Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya,“Türkiye’nin yükseköğretim çağ nüfusunun 2050’lere kadar, en az otuz yıl süreyle kararlı bir seviyede, önce 1 milyon 250 bin, 2050’lerden sonra ise 1 milyon seviyelerinde kalmaya devam edeceği görülmektedir.” dedi.YÖK Başkanı Çetinsaya ‘Büyüme, Kalite, Uluslararasılaşma: Türkiye Yükseköğretimi İçin Bir Yol Haritası’ Raporunu Erzurum’da açıkladı. Yükseköğretim sisteminin her bakımdan yeniden yapılandırılması ihtiyacına vurgu yapan Çetinsaya, “Türkiye’nin hedefleri ve küresel dinamikler ışığında yükseköğretim sisteminin odaklanması ve politika geliştirilmesi gereken üç temel stratejik alan olarak, nicel büyümeden nitelikli büyümeye geçiş, akademik insan kaynağının geliştirilmesi ve uluslararasılaşma başlıkları göze çarpmaktadır. Bütün bu stratejik çalışma alanlarının ortak paydası ise, eğitim-öğretim, araştırma, topluma katkı ve yönetim süreçlerinde kalite odaklı bir yükseköğretim sistemini inşa etmektir.” diye konuştu.“2016’DAN SONRA LİSEDEN MEZUN OLAN SAYISI 1 MİLYON 200 BİN’E YAKLAŞACAK”“Türkiye yükseköğretim sisteminde son otuz yılda olağanüstü bir büyüme söz konusudur.” diyen Çetinsaya şunları kaydetti: “Bu büyüme sonucunda, 1995 yılında yüzde 9 olan yükseköğretim net okullaşma oranı 2013 itibariyle yüzde 40’a ulaşmıştır. 1980’de yüzde 6 civarında olan Yükseköğretim brüt okullaşma oranı ise 2013 itibariyle resmi istatistiklerde yüzde 75’e ulaşmış olup, 2014 itibariyle yüzde 80’i aşacağı tahmin edilmektedir. Uluslararası karşılaştırmalar yapıldığında, Türkiye’nin son on yılda yükseköğretimde önemli bir niceliksel büyüme ve genişleme sağladığı, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin yükseköğretim okullaşma oranlarını yakaladığı görülmektedir. 12 yıllık zorunlu eğitim nedeniyle 2016 yılından sonra her yıl liseden mezun olan öğrenci sayısı bugünkü 850 bin düzeyinden 1 milyon 200 bin düzeyine yaklaşacaktır. Böylece, daha fazla sayıda ortaöğretim mezununun üniversite giriş sistemine başvuracağı dikkate alındığında, yükseköğretime olan talebin daha fazla artacağı görülmektedir. Bu sebeple de Türkiye’nin yükseköğretimde büyüme gereksinimi devam edecektir. Yükseköğretim dünyasındaki diğer güncel eğilimlerden ve hayat boyu öğrenim gibi küresel dinamiklerden kaynaklanan nedenlerle de büyüme baskısının devam edeceği görülmektedir.”“HER YIL 18 BİN ÖĞRETİM ELEMANI SİSTEME DAHİL EDİLMELİDİR”Çetinsaya konuşmasını şöyle sürdürdü: “Raporda, Yükseköğretim Kurulunun Nisan 2014 verilerine dayandırılarak, Türkiye yükseköğretim kurumlarında eğitim görmekte olan yaklaşık 5,5 milyon öğrenciden, 1 milyon 750 bininin ön lisans (yüzde 32), 3 milyon 370 bininin lisans (yüzde 62), 329 bininin ise lisansüstü (yüzde 6) programlarda yer aldığı; bu öğrencilerin, yaklaşık 2 milyon 206 bininin birinci öğretim (yüzde 40.5), 654 bininin ikinci öğretim (yüzde 12), 2 milyon 545 bininin açıköğretim (yüzde 46.7) ve 44 bininin (yüzde 0.8) ise uzaktan öğretim programlarında kayıtlı olduğu belirtilmektedir. Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında 1982’de yaklaşık 22 bin, 1992’de 38 bin, 2002’de 76 bin öğretim elemanı bulunmakta iken, bu sayı 2013’de 133 bine ulaşmıştır. Yükseköğretim Kurulunun Nisan 2014 verilerine göre ise, 141.674 öğretim elemanı bulunmaktadır. Bu sayının 19 bin 877’si profesör, 12 bin 634’ü doçent, 30 bin 750’si yardımcı doçent, 44 bin 440’ı araştırma görevlisi, 20 bin 325’i öğretim görevlisi, 9 bin 942’si okutman, geriye kalan 3 bin 696’sı ise uzman ve diğer öğretim elemanı kadrolarında çalışmaktadır. Öğretim üyelerinin tüm öğretim elemanları içindeki payı yüzde 45’tir. Türkiye’nin öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bakımından OECD ortalaması olan 16’ya ulaşabilmesi için, 20 bini doktoralı öğretim üyesi olmak üzere yaklaşık 45 bin öğretim elemanına ihtiyacı vardır. Gelecek on yıldaki büyüme tahminleri ve tahmin edilen bu büyümenin yüz yüze programlarda olması gerektiği hususu düşünüldüğünde, ihtiyaç daha da kritik bir hal almaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’nin OECD ülkeleri ortalamasına erişebilmesi için, önümüzdeki beş yıl boyunca her yıl yaklaşık 18 bin 500 öğretim elemanı sisteme dâhil edilmelidir. Türkiye’nin dünyadaki konumuna uygun, ekonomik ve dış politika hedefleriyle uyumlu bir seviyeye çıkarmak, uzun vadeli başarısı için ülke içinde kurumsallaşmasını ve dünyada markalaşmasını sağlayacak önlemleri almak, çok boyutlu ve çok taraflı bir politikayı konunun bütün paydaşlarıyla entegre bir şekilde yürütebilmektedir.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz