Yerel Seçimlerin Öne Çekilmesine İlişkin Anayasa Değişikliği

DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin, fireler nedeniyle referandum aralığında kaldığını hatırlatarak, "İktidar kendi kazdığı kuyuya düştü. Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum. Lütfen bu yasayı onaylayınız. Çünkü yasanın teknik bir arızası, teknik bir eksikliği yoktur. Bu düzenlemeyi onaylayınız ki AK Parti’yi halkın kucağına atalım, milli iradeye teslim edelim" dedi.

DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, Birleşik Büro İş Ankara Şubesi’nin 3. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Genel Kurul’da yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erçelebi, Türkiye’nin sıcak ve kritik günler yaşadığını belirterek, “Şu anda Türkiye bütün komşularından soyutlanmış hatta komşularıyla düşman haline getirilmiş ve bir savaşın içine itilmek isteniyor” dedi.

Erçelebi, emperyalistler tarafından Ortadoğu’da sınırlar yeniden şekillendirilirken Türkiye’nin de parçalanmak istendiğini savunarak, “Bizler vatanın bölünmez bütünlüğü için değişik görevlerde ant içmiş insanlar olarak ve ülkemizin emperyalistler tarafından tekrar şekillendirilmesine göz yummayacak, izin vermeyecek kişiler olarak dik durmalı, beraber olmalı ve Türkiye’deki siyasi güçlere bir şekilde doğrudan müdahale etmeliyiz. Türkiye, bir ateş topunun içine itiliyor” dedi.

“MUHALEFETİN GÖREVİ YEDEK LASTİK OLMAK DEĞİLDİR”

Son dönemde yapılan zamlara da dikkat çeken Erçelebi, “Bu zamlar ekonomik zorunluluktan kaynaklanan zamlar değildir. Bu zamlar, savaş hazırlığının zamlarıdır. Suriye’den ülkemize getirilen insanların barındırılması, doyurulması için yapılan zamlardır ve halkımız bu yüzden perişan edilmiştir. Peki biz bunları hak ediyor muyuz? Kesinlikle hayır. O zaman bu kötü yönetime ‘dur’ demek lazım. Dik durmak lazım. Türkiye’de arıza sadece iktidarda değil, muhalefette de arıza var. Bir bakıyorsunuz bir konuda biri destek oluyor, bir bakıyorsunuz karşı duruyor. Oysa muhalefetin görevi iktidara koltuk değneği, yedek lastik olmak değildir. Bıçak kemiğe dayandı lafı yetersizdir, artık kemik de kırılmak üzere” diye konuştu.

“MUHALEFET MECLİS’TE DİK DURMALIDIR”

Erçelebi, muhalefetin yetersizliği yüzünden Türkiye’de ilk defa seçilmiş milletvekillerinin tutuklu olduğunu anımsatarak, “Parlamento’nun hükmü şahsiyeti tutukludur” dedi. Bu olayın, askerin başına çuval geçirilmesiyle eşdeğer olduğunu kaydeden Erçelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün askerimizin başına çuval geçiren güçler bugün milli iradenin başına çuval geçirmektedirler ve maalesef milletvekillerinin partileri buna seyirci kalmakta sadece onları hapishanede ziyaret etmekle yetinmektedir. Bu gerçekten acı bir durumdur. İçeride olan senin milletvekilindir, milli iradedir. Anayasa açık. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları kesindir. Peki hangi yerel mahkeme YSK’nın üzerinde? Parlamento bunu önce önüne koyup okumalıdır. İlginçtir şu anda 8 tutuklu milletvekili -biri hükümlü hale geldi- bir MİT müsteşarı yapmamaktadır. Hükümet kendi memurunu yargının eline teslim etmemek için muhalefetin de seyirci kaldığı bir şekilde 3 günde yasa çıkarıyor. Ama seçimlerin üzerinden bir buçuk yıl geçti, hala bu 8 milletvekiliyle ilgili bir gelişme yok. Üstelik Anayasa maddesi ortada. Muhalefet Meclis’te dik durmalıdır.”

