Zonguldak’ta doğum gününde adının verildiği kütüphanenin açılışını gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay, barış sürecine destek verdi. Günay, “Birbirimizi anlamak için bile barış sürecine ihtiyacımız var” dedi.
Bülent Ecevit Üniversitesi’nde (BEÜ) adının verildiği kütüphane açılışı için Zonguldak’a gelen ve 61. doğum günü pastasını kesen YÖK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, açıklamalarda bulundu. Barış sürecine karşı çıkan kimsenin bulunmadığını belirten Günay, süreç ile ilgili yöntem ve metotlara karşı çıkıldığı ifade etti. Ülkenin barış içinde olmasının çok önemli olduğunu belirten Günay , “Barış sürecine karşı çıkan yok. Yöntemlerine, bir takım metotlara karşı çıkıyorlar. Bu ülkenin barış içerisinde olması, hem her türlü zenginliğimiz bakımından hem huzurumuz bakımından, hem ekonomik bakımdan, eğitim bakımından son derece önemli. Birbirimizi anlamak için bile barış sürecine, pozitif ilişkilere ihtiyacımız var. Bunu yürekten destekliyoruz. İnşallah Türkiye, bu problemi çözdüğü zaman dünyada kıyaslanamayacak hızla, kültür, ekonomik gibi tüm alanlarda gelişmesini sürdürecektir” dedi. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer'e teşekkür eden Günay, senato kararı ile kütüphaneye adının verilmesinden mutluluk duyduğunu belirtti. Günay, Kütüphanelerin üniversiteler için çok önemli bir birim olduğunu ifade etti.
Gelişmiş kütüphaneleri bilim dünyasını aydınlatan fenere benzeten Günay, şöyle devam etti:
“Üniversitelerde kütüphaneler, gerçekten davetkar olmalıdır. Öğrencinin çalışabileceği konforda ve imkanlarla donatılmış olmalıdır. Bülent Ecevit Üniversitesi’nin kütüphanesinin neredeyse 5 bin metrekare alana ulaşması, bu denli gelişmiş olması, ülkemizin kuzey batı kıyısında bilim dünyasını aydınlatan bir fener gibi olduğunu düşünüyorum.”
ARTAN ÜNİVERSİTE SAYILARI
Günay, 2006 yılına kadar 76 olan üniversite sayısının bugün 179’a ulaştığını ifade etti. Artan üniversite sayıları ile kaliteden taviz verilmeye başlandığı yönündeki eleştirilere, son dönemlerdeki akademik başarıların cevap olduğunu belirten Günay, “Son yıllarda, sayıca çok büyük bir artış meydana geldi. Buna paralel olarak, akademik alanda da çok önemli bir başarılara Türk akademisyenleri imza atmaktadır. Türkiye üniversiteleri artık dünyanın ileri ülkeleri kıyaslanabilecek ve boy ölçüşebilecek akademik çalışmalar, araştırmalar yürütmektedirler. Bunun, ‘çok sayıda üniversite açılıyor, kalite konusunda taviz veriliyor’ gibi bir takım eleştirilere de en güzel cevap olduğunu düşünüyorum. Üniversite sayısı artmakla, üniversitedeki okullaşma oranı artmakla, kalitenin düşeceği varsayımı doğru değil” dedi.
BRÜT OKULLAŞMA ORANI
Günay, yeni üniversitelerin ise brüt okullaşma oranını arttırmak amacıyla açıldığını kaydetti. Günay, brüt okullaşma oranının ise üniversitede okuyan tüm öğrencilerin yani, açık öğretim, birinci- ikinci öğretim, meslek yüksekokulları, lisans, yüksek lisans ve doktorada bulunan öğrenci sayısının, 18-22 yaş arasındaki Türkiye nüfusuna bölünerek elde edildiğini ifade etti. İktisadi İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’ne üye ülkelerde de aynı tanımın geçerli olduğunu hatırlatan Günay, son 6-7 yılda arttırılan üniversite sayısı ile brüt okullaşma oranının da yukarılara çekildiğini kaydetti. Günay, “Tüm dünyada yükseköğretimdeki brüt okullaşma oranı, eğitimdeki gelişme bakımından önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de şuanda brüt okullaşma oranı, yüzde 70’i geçmişidir. Yüzde 70.11’dir. Bu rakam dünyanın birçok gelişmiş ülkelerinden daha yüksek, ileridedir. Türkiye bir ilerlemiş çok batı ülkelerinin önüne geçmiştir” diye konuştu.
