleri sayesinde 3 veya 5 tedavide eskiden uzun sürelerde yapılan tedavileri kısa sürede ve güvenli bir şekilde yapabilmektedir. Uygun prostat kanserli hastalara 5 günlük tedavide normalde 8 hafta süren tedaviyi gerçekleştirebiliyoruz ve hasta hastanede daha kısa kalıp normal hayatına dönebiliyor.
TEKNOLOJİ SÜRAT GETİRİYOR
Tedavi süreleri de 2-3 kat daha hızlı gerçekleşmekte böylece özellikle ağrılı hastalarda cihazda uzun süre hareketsiz kalmanın getirdiği sorunlarla karşılaşmadan hızlı güvenli bir tedavi yapılabilmektedir.
RADYOTERAPİ GÖREN HASTALAR GÜNLÜK YAŞAMLARINI SÜRDÜREBİLİR
Cerrahi ve kemoterapi uygulanan hastalarda kısa süreli de olsa yaşam kalitesi etkilenebiliyor ancak radyoterapi iyi bir planlama ve uygun cihazlarla günlük yaşamına devam edebilir. Radyoterapi esnasında yan etki seyrek ve hafif düzeye olduğu için biz hastalarımıza tedavi esnasında rutin iş ve yaşantılarına devam etmelerini öneriyoruz. Radyoterapi gören hastalar işe gidebilir araç kullanabilir, AVM lerde dolaşabilir sadece toplu taşıma araçlarında çevrede olabilecek hasta kişilerden korunmak amacı ile ağız ve burnu içine alan maske takması önerilir. Özellikle vurgulamamız gereken radyoterapi esnasında hasta vücudunda radyasyon taşımaz o nedenle kendisini toplumdan soyutlamasına gerek yoktur.
RADYOTERAPİ ESNASINDA BESLENME NASIL OLMALIDIR?
Cildin nemini sağlamak için günde minimum 2 lt sıvı tüketmek gerekir.
Asitli içecekler önerilmez su, ayran, taze sıkılmış meyve suları tüketilmesi önerilir.
Sigara ve alkolden kesinlikle kaçınmalıdır.
Zerdeçal, zencefil ve kefir vücudun savunma sistemi üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu için radyoterapi esnasında tüketmekte fayda vardır.
Yemek tercihi yaparken mümkün olduğu kadar çorba komposto gibi sulu, sebze püresi ya et püresi gibi yumuşak gıdaları seçmek gerekir.
Protein içeren gıdalar kanser tedavisinde çok önemlidir bu nedenle et suyu ve tavuk suyu çorbalar tüketmek çok yararlıdır. Kırmızı et haşlama tarzında haftada bir kez rahatlıkla tüketilebilir. Tedavi gören hastalarımıza her gün bir yumurta tüketmelerini tavsiye ediyoruz.
Elimizde kesin kanıt olmamakla birlikte şekerli gıdaları önermiyoruz ancak meyvelerde alınan şeker bunun dışındadır o nedenle hastalarımıza meyve sebze ağırlıklı beslenmeyi öneriyoruz.
Bal kullanmakta herhangi bir sakınca yoktur ancak günde iki kaşıktan fazlası önerilmez.
Üzüm suyu ve domates suyunu antioksidan özellikleri nedeni ile tedavi gören hastalarda taze sıkılmış olmak kaydıyla öneriyoruz.