“ARTIK AKP KABUS GÖRÜYOR”

Erçelebi, Meclis’te yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin referandum eşiğini aşamaması üzerine şöyle konuştu:

“Artık milli irade mi desek, takdir-i ilahi mi desek, Cumhuriyet’in refleksini göstermesi mi desek, ne dersek diyelim, iktidar kendi kazdığı kuyuya düştü, yerel seçimlerin erkene alınmasıyla ilgili Anayasa değişikliğini Meclis’ten geçiremedi. AKP’li yöneticiler dünden beri kabus görüyorlar. Eminim ki Atatürk’ü, sizleri, bizleri, elimizde Türk bayrağı ile üzerlerine giderken görüyorlar. Onlar on yıldır halkın kabusuydu, şimdi halk onların kabusu… Şimdi hepimizin dik durma zamanıdır. Hatırlayınız ANAP Hükümeti de yine böyle yerel seçim oyunu oynarken kendini ateşe attı ve yok oldu gitti. Demek ki ‘tarih tekerrürden ibaret’ sözü bir kez daha bugün gerçekleşiyor.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de seslenen Erçelebi, “Sayın Cumhurbaşkanı, lütfen bu yasayı onaylayınız. Çünkü yasanın teknik bir arızası, teknik bir eksikliği yoktur. Yoksa sizin için zaman zaman kullanılan ‘Çankaya noteri’ sözü gerçekleşmiş olacaktır. Onaylayınız ki bu yasayı AKP’yi halkın kucağına atalım, milli iradenin sahibine teslim edelim. Suçluyu teslim edelim ve bakalım halkımız ne yapacak?” dedi.

“MHP AKP’YE VERDİĞİ DESTEĞİ ÇEKMELİ”

Erçelebi, Parlamento’daki muhalefetin AK Parti’nin karşısında dik durması gerektiğini bunun ‘tarihi bir görev’ olduğunu belirterek, “Buradan önce MHP’ye ve onun yöneticilerine sesleniyorum. Lütfen AKP’ye verdiğiniz desteği çekiniz. Bu Milliyetçiliğin de bu vatanseverliğin de birinci maddesidir. Çünkü AKP insan sağlığına ülkenin bölünmez bütünlüğüne zararlıdır” diye konuştu.

Meclis’teki muhalefet AK Parti’nin karşısında dik durmuş olsa bugün 8 milletvekilinin içeride olmayacağını söyleyen Erçelebi, artık AK Parti’nin köşeye sıkıştığını, çaresiz kaldığını dile getirdi. Erçelebi, AK Parti’nin panik halinde olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu savunarak şöyle konuştu:

“AK Parti kendi açtığı kuyuya kendisi düşmüştür. Seçimi 27 Ekim’de yaparak Cumhuriyet’e tuzak kurmuştu. 2 gün sonra 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı gölgeleyecek, seçimle birleştirerek tatil edecekti. Ama Cumhuriyet’i kuran Milli irade ve şehitlerimizin kanları onları tuttu. AKP’nin değirmenine kim su taşıdı ise karşımızdadır. AKP’nin miadı dolmuştur. Herkes görevini yapsa inanın AKP diye bir iktidar kalmayacak.”

Referandum olursa halka “Şimdi dik durma zamanıdır. Ey halkım umutsuz olma, çaresiz değilsin. Hep beraber biz bu ucubenin hakkından gelebiliriz” denilmesi gerektiğini kaydeden Erçelebi, Türkiye’nin kötü yönetildiğini savundu. Erçelebi, Türkiye’nin AK Parti iktidarında savaşın eşiğine geldiğini, komşularıyla düşman olduğunu ve bunun nedeninin bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunun tek nedeni AK Parti iktidarıdır. Ondan kurtulmamız lazım. Atatürk ve arkadaşları Türkiye’yi nasıl kurtarmışsa biz de öyle yapacağız. Bizim dışarıdan ne Brüksel’deki ne Washington’daki rehberlere ihtiyacımız var. Bizim rehberimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür.”