Türk sinemasının usta oyuncularının beyaz perdede boy gösterdiği Yeşilçam filmlerini gördüğünüzde çoğunuzun kanalı değiştiremediğini biliyoruz. Yeşilçam bir devrin sinema endüstrisinde yaptığı en önemli atılımdır. Filmlerini ezbere bildiğiniz Yeşilçam’ın klişe haline gelen repliklerini bir kez daha hatırlamaya ne dersiniz? Hazırsanız zaman yolculuğumuz başlıyor...
Yeşilçam’uın belki de en çok kullanılan repliğidir. Her duruma ve her şarta uyan bu replik temelinde derin bir isyan barındırır. İstenmeyen durumların mümkün olmadığını anlatan bu replik adeta neslinden nesline aktarılmıştır.
Yeşilçam’da başlayan ayarı dünyaların insanları furyası günümüzde ayrılık konuşmalarının en klişe repliği haline gelmiştir. Fakir oğlan zengin kız klişesinden hareketle ortaya çıkan bu replik ayrılık konuşmalarında söylenmezse terk edilen tarafın hatrının kalacağı bir noktaya ulaşmıştır.
Maneviyatı çok yüksek olan bu replik aslında birçok şeyi anlatır. Bedenlere sahip olunabilir ancak ruh, kalp ve duygular bambaşka bir noktadaysa bunun pek bir anlamı kalmaz değil mi?
Yeşilçam’da baba figürü önemli bir yer tutar. Bu replik, “Anneciğim, ben bu amcayı çok sevdim. Ona baba diyebilir miyim?” şeklinde ilerler. Baba bulmak Yeşilçam’ın öksüz ve yetim çocuklarının adeta bir misyonu haline gelmiştir.
Yeşilçam’da kör olma sahneleri meşhurdur. Kör olan kişinin bir tokatla gözlerinin açılması ise Yeşilçam’ın olmazsa olmaz bir tedavi şekliydi. Körlüğün giderilmesi için kimi zaman bir arabanın çarpması bile yeterli olurdu.
Yeşilçam’da söylenen güzel şeyler ne yazık ki teyite muhtaçtı. Aile ilişkilerinin sevgili temelleri üzerine kurulduğu Yeşilçam filmlerinde, “Canımın için babacığım, doğru mu söylüyorsun?” en çok karşılaşılan teyit cümlesiydi.
İki gönül bir olduğunda samanlığın seyran olduğu zamanlardan bahsediyoruz. Parayı kim ne yapsın değil mi ama? Parayla saadet olmadığını düşünülen zamanlara olan özleminiz her geçen gün artıyor.
Sadri Alışık’ın canlandırdığı Turist Ömer karakterinin en sevilen repliği var listemizde sırada. “Turist Ömer derler benim adıma, pişman olur bakmayanlar tadıma” diyen Sadri Alışık, Turist Ömer karakteriyle adeta bir devrin hafızalarına kazınmayı başardı.
Annesi vefat eden çocuklara Yeşilçam’da durum “Senin annen bir melekti yavrum” repliğiyle açıklanıyordu. Her annenin bir melek olduğunu biliyorduk ama Yeşilçam’da duyduğunuzda daha bir anlamlı olduğuna eminiz.
Özellikle bu sahne 'Ah nerede?' filmiyle kafamızda canlanıyor. Adile Naşit'ın Tarık Akan'la kıymaya çalıştığı nikah sahnesi, gerçek bir efsanedir. Yeşilçam'ın en kritik ve heyecanlı sahnelerinden olan nikah bozulmalarının altından ihanet de çıkabilir, kardeşlik de...
Yeşilçam’ın bütün kadın oyuncuları güzeldi elbette. Bir o kadar da küstah... Esas oğlan sevdiği kadından istediği cümleyi duyamadığında bu replikle karşılık vermeyi adeta kendine bir borç bilirdi.
Yeşilçam’ın en güzel yanı tutku dolu sevdalarıydı. O dönemde aşık olanlar kavuşamadığında ince hastalığa tutulurdu. Hatta sevdiklerini yıllar boyunca bekleyeceğine dair yeminler ederdi. Nerede kaldı böyle aşklar?
Yeşilçam’n en sevilen sahnelerinden biri fakir ama gururlu gençlerin bir zaman sonra zengin olmasıydı. Dönen sandalyeye oturan gururlu gençlerimiz vakti zamanında kendilerini aşağılayanlara “Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı, hatırlar mısınız?” diye sormayı hiçbir zaman ihmal etmedi.
Yeşilçam’ın evlilik hayallerinde pembe panjur büyük bir yer tutuyordu. Genç aşıklar pembe panjurlu evlerinin içinde koşturup duran çocuklarını hayal ederdi. Günümüzde hala pembe panjurlu ev kaldı mı bilinmez ama pembe hayallerin olduğu doğrudur.
Yeşilçam’ın ‘N’ harfine karşı özel bir tutkusunun olduğunu söylemez yanlış olmaz. “Nayır, nolamaz” cümlesiyle başlayan bu tutku “Nen var kuzum” repliğinde de kendini gösteriyordu. Hasta olan esas kızımıza sevdiği adam bu replikle hal hatır olmayı tercih ederdi.
Yeşilçam’ın nezaketine bir kez daha hoş geldiniz. Duygularıyla oynadığının düşünen esas kızımız nezaketini hiç bozmadan karşı tarafa rica ederek duygularıyla oynamamasını ister. Ne büyük incelik? Şimdilerde olsa sanırım hiçbirimiz bu şekilde tepki vermeyiz.
Bu repliği duyduğunuzda aklınıza ilk olarak tren garının merdivenlerinden elinde tahat bavuluyla inen esas oğlanımız geliyorsa siz tam bir Yeşilçam hayranısınız.
Kadir İnanır’ın Tatar Ramazan filminde kullandığı bu replik günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Aklınıza gelebilecek tüm entrikalara Tatar Ramazan yaklaşımında olmak belki de tüm sorunların çözülmesine yardımcı olur.
Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın başrollerini paylaştığı Selvi Boylum Al Yazmalım filminin en unutulmaz repliğiyle devam ediyoruz. “Sevgi neydi? Sevgi emekti”
Sadri Alışık’ın Turist Ömer karakterinin unutulmaz cümlelerinden biriyle listemizi sürdürüyoruz. “Bu da mı gol değil” günümüzde bile hala kullanılıyor.