Hastalıklarla savaşta en etkili silah olan aşılar kişileri korumakla kalmıyor, hastalığın yayılımını da önleyerek tüm toplumu koruyor. Sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanan aşılar sayesinde, vücut kendine zarar verebilecek mikropları önceden tanıyor bu mikropla karşılaşıldığında savaşıyor.
Türkiye’de çocukluk çağı aşılaması gelişmiş ülkelerle aynı seviyede. Ancak iş erişkinlere geldiğinde tam tersi bir tablo var. Acıbadem Maslak Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sesin Kocagöz, erişkinlerin kendilerinin aşılanması konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı gibi aynı zamanda önyargılı da olduğunu belirterek “Ben çocuklukta tüm aşılarımı olmuşum, aşı kartım burada diye geliyor herkes. Erişkinlerin aşı olması gerektiğini çok kişi bilmiyor. Bilenler de ön yargılı davranıyor” diyor. Zayıflamak, özellikle grip mevsiminde bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla çeşitli bitki çayları ve “bitkisel” adı altında ilaç kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Kocagöz “İş aşıya gelince yan etkilerden çekiniliyor. Oysa aşılar belli testlerden ve deneyimlerden geçip, kontrollü yapılan çalışmalar sonrası piyasaya veriliyor ve daimi takip edilerek sürekli kontrolü yapılıyor. Yani aşının yan etkileri bitki çaylarına göre çok daha kontrol altında” diyor. Grip aşısının da risk altındaki kişilere, kronik (süregen) hastalığı olanlara ve 65 yaş üzerindekilere mutlaka yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kocagöz, buna rağmen grip aşısı konusunda da ön yargıların aşılamadığını belirtiyor. Prof. Dr. Kocagöz “Grip tablosu oluşturan çok farklı virüs olduğu ve hepsine karşı elimizdeki aşı koruyamadığı için insanlar temkinli davranıyor. Halbuki yılda kış dönemi beş ya da altı atak grip enfeksiyonları ile karşılaşıyoruz. Şu anda elimizdeki grip aşısı bir ya da iki ataktan koruyor. Koruduğu grup sadece inflüenza virüslerine karşı olmakta. Oysa insanlar hepsinden koruyacağını zannettikleri için, grip aşısının koruyucu olmadığını düşünüyorlar” diyor.
Aşı virüs, bakteri gibi mikroplarla savaşta ve onların ortadan kaldırılmasında en önemli silah. İnsanları hastalıklardan ve onun kötü sonuçlarından koruyabilmek için sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanıyor. Bağışıklama, aşıyla korunabilir hastalıkların ve ölümlerin önlenmesi açısından en önemli toplum sağlığı müdahaleleri arasında geliyor. Her gün yeni ve ilerleme kaydedilmiş aşılar geliştiriliyor ve kullanıma sunuluyor. Antibiyotikler de dahil hiçbir ilaç, hastalıklara bağlı ölümleri aşılar kadar azaltamıyor. Aşılar sadece yaptıran kişileri korumakla kalmıyor, hastalığın kişiler arası yayılımını önleyerek tüm toplumu koruyor. Aşı bilincini geliştirmek amacıyla 24-30 Nisan tarihleri “Dünya Aşı Haftası” olarak kutlanıyor. Türkiye’de çocukların aşılanması konusunda son yıllarda çok büyük ilerleme kaydedildi. Çocukların aşılanma oranı yüzde 97 ile gelişmiş ülkeler seviyesinde. Verem aşısı ve karma aşıdan difteri, tetanoz ve boğmacaya, çocuk felci ve kabakulak aşısından suçiçeği, kızamık ve kızamıkçığa, menenjit ve pnömökok aşısından hpv, Hepatit A ve Hepatit B’ye dek yapılması gereken tüm aşılar ücretsiz yapılıyor. Gebelikte mutlaka tetanoz ve boğmaca aşısı yapılması gerekiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sesin Kocagöz, bebeklere ilk 2 ayda boğmaca aşısı yapılamadığı için, Sağlık Bakanlığı’nın Koza Stratejisi planını devreye sokacağını hatta kadın doğum uzmanları ve çocuk hekimlerinin uygulamaya başladığını belirtiyor. Koza Stratejisi’ne göre, bebeğe ilk iki ayda boğmaca aşısı yapılamadığı için gebelikte anne, baba, ebeveynler ve bebeğin bakımını üstlenecek kişiye, bakıcıya boğmaca aşısı yapılarak bebek o iki aylık süreçte korumaya alınıyor. Sağlık Bakanlığı gençlik çağındakiler ve erişkinler için tetanoz ve erişkin tip difteri aşısı ile, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, hepatit B aşısı öneriyor. 65 yaş ve üzeri için tetanoz ve erişkin tip difteri aşısına grip ve zatürre de ekleniyor. Mesleki açıdan riskli grupta olan özellikle sağlık çalışanlarının influenza aşısı ile öncelikli olarak da yoğun bakım ve onkolojik hasta grubuna bakanların kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, tetanoz, menengokok menenjit ve boğmaca aşılarının yapılması şart.
