AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, Almanya'nın kararına ilişkin "Alman kamuoyunu etkileyen unsurlar Türkiye'nin düşmanı. Almanya'ya PKK destek sağlayan 16 tane isim verildi çıt yok. "Efendim bizde yargı bağımsız". Bize gelince neden böyle oluyor? Delil veriyoruz bir şey yapılmıyor." dedi.
"BU BİR ÇİFTE STANDARTTIR"
Türkiye ile Almanya arasındaki gerilime değinen Başbakan Yıldırım, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşmesini de anımsatarak, "Bir yandan Türkiye'ye ders vermeye çalışıyorsunuz, efendim OHAL var, kısıtlamalar var, şu var bu var diyeceksiniz, bir yandan da oradaki bir milyonu aşkın oy kullanacak bu halkoylamasında vatandaşımızla buluşup, onlarla görüşmemize engeller çıkaracaksınız. Bu bir çifte standarttır. Bunun açıkça doğru olmadığını ve bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini söyledik. Kendisi de Dışişleri bakanlarımızın bir araya gelmesi ve bu konuyu bir çözüme ulaştırması yönünde talimatı oldu. Biz de Dışişleri Bakanımıza aynı şeyi söyledik. Zannediyorum yarın bir araya gelecekler. Ve bu konuda daha makul, çözüme yönelik ne tedbirler alınır bunun kararını verecekler" şeklinde konuştu.
"EFENDİM ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLIYORMUŞ FİLAN FALAN"
Alman kamuoyunu etkileyen unsurların Türkiye düşmanları olduğunu ve Almanya'ya "yuvalandıklarını" söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bir yandan PKK'nın ileri gelenleri, bir yandan da FETÖ'nun Türkiye'den kaçan ve oraya yerleşmiş binlerce insan. Okulları, şirketleri, medya kuruluşları var. Dolayısıyla bunlar, Alman kamuoyu bunlara göre oluşuyor. Bu doğru bir şey değil. Efendim neymiş? Türkiye işte gazetecileri içeri atıyormuş, efendim özgürlükleri kısıtlıyormuş filan falan. Ya bunların Ben şunu söyledim Sayın Merkel'e, 4 bin 500 tane Sayın Cumhurbaşkanımız size dosya verdi PKK'lılarla ilgili. Çıt yok. Yine bu PKK'ya kaynak aktaran 16 tane firma ismi verildi. Ses yok. FETÖ'cülerle ilgili durum ortada."
"BİZDE DE YARGI BAĞIMSIZ KARDEŞİM"
Bütün bunları söyledik, hiçbir hareket yok. Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Ondan sonra da burada işte bir gazeteci diye, dedikleri hem Alman vatandaşı hem Türk vatandaşı, Türkiye'de bir suçlamadan dolayı gözaltına alınmış, tutuklanmış. Efendim Türkiye'de akreditasyonu yok gazeteci olarak. Bunları anlatıyoruz biz ne oldu diyoruz bu Almanya'daki bizim bu verdiğimiz şeyler, Efendim bizde yargı bağımsız, yargının işi, biz karışamayız. Bize gelince niye böyle oluyor? İşte orantısız oluyor. Bizde de yargı bağımsız kardeşim. Yani size gelince yargı bağımsız da bize gelince değil mi? Bu tam bir çifte standart.".
"MENBİÇ'TE İŞLER BİRAZ KEYİFLİ HALE GELİYOR"
Başbakan Yıldırım, El-Bab'dan sonraki hedefin nere olduğu ve bugün Suriye'de bulunan Türkiye askerlerinin açılan ateşle yaralanmasına ilişkin sorulan soruya şu yanıtı verdi:
"El-Bab'ın Kuzeydoğusundaki Şeyh Nasır bölgesine, Menbiç tarafından PYD'lilerin olduğu tahmin edilen kişiler ateş açtılar, havan ateşi. Hafif şarapnel parçalarından yaralanan dört tane askerimiz var. Hayati tehlikeleri yok. Bu sabah oldu olay. Dolayısıyla tedavileri devam ediyor ama hemen karşılık verildi, gereği yapıldı. Şimdi Menbiç meselesi şöyle, Menbiç'te işler biraz keyifli hale geliyor. Orada işte Amerika bayrak dikiyor, Rusya da yanına bayrak dikiyor. Bayrak yarışına döndü orada iş. Bir yandan da PYD-YPG'liler orada duruyor. Türkiye'nin dediği şey çok açık. Bizim Menbiç'te falan gözümüz yok. El-Bab'da, Suriye toprağında da gözümüz yok. Bizim dediğimiz tek şey var, buradaki PYD ve YPG unsurları Fırat'ın Doğusuna geçecek. Burası PYD-YPG'den temizlenecek. O sağlandıktan sonra orada Suriye unsurlarını olması gayet doğal. Çünkü orası Suriye toprakları efendim Amerika da olabilir, Rusya da dolabilir. Biz diyoruz eğer isterseniz bir üçlü mekanizma yaparız. Rusya, Amerika, Türkiye orada PYD ve YPG gibi terör gruplarının tamamen temizlenir aynen bizim Fırat Kalkanı'nda Cerablus'ta, Rai'de, Dabık'ta El-Bab'da şimdi yapmaya başladığımız Suriyeliler gelir buralara yerleşirler hayat normale dönmüş olur. Bizim dediğimiz bu.".
"BİR OPERASYON YAPMANIN ANLAMI YOK"
Yıldırım, Menbiç'e operasyonun mümkün olup olmadığı konusunda sorulan soruya, "Tabii oradaki Rusya'yla ve Amerika'yla ile bir koordinasyon sağlanmadan bir operasyon yapmanın anlamı yok. Sonuç çıkmaz. Olaylar daha karmaşık hale gelebilir. Onun için şu anda askeri düzeyde, teknik düzeyde görüşmeler yapılıyor" diye cevap verdi.
"BİZ KENDİ BAŞIMIZA GEREĞİNİ YAPACAĞIZ"
Barzani güçleri ile Şengal'e operasyon yapmanın gündemde olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Şimdi Sincar veya Şengal bölgesi bizim için önemli burada ikinci bir Kandil oluşturmaya çalışıyor PKK buna izin vermeyeceğimizi ve buradan teröristleri temizlemek ve uzaklaştırmak bizim gündemimizde olduğunu zaten söyledik. Ancak bize Peşmerge ve Bağdat yönetimi, biz o işi Peşmerge ve Irak güvenlik güçleriyle birlikte halledeceğiz dediler. Şu anda biz onun gerçekleşmesini bekliyoruz. Eğer burada bir adım atılırsa ne ala. Atılmazsa biz kendi başımıza gereğini yapacağız.
"BARZANİ'NİN BÖLGEDEKİ BAKIŞI BİZİMLE FARKLI DEĞİL"
Orada zaten bir çatışma da yaşandı. Barzani bugün de bir açıklama yaptı, 'Suriye'nin Kuzeyinde bir Kürt devleti olmaz' dedi. Dolayısıyla yani Barzani'nin bölgedeki bakışı, teröre karşı bizimle farklı değil. PKK'yla mücadele konusunda beğenelim, beğenmeyelim şu anda elle tutulur bize desteği veren Barzani'dir. Kuzey Irak Kürt Bölgesel yönetimidir. O bakımdan bizim Barzani'yle olan ilişkimiz bu çerçevede onun dışında başka bir anlam taşımıyor."
"AİLESİNİN ZİYARET TALEBİ OLMUŞ İZİN VERECEĞİZ"
Yıldırım, geçtiğimiz günlerde Hatay Samandağ'da düşen Suriye uçağının pilotuna ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Şu anda tabii tedavisi devam ediyor. Şu anda herhangi bir iadesi veya tutulmasıyla ilgili bir işlem söz konusu değil. Hayati, insani bir meseledir. Tedavisi tamamlanır, şimdi de kaza kırım heyeti kuruluyor yarından itibaren çalışmalara başlayacak. Oradan çıkan rapora göre düşme nedeni nedir, ne değildir, sonuçlar ortaya çıkınca ona göre işlem yapılacak. Hatta zannediyorum bugün ailesinin ziyaret talebi olmuş. Bu insani bir meseledir. İzin vereceğiz. Buna izin vermek lazım. İzin verilmesi uygundur diye düşünüyorum. Bu konuda bizim Suriye rejimiyle ilgili tutumumuz bellidir ama biz 3 milyon mülteciye kucak açmışız, ev sahipliği yapmışız, ülkemizde 'el aman' demiş, düşmüş elimize insanlara da esir diye onlara da insani muamele yapmak bizim geleneğimizde var."