Eldeki bilgilere göre Yadigar Ejder, 1966 yılında Yılmaz Güney'in Eşrefpaşalı filmi ile sinemaya adım atar. Roller küçük olsa da o yine de pes etmez. 1970'li yıllarda fedai ve dayak yiyen adam rollerinin vazgeçilmesi hâline gelir. Cüneyt Arkın'dan Kemal Sunal'a dayak yemediği artist kalmaz. Sürekli beli ağrır, ayakları şişer. Hatta bu durumu hastalığa değil, Cüneyt Arkın'a bağlar. İzmir'de bir filmi çekimleri sırasında Cüneyt Arkın'ın rol gereği savurduğu sert tekme diz kapağına gelmiştir. Yığılır kalır, ayağındaki rahatsızlığın bu yüzden olduğunu anlatır hep.
Yadigar Ejder sadece bir figüran, oyuncu değil, aynı zamanda yapımcılar için ağır set işlerini yapan etrafa istedikleri gibi koşturdukları bir adamdır. Karşılığında avucuna birkaç kuruş para sıkıştırırlar. Yapımcı-yönetmen Memduh Ün, onu ilk tanıdığı anı şöyle anlatır;
‘’Yadigar Ejder'i ilk kez Levent'teki evimizden hatırlıyorum. Üzerinde bir şey yoktu, mont vermiştim ona. Kan davasından yattığını ve cezaevinden yeni çıktığını söylemişti.’’
Cezaevinde yattığı da hayatı ile ilgili teyit edilemeyen şehir efsanelerinden biridir. Doğru mu, şehir efsanesi mi bilinmez. Yeşilçam’daki sömürü ve haksızlıklar onu giderek isyankar bir insan haline getirir. Sık sık düzene tepki gösterir.
Hatta 1977 yılının kanlı 1 Mayıs’ında o da Taksim’deki emekçilerin, işçilerin yanında yerini alır. Yumruğu sıkılı, yüzü öfkelidir. 1977’de Kemal Sunal’ın Şark Bülbülü filminde oynadığı kısa Mazlum rolüyle hafızalara kazınır. Patrondan dayak yiyerek para kazanan bir garibanı oynar.
80’li yıllarda Yadigar Ejder’in şansı Kemal Sunal filmleri sayesinde açılır. Gerzek Şaban, Devlet Kuşu, Doktor Civanım gibi filmlerde uzun rollerde oynar. Artık sadece dayak yiyen rollerde değildir, para da kazanmaya başlar. Hatta kazandığı o paralarla Beyoğlu’ndan Gayrettepe’deki bir otele geçip, bir süre orada yaşadığı da öne sürülür. Ancak bir süre sonra paralar suyunu çeker ve tekrardan sefalet günlerine döner.
İşte o dönem rol aldığı Doktor Civanım filminde Kemal Sunal ile kavga ettiği, ondan sonra kendisine pek fazla rol bulamadığı iddia edildi. İddianın çıktığı ilk kaynak, Yeşilçam emekçilerine yönelik yayın yapan ve fotokopi olarak dağıtılan Güzel Mecmuasının 1994 yılındaki ikinci baskısı. Arka Pencere dergisi de Kasım 2009 sayısında bu mecmuayı kaynak gösterip yayınlar.
Bunu dile getirense tıpkı Yadigar Ejder gibi Yeşilçam emekçisi olan Sönmez Yıkılmaz’dır. Sinema Emekçileri Sendikası’nın Beyoğlu’nda düzenlediği Yadigar Ejder’i anma toplantısında söz alan Yıkılmaz, iddiaya göre şu açıklamayı yapar; Kilyos’ta karlı bir günde Kemal Sunal filmi çekilecektir. Kemal Sunal’la Yadigar Ejder o gün tartışır. O dönemin yönetmenleri de Yadigar Ejder’e, ‘’Seni şu kadar filmde oynatmayacağız’’ diyerek ceza verir. Aradan geçen zamanın ardından sefalet içine düşen Yadigar Ejder’in ölüm haberini alıyoruz.
Ancak bu iddiaların kesinliği yoktur. Doktor Civanım filmindeki kavga iddiasının sadece bir Yeşilçam emektarının söyleminden ibarettir. Doğruluk payı oldukça şüphelidir. 1982 tarihli Doktor Civanım filminden sonra Yadigar Ejder, 3’ü yine Kemal Sunal projesi, 25 aşkın filmde daha oynadı. Sunal’la kavga iddiası doğru olsa bile onun kimsesiz, parasız ölümü ve sonraki kariyerinde bile bu olayı söylemek haksızlık olur.
Yadigar Ejder’in bir şehir efsanesine dönüştüğü ölümü ise anlatıldığı gibi değil. Evet parasızlık ve işsizlik yüzünden Gezi Parkı’nı sık sık mesken tuttuğu ve oraya gittiği doğru. Ancak bir bankta donarak hayatını kaybetmedi. Bu daha çok olayları dramatize edenlerin, kulaktan kulağa yaydığı bir efsane sadece. Yadigar Ejder yüksek tansiyon ve şeker hastasıydı.
Mart 1991’de yemek yemek için gittiği bir lokantanın tuvaletinde beyin kanaması geçirerek hayatını kaybediyor. Lokantanın önüne çıkarılan cenazesini görenler, pakta öldüğünü zannediyor. Bu zamanla kulaktan kulağa, herkes ulaşıyor. Beyoğlu Kulaksız Mezarlığına defnediliyor.
Yadigar Ejder 207’den fazla filmde oynadı. Onu herkes tanıyordu, ünü şöhreti vardı, ancak birçok Yeşilçam emekçisi gibi, başını sokacak bir evi bile yoktu.