Erzurum -AA- Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, enflasyon hedeflerinin yüzde 4 olduğunu, ancak son enflasyon raporunda ortaya koydukları varsayımlar çerçevesinde, yıl sonu tahminlerinin orta noktasının 'yüzde 6,1' olduğunu bildirdi.
Yılmaz gelecek yıla ilişkin ise "çalışmalarımız; 2008 yılının ikinci çeyreğinin sonunda hedefin altında, yüzde 3'ün üzerinde bir enflasyon olacağını gösteriyor" dedi.
Enflasyon tahminlerini belirlemek için mali ve reel sektör temsilcilerine anket uyguladıklarını ifade eden Yılmaz, "İkinci dönemde yaptığımız ankete göre gerek reel gerekse mali sektördeki katılımcılar yıl sonu enflasyonunu yüzde 7,16 , gelecek 12 aylık dönemde 6,37 , 24 ay içinde ise yüzde 5,40 olarak tahmin etti. Bizim hedefimiz ise yüzde 4'tür. Bizim hedefimiz ile piyasanın beklentisi arasında fark var.
Piyasa bizim enflasyonu yıl sonunda yüzde 4'e indireceğimize inanmıyor" diye konuştu.Uluslararası piyasalardaki risk miktarını ölçen endekslerin olduğunu
dile getiren Yılmaz, bugün itibarıyla uluslararası piyasalardaki riskin boyutunun geçen sene Türkiye piyasalarında Mayıs ve Ağustosta yaşanan dalgalanmadan daha fazla olduğunu savundu.
Bu arada Merkez Bankasının temel politika aracının kısa vadeli faiz oranları olduğunu dile getiren Yılmaz, şunları söyledi:"Biz bulunduğumuz seviyeden, faiz oranları ile neleri etkileyerek enflasyonu yüzde 4'e indirebiliriz diye hesap yapıyoruz. Faizlerin artırılması ya da düşürülmesi kredi piyasaları etkiliyor. Buradan hareketle yine hisse senetleri, konut fiyatları gibi varlık fiyatları etkileniyor. Daha sonra da beklentiler etkileniyor. Bu anlayış hakim olursa, mal üretenler, hizmet ve mala fiyat koyanlar fiyatları, Merkez Bankasının hedefi ile fiyatlandırıyor."Yılmaz, faiz oranlarının vaktinden önce, şartlar uygun olmadan değiştirilmemesi gerektiğini anlatırken, "Şartlar uygun olmadan, vaktinden önce Merkez Bankası politika faizlerini değiştirirse, gerek iş ve aş üretenler gerekse kamusal otorite, daha fazla faiz ödemek
zorunda kalır" diye konuştu.
Merkez Bankasının enflasyonla mücadeledeki tek aracının faiz oranları olduğunu tekrarlayan Yılmaz, "Merkez Bankasının önceden tasarlanmış, uygulanan yüksek faiz-düşük kur gibi bir politikası yoktur.
Merkez Bankasının dezenflasyon politikası vardır. Enflasyonla mücadelesi vardır. Bunun tek aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır" dedi.
Kur seviyesi ile enflasyon arasında bir ilişki olduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:"Kur seviyesi ile enflasyon arasında bir ilişki var. Türk lirası değer kazandıkça enflasyonla olan mücadeleye katkı artıyor. Bu gerçektir.
Kurun seviyesi enflasyonla mücadelede önemlidir. Ancak ikisi arasındaki bağ, piyasa koşullarında ortaya çıkıyor. Biz piyasaya iki şekilde müdahale ediyoruz. İkisinde de kurun seviyesini en az düzeyde etkilemeyi amaçlıyoruz. Var olan dalgalanmayı ortadan kaldırmak için piyasaya müdahale ediyoruz. En son 2006 Haziranda müdahale yaptık. O günden itibaren piyasaya müdahalede bulunmadık."
Ayrıca Türkiye'de kayıt dışı ekonominin önlenmesi gerektiğini anlatan Yılmaz, "Türkiye'nin önemli kayıt dışı sorunu var. Tüm siyasi riskler göz önüne alınarak kayıt dışı kayıt altına alınmalı" şeklinde konuştu.
Türkiye'deki makro ekonomik temellerde problem olmadığını belirten Yılmaz, "Temellerimizde problem yok. Siyasi istikrarımızda problem yok. Evet cari açığımız var. Fakat cari açığımızda da bu dakika itibarıyla bir sorun yok" dedi.
Yılmaz, Türkiye'deki kredi kartı kullanımı ile ilgili bir soru üzerine ise, şunları söyledi:"Serbest piyasa ekonomisi içinde kredi kartı alan ve veren bir araya gelerek anlaşıyor. Diğer ülkelerde bizdeki gibi uzun taksiti olanlar da var. Kısa olanlar da var. Benim kredi kartı kullanıcılarından istirhamım şu; eğer kredi kartı borcunuzu taksitlendiriyorsanız o zaman piyasaya çıkın kredi kartı taksitlendirme fiyatına bir bakın. Kredi kartı kullanan aldanmasın. Türkiye'de seçim tüketiciye bırakılmıştır. Tüketici tercihini yüksek faiz, uzun vadeden yana kullanıyorsa bu onun tercihidir. Kamu otoritesinin bir görevi var. Kamu otoritesi tüketiciyi korumak zorunda. Ama tüketici de kendi kendisini korumayı bilmelidir."Yılmaz, sicil affı ile ilgili bir soru üzerine ise, "Sicil affının kanunla affedilmesi bir şey ifade etmiyor" dedi.
Yılmaz son olarak, 1 YKr'nin öneminin anlaşılması konusunda Merkez Bankasının bir politikasının bulunup, bulunmadığı yönündeki bir soruya da, şu yanıtı verdi:
"Bu bizim kanayan yaramız. Biz TL'den YTL'ye geçerken bir kampanya yaptık. Fakat 30-35 yıllık alışkanlığımızı sürdürüyoruz. Alış veriş yapıyoruz mesela. 10 kuruşumuzu istemiyoruz. Bunun ayıp olan bir tarafı yok. Son derece önemli. 30 kuruş olan bir mal, 32 kuruşa çıktığında 32 olmuyor 35 kuruş yapılıyor. Bu önemli bir artış enflasyona da önemli bir yansıması oluyor. Lütfen hep birlikte kuruşa sahip çıkalım."