BERLİN (İHA) - Gen teknolojisiyle değişime uğratılan tarım ürünlerine batı ülkelerinin kuşkuyla yaklaşması üzerine yeni arayışlara yönelen biyoteknoloji endüstrisinin, bu tür deneyler için yoksul ülkeleri tercih ettiği bildiriliyor.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, gen teknolojisiyle değişime uğratılan tarım ürünleri, getirdiği bazı avantajlara rağmen fazla rağbet görmüyor. Batı ülkelerinde tüketicilerin büyük çoğu, bu gıda maddelerine şüpheyle bakıyor. Gen teknolojisiyle üretilen bitkilerin açık havada yetiştirilmesi halinde, bunun gelecekte ne gibi sonuçlar doğurabileceği henüz bilinmiyor. Alman beslenme uzmanları, bu tür deneylerin taşıdığı riskleri tespit etmenin mümkün olmadığını belirtiyorlar. Başlangıçta kamuoyunun yoğun tepki göstereceğini hesaba katmamış olan kimya ve ilaç endüstrisi, yasal düzenlemelerin getirdiği engelleri aşmak, protestolarla karşılaşmamak için, gen teknolojisinin muhtemel tehlikelerinden habersiz üçüncü dünya ülkelerine yöneldi.
Manila'daki Güneydoğu Asya Tarım Estitüsü'nün Başkanı Nef Danyo ise sadece üçüncü dünya ülkelerinin değil, tüm dünyanın bir deney laboratuvarı olarak kullanıldığını savunarak şöyle diyor:
"Büyük kuruluşların, üçüncü dünya ve özellikle Güneydoğu Asya ülkelerinde güçlerini kullanarak, yerel araştırma kurumlarıyla işbirliği yaptığını, buna karşılık onların bilimsel araştırmalarına mali destek verdiğini görüyoruz. Bu alanda yasal düzenlemelerin bulunmadığı yoksul ülkelerin yetkili makamları, büyük şirketlerin ileri sürdüğü gerekçeleri sorgulamadan kabul ediyor. Gıda, ilaç ve kimya şirketleri, gen teknolojisi sayesinde dünyadaki açlık sorununa çözüm bulunacağını vaat ediyor".
Yoksul ülkelerde yaşayan insanların aydınlatılmadığına dikkat çeken Danyo, "Gen teknolojisiyle üretilmiş gıda maddelerini yediğimizi bile bilmiyoruz. Çünkü bu tür ürünler, diğerlerinden ayrılıp deklare edilmiyor. Asya, Afrika ve Latin Amerika'da haberimiz bile olmadan manipüle edilmiş gıda maddeleriyle besleniyoruz" diye konuşuyor.