Uygur Devleti yerleşik hayata geçiş yapan ilk Türk devleti olma özelliğine sahiptir. Yerleşik hayata geçişle birlikte tarım ve ekonomide yaşanan gelişmeler, toplumun refah seviyesinin artmasına katkı sağlamıştır. Devletin kuruluşu sonrasında oluşan dinî hayatta ve yaşam tarzındaki değişimler de toplumun yerleşik hayata geçmesine etki ettiği düşünülür. Uygurlar, Doğu Türkistan coğrafyasında 745 ve 840 yılları arasında hüküm sürmüştür.
Uzun süre boyunca sınırlı bir alanda yaşama eylemine yerleşik hayat adı verilir. Yerleşik hayat, toplumların kültürel ve ticari yaşamlarının değişmesinde etkilidir. Yerleşik hayatta temel geçim kaynakları tarım, ticaret ve hayvancılık olarak sıralanır. Konar göçer toplumlar ise hayvancılık veya avcılık gibi faaliyetlerle yaşamlarını sürdürmüştür. Yerleşik hayatın özellikleri arasında:
Asya Hun Devleti ve Göktürkler her ne kadar tarımla uğraşmış olsa da tarihte yerleşik hayata geçen ilk Türk devleti Uygurlar olmuştur. Uygur toplumu tarım faaliyetleriyle elde ettiği geliri temel geçim kaynağı olarak kullanmıştır. Ziraat kültürü gelişmiş şekilde hüküm süren Uygurlar, arkeolojik alanda ve tarih hayatında da yenilikçi çalışmalar yapmıştır.
Uygurlar döneminde farklı değirmen taşları ve sulama kaynakları toplum tarafından inşa edilmiştir. Budizm ve Mani dinini benimseyen Uygur Devleti'nin, savaşçılık özelliklerini kaybetmeleri sonucunda yerleşik hayata geçişleri hızlanmıştır. Toplumun yerleşik hayata verdiği önem sonrasında kurduğu şehir ve kasabalar ise tarihte birçok medeniyet tarafından tanınmıştır.
Uygurlar Devleti'nin kurulması öncesinde de kısmi topluluklar halinde yerleşik hayatı benimseyen Türkler, Uygurlar zamanından sonra yerleşik hayatı bütüncül yaklaşımla benimsemiştir. Hun ve Göktürkler döneminde de görülen yerleşik hayata geçişin tamamlanması, 745 yılı içinde Uygurlar zamanında olmuştur. Gelişmiş şehircilik kültürünün de Uygurlar Devleti kuruluşundan sonra ortaya çıktığı görülebilir.
Asya ve Avrupa bölgelerinde yaşayan Türk toplumlarının, kültürel ve dinî yaşam tarzlarında da değişimler yaşanmıştır. Bunun sebebi ise yerleşik hayatı benimseyen Türklerin, ekonomik ve ticari faaliyetlerinin değişmesi olabilir. Türkler yerleşik hayat sonrasında üretici toplum özelliklerini taşımaya başlamıştır.
Türkler tarih boyunca göçebe yaşam tarzı dönemlerinde hayvancılıkla uğraşmıştır. Hun devletleri döneminde toplumun belirli bir bölümü tarım alanında yetiştiricilik yapmıştır. Yerleşik hayata geçiş sonrasında ise tarım faaliyetlerinde toplumsal gelişmeler yaşanmıştır.
Asya Hun Devleti ve Göktürkler her ne kadar tarımla uğraşmış olsa da tarım gelirlerini temel geçim kaynağı olarak kullanan ilk devlet ise Uygur Devleti'dir. Tarihi kaynaklar incelendiğinde de Türklerin yerleşik hayatta tarımla uğraşmalarının ve kalıcı eserler bırakmalarının, Uygurlar döneminde başladığı görülebilir.