Yabancı dizilerde izlediğiniz, sürekli değişen, gelişen heyecanı üst seviyede tutan senaryoların aksine, Yerli diziler başlangıcından bitimine kadar aynı konuyu farklı kişiler üzerinden kısır döngü içinde işler. Millet her bölümde yeni konu işlerken, bizimkiler bırakın her bölümü, her sezonda aynı konu üzerinden devam ederler. Sanırım bu yerli diziler için en önemli kural.
Senaryo ve konunun kısır döngü içinde olduğunun en büyük kanıtı, sürekli devreye giren müzik ve bakışmalar. İki replik / karşılıklı bakışma / müzik / diğer sahne formatını hemen hemen tüm dizilerde görebilirsiniz.
Töre konulu diziler artık bir birinin kopyası. İsimler ve konu farklı, işlenen konu ise aynı. Sanırsın ki, doğudaki tüm kasabaların başında bir ağa var ve bu insanlar, kanunları istedikleri gibi kendileri koyuyor.
Senaryoda bir değişiklik ya da farklı konular olmayınca, mekanlar da aynı şekilde ilerliyor. Hatta bu olay öyle bir hal aldı ki, yıllar önce izlediğiniz bir dizide gördüğünüz evi, başka bir dizide de görebiliyorsunuz.
Fakir ve zengin takışması en vazgeçilmez konulardan biri. Eğer bir yerli dizide senaryo zengin ve fakir kişiler üzerinden gidiyorsa, zengin olan her zaman kötü, fakir olan her zaman iyidir. Sanırım bu da değişmez kurallardan biri.
Kurtlar Vadisi ve Arka Sokaklar bunun en iyi örneği.
İlişki derken öyle detaylı ilişkiler değil, bildiğin düz ilişki. O onu aldatır, o öbürünün imkansız aşkıdır, başka biri diğerine şantaj yapar...
1.5 saati aşan, 2 saati bulan dizi mi olur? Olması gereken 45 dk-60 dk aralığı yerli diziler için geçerli değil. Sanırım buradaki amaç yayını doldurmak. O sebeple de yukarıdaki birçok kurala uyulmak zorunda kalınıyor.