Güzel başlayan bir seyahat kimi zaman, o ülkede kapılan hastalık nedeniyle ölümle sonuçlanabiliyor. Bu nedenle seyahate çıkmadan önce gideceğiniz bölgeye ve ülkeye göre bazı hastalıklara karşı bağışıklanmanız gerekebiliyor. Aile hekimine ya da hastanelerin enfeksiyon hastalıkları polikliniğine mümkünse iki ay önceden gitmek ve duruma göre aşılanmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Kocagöz, seyahat için risk oluşturan hastalıkların bölgeden bölgeye değiştiğini belirterek, “Seyahatle ilgili aşılarda ya da takiplerde özellikle birtakım standart uygulamaların dışında o gün güncel olan enfeksiyon hastalıkları konusunda da bilgi ve tedavi önceliği planı oluşturuyoruz” diyor. Seyahat öncesi önlem almayıp hayatını kaybedenler olurken, Prof. Dr. Kocagöz, en çok ishal ve sıtma nedeniyle ölümler olabildiğini söylüyor. Peki önceden önlem almak mümkün değilse? Seyahat son anda çıkmışsa? Prof. Dr. Kocagöz, bu durumda da kişilerin gerek seyahatte gerekse döndükten sonra ateş ve gribal enfeksiyon şikayetleri ile karşılaşması durumunda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğini vurguluyor. Öksüren kişilerden uzak durmak, ortamı pencere ve kapı açarak havalandırmak ve maske takmak ve sık el temizliği de büyük önem taşıyor.
Sarı Humma: Sarı Humma bulaşma riski olan bölgeye gidecekler yaptırmalı.
Kolera: Risk altındaki ülkelere gidecekler yaptırmalı. Aşı yapılsa bile yiyecek, su ve hijyenle ilgili sıkı önlemler de alınmalı.
Tifo Aşısı: Tifo riskinin yüksek olduğu bölgelere gidecekler, özellikle bir aydan fazla kalacaklar, zayıf hijyen koşullarına maruz kalanlar ve Hindistan alt kıtasını ve antibiyotiğe dirençli organizmaların var olabileceği yerleri ziyaret edecekler yaptırmalı. Aşılanma yolculuktan bir hafta önce tamamlanmalı.
Japon Ensefaliti: Hastalığın yaygın olduğu kırsal bölgelerde en az 2 hafta kalacak olan ve bir yaşın üzerindeki yolcular için gerekli. Seyahate çıkmadan 10 gün önce yaptırılmalı.
Menenjit Aşısı: Alt-Sahra menenjit kuşağındaki ülkelere gidecek tüm yolcular ile bulaşıcı hastalık riski altındaki öğrenciler aşılanmalı. Mekke'ye gidecek hacı ve umre ziyaretçileri için menenjit aşısı zorunlu. Hacılardan dörtlü aşı (A,C,Y,W-135) sertifikası talep ediliyor. Aşı yolculuktan 2 hafta önce yapılmalı.
Çocuk Felci ( Polio ) Aşısı: Poliomiyelitin hala mevcut olduğu gelişmekte olan bazı ülkelere gidecek tüm yolcular bir doz ağızdan polio aşısı ile aşılanmalı. Bu ülkeler: Pakistan, Hindistan, Nijerya, Çad, Sudan, Afganistan, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Botswana, Kamerun, Gana, Gine, Mali ve Yemen. Aşının hatırlatma dozu yolculuktan 4 hafta önce yapılmalı.
Hepatit B, Hepatit A Aşısı: Yüksek bulaşıcı hastalık tehlikesi bulunan ve yüksek derecede hastalık riski olan bölgelere gidecek tüm yolcular yaptırmalı.
Tetanoz/Boğmaca/Difteri: Çocukluk döneminde DTP (difteri/tetanoz/boğmaca) olarak yapılan aşı sonrası erişkinlere hem tetanoz ve hem de difteri hem de boğamaca aşısı kombine olarak yaklaşık olarak her 10 yılda bir veya seyehat öncesi uygulanabilir.
Kuduz: Yüksek risk altındaki, kuduz virüsü üzerinde çalışan laboratuvar çalışanları, veterinerler, hayvan bakıcıları ve vahşi doğa görevlileri ile kuduzun yaygın olduğu bölgelere seyahat eden veya buralarda yaşayan tüm bireylere ön bağışıklık için aşı uygulanmalı.
Grip: Mevsimsel (kış ve bahar) grip patlaması yaşayan herhangi bir bölgeye seyahat edecek tüm yolcular potansiyel olarak hastalığa yakalanma riskini taşıdıklarından riskli bölgelere gidecek yolcular seyahatten 2 hafta önce bir doz grip aşısı yaptırmalı.