Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargıdaki en büyük kararnamelerin her zaman yaz kararnamesi olduğunu belirterek, "2011'deki yaz kararnamesi adli yargıda bin 976, idari yargıda 254 kişi, 2012'de adli yargıda 2 bin 335, idari yargıda 184 kişi, 2013'te adli yargıda bin 923 kişi, idari yargıda 148 kişi, 2014 yaz kararnamesi ise adli yargıda 2 bin 224, idari yargıda 293 kişiyi kapsamaktadır" dedi.
Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, "yeni yargı paketi" olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Bekir Bozdağ, hakimler ve savcılarla ilgili atama ve yer değiştirme kararnamelerinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Birinci Dairesi'nce yapıldığını anımsatarak, HSYK Başkanı olan Adalet Bakanı'nın Birinci Daire'nin çalışmalarına katılma hakkı ve yetkisi olmadığı gibi, oy ve görüş bildirme yetkisinin de bulunmadığını söyledi.
Yargıdaki en büyük kararnamelerin her zaman yaz kararnamesi olduğunu ifade eden Bozdağ, 2011'deki yaz kararnamesinin adli yargıda bin 976, idari yargıda 254 kişi, 2012'de adli yargıda 2 bin 335, idari yargıda 184 kişi, 2013'te adli yargıda bin 923 kişi, idari yargıda 148 kişi, 2014 yaz kararnamesinin ise adli yargıda 2 bin 224, idari yargıda 293 kişiyi kapsadığını bildirdi.
Bozdağ, "Türkiye'de son zamanlarda yaşanan tartışmalar nedeniyle herkes, 'acaba burada şu var mı, bu var mı? Şundan mı yapıldı, bundan mı yapıldı?' şeklinde değerlendirmeler yapıyor. Bunu çarpıtmak isteyenler var ama işin esası, rutin ve normal bir kararnamedir bu kararname" değerlendirmesinde bulundu.
Çek Yasası'nda değişiklik yapan yasa ile hapis cezasının kaldırıldığını anımsatan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Anayasaya da uygun bir düzenleme yapıldı. Çünkü anayasa, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin hapis cezası ile müeyyidelendirilemeyeceğini hüküm altına alıyor. Bu çok tartışılmıştı. Daha sonra bir karar alınmıştı, BDDK bünyesinde risk santralizasyon merkezi diye bir merkez kuruldu. Bu merkez halen faaliyette, şifreli ve kişilerin oraya üye olmaları gerekiyor. Oradan o kişinin bütün faturaları, ödemeleri gözüküyor, bilgileri gözüküyor. Çek alan ve çek veren herkes, çek verdiği ve aldığı kişinin bütün sicilini orada görebiliyor ve ona göre de önlemini alıyor.
Bizim işadamlarımız risk santralizasyon merkezini yeteri kadar öğrenmiş değil. Öğrenmiş olsalar eminim bu noktada çok rahatlayacaklar. Çekini kabul etmeyecekleri kişilerin çeklerini kabul etmeyecek, böylece piyasa kendi içinde güven sistemini kurmuş olacak. Hapis yeniden getirilebilir. Fakat bir kişinin hapis cezası ile karşı karşıya kalabilmesi için, hiçbir zaman gecikmesi olmasa bile en erken 5 senede içeri girebiliyor. Bu da alacağın tahsili için fazla bir imkan sağlamıyor. Ancak bu sistem önemli bir sistem."
Adalet Bakanı Bozdağ, tazyik hapsinin kaldırılmasına ilişkin bir çalışmalarının olmadığını belirtti.
Tasarıyla, sulh ceza mahkemelerinde yapılan düzenlemenin önemli bir değişiklik olduğunu dile getiren Bozdağ, sulh ceza ile asliye ceza ayrımının bir anlamının olmadığını bildirdi. Bozdağ, bundan sonra asliye ceza mahkemelerinin sayısının artacağını ve iş yükünün adil dağılacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
"İtirazları, sulh ceza hakimliğine verildi ama bu bütün sulh ceza hakimliklerine verilmedi. Sadece ağır ceza merkezinin bünyesinde olan sulh ceza hakimliğine verildi. Örneğin, Ankara'nın Polatlı ilçesinde savcı takipsizlik kararı verdi, Polatlı'da ağır ceza yoksa, sulh ceza hakimliğine itiraz edilmeyecek, Ankara ağır ceza nezdindeki sulh ceza hakimliğine itiraz edilecek. Sadece ağır ceza merkezinde bulunan savcılardan bir tanesi takipsizlik kararı verdiğinde, oradaki sulh cezaya itiraz edecek.
Asliye cezalarda bir savcı dava açıyor ve hakim de 10 yıla kadar hapis cezası verebiliyor. 'Savcı ile hakim anlaşıp 10 yıla kadar hapis cezası verir'. Biz onu demiyoruz, böyle bir şeyi düşünmek de doğru değil. Ağır ceza mahkemelerinde heyet olduğu için daha güvenceli görünüyor ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki ağır ceza mahkemeleri bu işi biraz da angarya gibi görüyor. Ama şimdi sulh ceza hakimliğinde ihtisaslaşma olacak, belki bundan sonra bu konudaki kararlar daha sıhhatli olacak. Bu mahkemelere de kıdemli olanlar atanacak."
Tasarının 86. maddesi üzerinde AK Parti milletvekillerinin verdiği önergenin kabul edilmesiyle değişiklik yapıldı. Buna göre, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle, hakimler ve savcılar hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve devam eden tazminat davalarına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilecek.
Tasarı düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki davaları kapsıyordu.
Maddenin kabul edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, birleşime ara verdi. Bahçekapılı, aranın ardından komisyon ve hükümetin yerini almaması nedeniyle birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.