YÖK Başkanı Özcan, üniversite rektörlüklerine, türban düzenlemesiyle ilgili gönderdi. Yazıda, Anayasanın 10 ve 42. maddelerindeki değişikliğin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Özcan, Anayasanın 10. maddesinin değiştirilen dördüncü fıkrasının, "Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" şeklinde düzenlendiğini kaydetti. Özcan, Anayasanın 42. maddesine eklenen yedinci fıkrasının da "Kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir" olarak düzenlendiğini vurguladı.
-"KIZ ÖĞRENCİLER TÜRBAN NEDENİYLE EĞİTİM ÖĞRETİM HAKKINI KULLANAMIYORDU"-
Yapılan değişikliğin, üniversitelerde kılık ve kıyafetlerinden dolayı bazı öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi nedeniyle yapıldığını ifade eden Özcan, Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerin hiçbirinde üniversite düzeyinde böyle bir sorunun mevcut olmadığını kaydetti. YÖK Başkanı şunları ifade etti:
"Buna rağmen, ülkemizde uzun bir süredir üniversitelerde bazı kız öğrencilerin başlarını örtmede kullandıkları kıyafetler nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkını kullanamadıkları bilinmektedir. Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinde fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin yetiştirilmesi, kişilerin yükseköğrenim hakkından kanun önünde eşitlik ilkesi gereği hiçbir nedenle ayrımcılığa tabi tutulmadan yararlanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenlerle, Anayasanın 10 ve 42'nci maddesinde iş bu değişikliklerin yapılması gereği doğmuştur."
-"ÜNİVERSİTELER DİL, IRK, RENK, CİNSİYET, SİYASİ DÜŞÜNCE, FELSEFİ İNANÇ, DİN, MEZHEP AYIRAMAZ"-
Özcan, Anayasanın 10. maddesinin dördüncü fıkrasının "Kanun önünde eşitlik" ilkesine dayandığını belirtirken, devletin bu ilkeyi uygularken negatif ve pozitif yükümlülükleri olduğunu anımsattı. Özcan yasızında, "Nitekim, Anayasanın 5. maddesine göre, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasındadır. Devlet bu temel görevini yerine getirirken, herkesin kamu hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlamaya yönelik her türlü tedbiri almak zorundadır" dedi. Özcan, tüm idare makamları gibi üniversitelerin de yükseköğretim hizmeti sunarlarken dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, giyim, kuşam ve benzeri sebeplerle bu hizmetten yararlanan kişiler arasında ayrımcılık yapamayacağını söyledi.
-"İDARE KİMSEYİ EĞİTİM ÖĞRETİM HAKKINDAN MAHRUM BIRAKAMAZ"-
Özcan, Anayasanın 42. maddesine eklenen yedinci fıkranın eklenme sebebinin ise eğitim ve öğrenim hakkının kişilerin en temel hakkı olması nedeniyle olduğunu bildirdi. Özcan, bu hakkın sınırlandırılmasının kanunun açıkça belirttiği istisnai durumlarda söz konusu olabildiğini vurgularken, "Nitekim Anayasanın 13. maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmektedir. Kanunun açıkça yasaklamadığı bir fiil, tutum veya davranıştan dolayı idare, hiç kimseyi eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakamaz" dedi. Özcan, buna rağmen Türkiye'de bazı kişilerin kanunda açıkça yazılı olmayan sebeplerden dolayı yükseköğrenim hakkından mahrum bırakıldıklarını iddia ederken, "İşte bu nedenle yapılan değişikliğin amacı, münhasıran yükseköğretim hizmetlerinden yararlanan vatandaşlar arasında eşitliği sağlamak ve yükseköğretim kurumlarında öğrenim hakkından mahrum edilen kişilerin bu hak mahrumiyetini ortadan kaldırmaktır" dedi.
-"YENİ BİR DÜZENLEMEYE GEREK YOK, REKTÖRLER TEDBİR ALABİLİR"-
Özcan açıklamasını söyle sürdürdü:
"Söz konusu anayasa değişikliği göz önünde bulundurulmak suretiyle uygulama yapılması, kamu görevi ifa eden yükseköğretim kurumlarının yöneticilerinin görev, yetki ve sorumluluğunda olduğu izahtan varestedir. Ayrıca belirtilmelidir ki; Anayasanın 10 ve 42. maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmamaktadır. Çünkü halen yürürlükte olan kanunlarda da hangi kıyafetlerin toplumsal ortamda giyilemeyeceğine dair açık düzenlemeler yer almaktadır. Anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınan İnkılap Kanunları'ndan birini oluşturan 2596 sayılı 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun, bu konuda örnek olarak gösterilebilir. Bu bakımdan, Anayasanın 10. ve 42. maddeleri hükümleri karşısında, ancak kimliği teşhis edilemeyecek bir durumda bulunan kişilerin yükseköğretim kurumlarının bina eklenti ve yerleşke alanlarına alınmaması yönünde tedbirler alınabilir. Çünkü, hukuk toplumunda bireyler arası ilişkilerde güvenin hakim olması esastır. İnsanın toplumsal şartlarda ilişkiye girdiği şahısların kimliklerini teşhis etme, teşhis edebilme imkanına sahip olması gerekir. Bu itibarla; kimliğin ve hatta cinsiyetin teşhis edilemeyeceği bir tarzda kılık ve kıyafet biçimine hukuk toplumunda müsaade edilemez. Dolayısıyla, devlet, kimliğin ve hatta cinsiyetin teşhis edilemeyeceği tarzda örtünme olgusu karşısında gerekli tedbirleri alabilir."