Türkiye’nin Yükseköğretim’de büyük bir sıçrama içerisinde bulunduğunu söyleyen Günay, “Türkiye 2007 yılında hazırlanan ‘Türkiye’de Yükseköğretim Stratejisi’ adlı kitapta öngörülen, 2023 yılı için seçilen hedeflerin çok ötesine geçmiş bulunmaktadır. Türkiye Yükseköğretim’de çok büyük bir sıçrama içerisindedir. Gelecek çağların tarihçileri 2000’li yılların ilk 10 yılını, yükseköğretimdeki büyük sıçrama dönemi olarak yazacaklarına inanıyorum. Anadolu’nun ücra köşelerindeki üniversitelerimizin, Anadolu’nun bozkırlarında dünya çapında bilginin, bilimin, teknolojinin üretildiği yerler olacağını düşünüyorum. İşte Zonguldak, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin kütüphanesi, Batı’nın bazı ülkelerinde görülebilecek konforda, düzende. Kitap sayısı itibari ile bu çapa ulaşmış bir kütüphane olarak görüyoruz. Türkiye yüksek öğretimde bir sıçrama içerisinde olduğunu görmekten, şahit olmaktan son derece mutluluk duymaktayım” dedi.
“EN ÖNEMLİ SORUN DEMOKRATİKLEŞMEDİR”
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde özerklik ve özgürlükten çok demokratikleşmeye önem verildiğini ifade etti. Demokratikleşmenin en önemli sorun olduğunu anlatan Günay, üniversitelerin toplumun erişimi ve topluma katkının öne çıktığı yönetim anlayışını benimsediğini belirterek, “Biz, üniversitelerin serbestlik alanı, özgürlük alanı olması yönünde özen gösteriyoruz. Dünya’daki önemli sorun demokratikleşmedir. Herkesin, katılımının sağlanması önemli bir problemdir. Aslında dünyanın gelişmiş ülkelerinde özerklik ve özgürlükten çok, üniversiteye yüksek öğretime tüm toplumun erişimi ve katılımı gibi konuların öne çıktığını görüyoruz. Üniversitenin topluma, sanayiye, ekonomiye katkı yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Bugün geldiğimiz noktadaki yönetim anlayışı, özerkliği ve özgürlüğü problem olmaktan büyük ölçüde çıkarmıştır. Asıl olan, üniversitenin topluma, bilgi dünyasına teknolojiye katkı yapmasıdır. Bugün üniversitelerimizin önündeki en önemli sorunlardan birisi, teknoloji üretmesi yönündeki çabalarıdır.”
ÜNİVERSİTELERE ‘KATKI’ ÇAĞRISI
Günay, Türk üniversitelerin son yıllarda akademik çalışma ve araştırma başarılarına rağmen ülke teknolojisine ve sanayisine katkı yönünde eksik kaldığını sözlerine ekledi. Üniversitelere çağrıda bulunan Günay, “Üniversitelerimizden ülkemizin teknolojik gelişmesine, sanayiye daha çok katkı yapmasını bekliyoruz. En önemli ve eksik olduğumuz konu, budur. Akademik, bilimsel çalışma bakımından akademisyenlerimizin çok büyük performans göstermektedirler. Bunun giderek daha da artacağına inanıyorum. Türkiye’de çok sayıda hatta Türkçe çıkan dergiler dünyanın sayılı indeksleri arasında girmiş bulunmaktadır. Bu sayı da giderek artmaktadır” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
“KİTAP OKUMA SAYISI DÜŞMEDİ”
Kitap okuma sayısının düştüğü yönündeki söylemleri doğru bulmadığını belirten Günay, kitap okuma sayısının arttırılması gerektiği yönündeki görüşe katıldığını söyledi. Günay, “Kitap okumak alışkanlığı konusunda bir eleştiriden söz ediliyor. Benim elimde çok sağlam veriler yok. Birçok ülkeyle kıyasladığımızda, ülkemizdeki kitap okuma sayısında azlık olduğu söylenebilir. Bu sayının düştüğünü söylemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Her ay Türkiye’de binlerce kitap basılıyor. Kitap okumanın sayısının arttırmamız gerektiği görüşüne katılıyorum” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz