ARTVİN (İHA) - Doğu Karadeniz Bölgesi'nin sahil şeridinde yer alan birçok belediyenin en önemli problemlerinden biri olan katı atık sorunu köklü çözümler bekliyor. Sahil şeridine sıralanmış imkanları kısıtlı olan çok sayıda belediyenin bu sorunun üstesinden gelmesi oldukça zor gözüküyor.
Yeşil ile mavinin iç içe olduğu eşsiz tabiat güzellikleriyle Türkiye'nin en gözde coğrafyalarından biri olan Doğu Karadeniz Bölgesi, bazı büyük projeler sebebiyle sık sık çevresel tartışmaların odağında yer aldı.
Doğu Karadeniz Bölgesi'ni Samsun'dan Hopa'ya bağlayan ve Karadeniz'e paralel uzanan Karadeniz Sahil Yolu'yla başlayan ve daha sonra iç kesimlerdeki akarsular üzerine inşa edilen HES projeleriyle devam eden çevresel tartışmalara, şimdi de bölgedeki bazı belediyelerin sahil şeridine gelişigüzel bir şekilde döktüğü katı atıkların çevreye verdiği zarar ve sergilediği çirkin görüntüler eklendi.
Türkiye'nin Gürcistan ve Kafkasya ile bağlantısını sağlayan Karadeniz Sahil Yolu'nun büyük ölçüde tamamlanmasının ardından bölgede artan hareketlilik, yol boyunca zaman zaman rastlanan çöp depolama alanlarını da gündeme getirdi.
Bu anlamda yeşiliyle ünlü sınır kenti Artvin'in Arhavi ve Hopa ilçeleri ile Hopa ilçesine bağlı Kemalpaşa belde Belediyesi tarafından Karadeniz Sahil Yolu'nun hemen kenarına dökülen çöpler, yoldan geçenleri rahatsız ettiği kadar çevreye de önemli zarar veriyor. Son derece büyük maliyet gerektiren katı atıkların bertaraf edilmesiyle ilgili projeler bu sorunun çözümü için imkanları kısıtlı belediyelerin üzerinden gelemeyeceği kadar büyük bir problem olarak ortada duruyor.
Arhavi İlçe Belediye Başkanı Musa Ulutaş, katı atık sorununun çizgisel kentleşmenin hakim olduğu Karadeniz sahillerindeki bütün yerleşimlerin en önemli problemi olduğunu söyledi. Ulutaş, belediyelerin tek başlarına bu sorunun üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Artvin ve Rize illerinin katı atık sorununun çözülmesi amacıyla 2004 Yerel Seçimleri'nden sonra oluşturulan katı atık bertaraf projesinin hayata geçirildiğini ancak bu konuda ciddi bir yol alınamadığını belirten Ulutaş, projeyle ilgili en önemli sıkıntının yer tespitinde yaşandığını anlattı.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim koşulları ve topoğrafik yapısının bu tür projelerin uygulanmasında önemli sıkıntı oluşturduğunu belirten Ulutaş, şöyle konuştu: "Biz en büyük sıkıntıyı bu projeyi gerçekleştirecek olduğumuz yerin tespitiyle ilgili yaşıyoruz. Bölgemiz çok dağlık ve yoğun yağışlı bir bölge. Haliyle müsait alan yok. Bu yer tespiti konusunda Çevre ve Orman Bakanlığı ve de uzmanların konunun hukuki boyutlarını ve ÇED raporlarını da değerlendirmek suretiyle ele alarak aşmak gerekiyor. Bunu bizim gibi belediyeler yapamaz. Bu sorun aşıldığı zaman çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Biz, sahil belediyeleri olarak o zaman bakanlığımızın 'Şu taşın altına bütün belediyeler elini koysun' demesini bekliyoruz."
Karadeniz Bölgesi'nde çöp sorununun eskiden beri var olduğunu ancak Karadeniz Sahil Yolu'nun yapılmasından sonra daha çok gündeme gelmeye başladığını belirten Ulutaş, "Bu sorun önceden de vardı ama o zaman bu çöplerden çok kimse haberdar değildi. Karadeniz Sahil Yolu'nun yapılmasından sonra daha çok gündeme geldi. Çünkü eski yolla sahilden geçen yeni yol arasında kalan kısımda çukur alanlar oluştu. Belediyeler bu alanı katı atıkları depolama alanı olarak kullandı. Sıkıntı buradadır. Sonunda yol bitti. Artık buraya çöp dökülemez. Yol yapılırken sorun olmadı ama şimdi yol uluslar arası trafiğe açıldı. Herkes bu yolu kullanıyor. Oraya artık çöp dökülemez. O nedenle sıkıntı oluşmuştur ama bence bunlar çözülmeyecek konular değildir."
ÇÖPLERİ ORAYA İSTEYEREK DÖKMÜYORUZ
Çöplerin yol kenarına istenilerek değil imkansızlık sebebiyle döküldüğünü ileri süren Ulutaş, küçük ve imkanları kısıtlı belediyelerin vahşi depolama yapmak zorunda kaldığını söyledi.
Katı atıkları iç kesimlerde bertaraf etmenin de önemli riskleri bulunduğuna işaret eden Ulutaş, sözlerine şöyle devam etti: "İç kesimlerde topoğrafya buna müsait değil. Daha iç kesimlerde ise daha ciddi sıkıntı var. Bölgenin aşırı yağışlı olması sebebiyle bu alanlara depolanacak katı atıkların biriktirilmesi ve izole edilmesi son derece zordur. Burada oluşacak suların yer altı sularına karışma riski vardır. Bu kolay bir iş değil. Haliyle sorunu top yekun bir şekilde ele almak gerekiyor. Bir ilçe
belediyesinin bu tip projeleri kendi başına başarması mümkün değil. Belediyelerin bir araya gelerek bir sistem dahilinde bu tür problemlerle mücadele edilmesi gerekir. Bunu Arhavi Belediye Başkanının tek başına yapması mümkün değil. Bütün belediyeler, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın önderliğinde diğer ilgili bakanlıkların da katılımıyla bir araya gelmelidir. Önderliğinde bir araya gelmesi gerekir."
BELEDİYELER TEK BAŞINA KATI ATIK SORUNUNU ÇÖZEMEZ
Amerika'da çevre bilincinin 1800'lü yıllarda başlamasına rağmen Türkiye'de bunun daha yeni yeni başladığını dile getiren Ulutaş, bu sorunun çözümünde en önemli görevin Hükümet ve Çevre ve Orman Bakanlığı'nda olduğunu söyledi.
"Bizim gibi imkanları sınırlı küçük belediyelerin tek başlarına altından kalkamayacağı bir husus varsa o da katı atık sorununun çözümüdür" diyen Ulutaş, bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı'nın konuya duyarlılık göstermesi, liderlik yapması ve belediyelere yol göstermesi gerektiğini söyledi.
Belediye başkanlarının kendi başına başaramayacak olduğu bir husus varsa bunun da katı atık sorunu olduğunu anlatan Ulutaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz diğer belediyecilik hizmetlerini yaparız ama katı atık sorununun çözümü çok pahalı bir sistem. Şu an atıkları vahşi depoluyoruz. Bunun düzenli depolaması var. Çöpün evden başlayan ayrıştırması var, yakılması gibi sistemler var. Bu konuda nasıl hareket edeceğimizle ilgili bakanlığın karar vermesi ve bizim de o doğrultuda hareket etmemiz gerekiyor."
KAYNAK SIKINTISI YAŞANIYOR
Çevreyle ilgili projelerde en önemli sıkıntının kaynak problemi olduğuna dikkat çeken Ulutaş, şöyle konuştu: "Bu sorunların çözümü için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Biz de elimizi taşın altına koyalım. Evet, yazılı metinler çok iyi, bunlar var. Ama bu tür konulara yatırım yapılmıyor, kaynak ayrılmıyor. Bunun yanında birliktelik sağlanıp o kaynakların bu alana aktarılması hususunda sıkıntı oluşuyor. Yukarıdan hükümetin olaya bakışı çok önemli. Eğer bu olayı ciddiye almıyorsanız, sadece yazışmalar olur, sorun giderek daha da büyür" Katı atıkların sahil yolunun kenarına dökülmesinden kendilerinin de rahatsız olduklarını anlatan Arhavi Belediye Başkanı Musa Ulutaş, bu sorunun sadece Arhavi'nin değil, çizgisel kentleşmenin yaşandığı sahildeki bütün yerleşimlerin en önemli problemi olduğuna işaret ederek "Bu çöplerin orada olumsuz bir durum oluşturduğunu inkar etmiyorum. Biz de bu sorunun çözülmesini canı gönülden isteriz" dedi.
Yılların ihmalinden sonra bu konuda bazı adımlar atıldığını belirten Ulutaş, şunları söyledi: "Önümüzdeki yıllarda bu iş kesin bir şekilde çözülecektir. Buna inanıyorum. Hükümetin konuya bakışı çok önemli. O ne kadar önem verirse biz de ondan ayrılamayız. Bu zorunluluğun oluşturulması gerekir. Bu sorunun çözümü bizlerin keyfiyetine bırakılamaz. Biz tabii ki üzüntülüyüz. Bu sorunu çözmek bina yapmaya benzemiyor. Çünkü sadece Arhavi Belediyesi'nin değil çizgisel kentleşme olan bütün yerleşimlerin sorunu bu. Bu sorunu birbirimizin üzerine topu atarak çözemeyiz. Para bulunur, önemli olan kararlılıktır. Sorunun asıl odak noktası önümüzde yürüyecek olan devletin makamlarıdır, ilgili bakanlıktır. Hükümettir."
HERKES BU DERDİN ORTAĞI OLMAK ZORUNDA Belediyelerin imkanlar dahilinde olaya kısa vadeli çözüm ürettiklerini ve bunun sonucunda istenilmeyen sonuçların ortaya çıktığını dile getiren Ulutaş, sözlerini şöyle tamamladı. "Belediyeler o gün ortaya çıkan sorunlara kısa vadeli çözümlerle, bunları bir fırsat şeklinde değerlendirerek çözüm aramışlar. Katı atık sorununun kısa vadede çözümü zor ama bu konuda önemli adımlar atılmış. Önümüzdeki dönemde bu konuya daha köklü çözümler bulunacaktır. Sıkıntılar maalesef bir anda çözülemiyor. Biraz
sabretmeliyiz, sonunda iyi şeyler olacak. Katı atık sorunu bizim en büyük kamburumuzdur, sorunumuzdur, derdimizdir. Herkes bu derdin ortağı olmak zorundadır. Vatandaşa da önemli sorumluluk düşüyor. Vatandaş çöp üretiyorsa onun bir bedeli olduğunu düşünmeli. Sadece 'belediye gelsin çöpümü alsın' diye düşünmemelidir."