-"ÜNİVERSİTELER KOLLUK KUVVETLERİ İLE EŞGÜDÜMLÜ ÇALIŞACAK"-
Özcan, söz konusu Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle, "çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi bir erek olarak telakki eden toplumumuzun" estetik anlayışını yansıtmayan kılık ve kıyafet tarzlarıyla üniversitelere girilmeye çalışılacağı uyarısında bulundu. Özcan, söz konusu hakkın kötüye kullanılması girişimlerinin önüne geçilmesi üniversitelerin polis ve jandarma birimleriyle eşgüdümlü bir çalışma başlatılması gerektiğini ifade etti. Özcan, "Muhtemel provokasyonlar karşısında gerekli önleyici kolluk tedbirlerinin alınmasını sağlamak amacıyla valiliklerle koordinasyonun sağlanması gerekmektedir" dedi.
-YÖK ÜYESİ EŞME: "AÇIKLAMA YÖK ÜYELERİNE DANIŞILMADAN YAPILDI"
YÖK Üyesi Prof Dr. İsa Eşme, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın türban serbestisi için yeni düzenlemeye gerek olmadığı yönündeki açıklamasına bazı YÖK üyelerinin katılmadığını kaydederek, bir açıklama yapacaklarını bildirdi. YÖK Başkanı Özcan'ın üniversitelere türbanla girilebilmesi için yeni bir düzenlemeye gerek olmadığı yönündeki yazısına, YÖK üyelerinden tepki geldi. YÖK eski Başkanvekili ve YÖK Üyesi Prof Dr. İsa Eşme, söz konusu açıklamanın YÖK Genel Kurulu'nda görüşülmesi gerektiğini bildirirken, "YÖK üyeleri olarak bu açıklamaya katılmadığımızı dile getirmek amacıyla yarın bir açıklama yapacağız. Birkaç arkadaşımızla bu konu hakkında tartışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. Eşme, söz konusu açıklamada üniversitelerin kolluk kuvvetleri ile eşgüdümlü çalışması gerektiğinin belirtildiğini kaydederek, "Şurası çok kesin ki; Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'ın Kuzeyi'ne bir harekat yapıyor, şehitlerimizin haberleri geliyor. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız varken, Genel Kurul'da da hiçbir görüş alınmadan böyle bir açıklamanın yapılmasını manidar buluyorum" dedi.
ÜAK BAŞKANI PROF DR. AKAYDIN: "ÜNİVERSİTEMDE GEÇEN HAFTA NASILSA BU HAFTA DA ÖYLE OLACAK"
-Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın türban serbestisi için yeni düzenlemeye gerek olmadığı yönündeki açıklamana rağmen, ek 17'de değişiklik olmadan türbanlı öğrencileri derslere almayacaklarını açıkladı. ANKARA (ANKA) - Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın türban serbestisi için yeni düzenlemeye gerek olmadığı yönündeki açıklamana rağmen, ek 17'de değişiklik olmadan türbanlı öğrencileri derslere almayacaklarını açıkladı. ÜAK Başkanı Prof. Dr. Akaydın, son bir aydır yaptıkları açıklamaların birer birer gerçekleştiğini belirtti. Akaydın, "Üniversiteler bile bile kaosun içine sürükleniyor. Politikacılar ne yaptığını bilmiyor, Yüksek Öğretim Kurulu ne yaptığını bilmiyor, halk şaşkınlık içerisinde olanları izliyor" dedi. Akaydın, değişikliği yapılan 42. maddenin sonunda ve Cumhurbaşkanı'nı gerekçeli kararında ne deniyorsa uygulayacağını kaydederek, Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17'nci maddesinde değişiklik yapılmadan üniversiteye türbanlı öğrencileri almayacağını söyledi.
-"EK 17'NCİ MADDEYİ BEKLİYORUM"-
Prof. Dr. Akaydın, "Yaptığım uygulamanın da hukuki olduğunu düşünüyorum. Yükseköğretim kanunun 17. maddesin bekliyorum. Geçen hafta üniversitemde nasılsa bu hafta da öyle olacak. Ben bunu yapmakla yükümlüyüm. Anayasa ve Danıştay kararları var ve bana bunu yapmamı söylüyor. Eğer bana türbanlı sokulacağı emri veriliyorsa da bunu doğru bulmuyorum. Rektör arkadaşlarımız ile de görüştüm birçoğu da bu şekilde düşünüyor" dedi. (ANKA)