Yılın magazin bombası Ayşe Özyılmazel-Ali Taran evliliğinin ayrıntıları, İzzet Çapa'nın Çapamag dergisinde yayınlanan röportajla ortaya çıktı. Çiftin evlilik haberini duyar duymaz yakın arkadaşı Özyılmazel'le röportaj yapan İzzet Çapa, sürpriz evlilik haberinin basında yer almasıyla birlikte röportajı yayına verdi...
İşte Ayşe Özyılmazel'in ağzından yılın sürpriz aşkının detayları:
- Aslında Ali ile arkadaşlığını biliyordum ama final kararını şu anda öğreniyorum… Şu işi başından bir anlat bakalım…
Hatırlasana, ikinci albümüm piyasaya çıktığı zaman şarkıcı Ayşe hep geri planda kalıyordu… Varsa yoksa gazeteci Ayşe. Anladım ki bu işin PR'ını yapmam lazım. O sırada arkadaşım Murat (Özalp) 'Neden Ali Taran'ı aramıyorsun?' dedi…
- Sen Ali'yi tanımıyor muydun zaten?
Yok canım… Bu çok daha önce, Şubat ayında oluyor söylediğim. Dedim ki Murat'a "Yaaa adamın işi yok benimle uğraşacak!"
- Anlaşılan uğraşmış, nikah masasına oturacağına göre.
O aralar Hülya Avşar ile yarışma programında jüriydi Ali… Acun Medya'yı aradım, telefonunu bile vermediler. Aradan iki üç ay geçti, olayı unutuyordum ki bir arkadaşım telefon numarasını getirdi.
- Hemen aradın mı?
Arar mıyım? Son derece kibar bir mesaj atıp 'müsaitseniz konuşabilir miyiz acaba?' diye sordum…
- Doğru söyle, mesajı atarken aklında cinlikler var mıydı?
Asla… Aklımda albümden başka bir şey yok ki zaten. En yakından sen biliyorsun.
- Fal baktırdığımız günlerdi miydi?
Evet, o günlerde ölümüne baktırıyorum ama hiçbir şey çıkmıyor. Zaten aklımda evlilik diye bir şey yok. Şarkılarla kafayı yemişim…
- Bu arada ben de boşuna seni evlendirmeye çalışıyorum. Az yemedim başının etini…
Öyle İzzet'çiğim ama "Analar tahtını yaparmış, bahtını değil" durumu tam olarak beni anlatıyor galiba. Bir de ben bu işlerden korkuyorum, biliyorsun sen.
- Mesajda tam olarak ne yazdın? Unuttum deme döverim…
Unutur muyum? "Ben Ayşe Özyılmazel. Müsait olduğunuzda bana bir randevu verir misiniz?" dedim.
- Ben olsam anında veririm cevabı…
Nerdeee… Adamdan ses seda yok. Neyse aradan epey zaman geçti, Süpermarket'te Cem Mumcu'nun kitap tanıtımı var. Orada BKM'den Necati Abi'yi gördüm. Boynuna atladım. Ali Taran da Necati'lerle gelmiş meğer. O kadar soğuk ve ters bir görünüşü var ki… Bu arada Yasemin (Şefik) "Gitsene yanına" diye çimdikleyip duruyor beni. "Cevap bile vermedi asla gitmem" diye cool takılıyorum. Ama sonra gittim; "Ali bey, mesaj atmama rağmen siz geri dönmediniz" dedim. Ahah… "Ben görmedim öyle bir şey" deyiverdi.
- O gece mi başladı ilişki?
Hayır canım ne ilişkisi… Çekti gitti adam… Meğer Ali de zor günler geçiriyormuş o dönem. Taa iki-üç ay sonra, 25 Mayıs günü aradı, "Kusura bakmayın geri dönmedim, çok yoğun bir dönemimdi" dedi.
- Bakıyorum tarihi de mıh gibi aklına çakmışsın…
Çaktım valla… Çünkü o sabah öyle kötü kalkmıştım ki. Bir yandan her şeyi bırakıp Murat'ın yanına Milano'ya yerleşeyim diyorum, diğer yandan NewYork'a mı gitsem diye düşünüyorum… Bıkmışım bu alemden…
- New York'a gitsen ne yapacaksın ki?
Ne bileyim ben… Ne olursa yaparım, yazılarımı oradan gönderirim, garsonluk bile yaparım. Gerekirse küçük bir Türk restoranında şarkı söylerim. Sadece gitmek istiyordum.
- Bizim leylek havalanmadan, yetişti telefon desene!
Aynen öyle oldu… Ama bırakmıştım her şeyi, "Ali Bey çok teşekkür ederim ama ben Türkiye'den gitmeyi düşünüyorum" dedim. O da "Yine de zamanın varsa gel" dedi. Ben kalktım 25 Mayıs'ta bürosuna gittim. Aslında orada tanıştık.