Hafta başında basında yer alan “Yiyecek paketlerinde kullanılan lateks maddesinin duyarlı insanlarda ölüme kadar da gidebilen sağlık sorunlarına yol açabileceği’’ haberi sizin de dikkatinizi çekmiş olabilir.
Ya da, lateks ismi size yabancı gelmiş olacağından okumadan geçmişsinizdir bunu. Oysa, önemli bir haberdi bu.
Adını ilk defa duyuyor olsanız bile, lateks günlük yaşamda 7’ den 70’e her yaştan insanın her gün karşılaştığı veya kullandığı 40.000’ den fazla üründe bulunan bir madde. Ve görünen de o ki, lateks giderek hayatımıza daha çok girecek.
Meselâ, mutfakta kullanılan bulaşık eldivenleri, çocuk balonları, çeşitli oyuncaklar, bebeklerin emzikleri ve biberonu, silgiler, kozmetikler, elektrik kabloları, tenis-basketbol ve bowling topları, deniz yatağı, yapıştırıcılar, boyalar, ayakkabılar… bunların ilk anda aklıma gelenleri.
Lateks tıp alanında da çok sık kullanılıyor. Mesela, çeşitli tüp ve maskeler, yanık bandajları, cerrahi eldivenler, tansiyon aletleri, kateterler, idrar ve mide sondaları, lavman şırıngaları, dişçilikte kullanılan bazı ürünler... hep lateks içerir.
**PAKETLERİN ÜÇTE BİRİNDE LATEKS VAR
**
İngiliz Besin Standartları Kurumu tarafından yapılan araştırmaya göre, test edilen 21 çeşit yiyecek paketinin üçte birinde lateks bulunmuş ve bunların bazılarında pakette kullanılan lateksin yiyeceğe de karıştığı saptanmış.
Latekse en çok çikolata ve dondurma gibi, paketleri ‘soğukta’ kapatılan ürünlerde rastlanmış, çünkü diğer ürünlerde lateks paketlenme sırasındaki ısıdan dolayı parçalanıyormuş.
Bir dondurma paketinde, duyarlı bir insanda reaksiyon yaratabilecek miktarın 370, çikolatalı bir bisküvide ise 20 misli fazlası latekse rastlanmış.
Lateks, ayrıca lolipop ile bazı bisküvi ve pastalarda, avokado, elma gibi ürünlere yapıştırılan etiketlerde, taze sarımsak ve kuşkonmazları bir arada tutmak için kullanılan lastik bantlarda ve etlerde kullanılan ağlarda da saptanmış.
**LATEKS ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ
**
Kauçuk ağacının süt kıvamındaki özsuyunun çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen lateks diğer doğal ürünler gibi çeşitli maddelerin bir karışımıdır. Esas olarak ‘polyisoprene’ içerir; daha az miktarlarda protein, karbonhidrat ve lipit de bulunur.
Lateks allerjisinin ortaya çıkabilmesi için alerjiye yatkınlığı olan kişinin ortalama 3-5 yıl süreyle lateksle temas etmesi gerekir. Bu temaslar sırasında latekse karşı IgE sınıfından antikorlar meydana gelir. Bu antikorların miktarı belirli bir düzeye ulaştıktan sonra, lateks içeren bir maddeyle temas olduğunda, mesela balon şişirdiğinde, eldiven giydiğinde... alerjik belirtiler gelişir.
Duyarlı bir insanda alerjik tepkilerin ortaya çıkması için bir gramın milyarda biri kadar lateksin bile yeterli olduğu bilinmektedir.
Lateksin yakın zamanlara kadar sadece cilde temas ettiği yerlerde kızarıklık, kabarıklık, kaşıntı gibi tahrişlere yol açtığı sanılırdı. Oysa, bugün lateksin saman nezlesinden astıma kadar bir çok alerjik hastalığa neden olabileceğini biliyoruz. Bunlar içinde en tehlikelisi ise ölüme kadar giden sonuçları olan anaflaktik şok.
Lateks allerjisine normal insanların %1 kadarında rastlanırken, astım, saman nezlesi gibi başka bir alerjik hastalığı olanların %4’ ünde görülür. Doğuştan omurga yarığı olanların pek çoğunda lateks allerjisi vardır. Lateksle uzun süre ve yüksek dozlarda karşılaşan kauçuk endüstrisi işçileri ve sağlık personelinde (doktor, hemşire, laborant, hastabakıcı...) %10 oranında lateks allerjisi saptanır. Sık sık ameliyat olan hastalarda lateks allerjisi riski yüksektir. Kadınlar, erkeklere göre latekse daha duyarlıdırlar.
Lateks allerjisi olanlarda muz, avokado, ananas, şeftali, erik, mango, badem, yer fıstığı ve kestaneye karşı allerji olması ihtimali de çok fazladır.
**GELELİM NETİCEYE
**
Lateksin duyarlı insanlar için önemli bir tehlike yarattığına şüphe yok, ancak bugün için, paketlerdeki lateksin insan sağlığını ne ölçüde etkilediği tam belli değil. Bunun kesinleştirilmesi için daha pek çok araştırmanın yapılması gerekiyor.
Önümüzdeki yıllarda yiyecek paketlerinin üzerine lateks içerir diye bir uyarı görürsek şaşırmayalım.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi