HABER

'Yol verilen' Dink cinayeti 'jandarma nezâretinde mi' işlendi?

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Hrant Dink'in öldürüldüğü saatte olay yerinde jandarma istihbarata ait telefonlardan sinyal geldiği daha önce tespit edilmişti.

Başsavcılık şimdi bu telefonları kullananlardan üçü üzerinde yoğunlaşıyor. Eğer, yüzlerini kapatarak görüntülerini yayınladığımız bu üç kişinin istihbaratçı olduğu kesinleşirse, Dink'in "jandarma gözetiminde öldürüldüğü" ortaya çıkacak.

Görüntüler, Hrant Dink’in öldürüldüğü saatte o caddedeki güvenlik kameralarına ait. Dava dosyasında yer alan bu görüntülerin yeniden gündeme gelmesi ‘içindeki bazı kişilerin jandarma istihbarat elemanı olma' ihtimâlinden kaynaklanıyor. Dink öldürüldüğü sırada çevrede altı jandarmanın bulunduğunu telefon kayıtlarından tespit eden savcılık, yüzlerini kapattığımız kişilerin bu jandarma grubundaki üç kişi olmasından şüpheleniyor. Eğer yüzünü kapattığımız bu kişiler savcılığın şüphelendiği gibi jandarma istihbaratçıları ise ‘Hırant Dink’in jandarma nezâretinde öldürülmüş’ olduğu ortaya çıkacak

Savcılığın şüphelendiği üç kişi

Savcılık, Al Jazeera’nin yayınladığı dosyada yer alan görüntülerdeki bu üç kişinin ‘Ogün Samast’a yardımcı-gözlemci ve takipçi olan’ jandarma görevlileri olma ihtimâli üzerinde duruyor.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 26 kamu görevlisi hakkında dava açılmış, kamu görevlileri ile ilgili soruşturma aşamasında altı jandarma görevlisinin Dink’in öldürüldüğü sokakta olduğu tespit edilmişti.

Soruşturma aşamasında savcılık Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan cinayet gününde bölgedeki HTS (Cep telefonu) kayıtlarını istemişti. HTS kayıtlarında cinayetin işlendiği gün bölgeden sinyal veren altı numaranın Jandarma İstihbarat üzerine kayıtlı olduğu tespit edilmişti.

Cinayetintetikçisi Ogün Samast ifadesinde ‘kendisinin takip edildiği’ belirtmişti. İddianamede, Samast’ın savcılığa verdiği ek ifadede bu konu da yer aldı. Cinayet günü kendisini takip edenleri farkettiğini, bu kişilerin polis olmasından şüphelendiğini belirten Samast, "Yasin Hayal’i aradım. Takip edenler olduğunu söyledim. Yasin Hayal de ‘Korkma onlar bizden’ diye konuştu.” şeklinde ifade verdi. Bu ifade sırasında Samast’a kamera görüntüleri de izlettirildi. Samast, bu görüntülerde kendisini takip eden üç kişiyi teşhis etti.

Görüntülerde üç kişi üzerinde şüpheler yoğunlaştı

Bu bilgiler ışığında savcılık, olay anına ilişkin dava dosyasındaki görüntüleri yeniden incelemeye aldı..

Görüntüler olay yerinde Jandarma olduğunu belgeleyen HTS kayıtları ve Samast’ın ifadesi ışığında kare kare incelendi.

Bu incelemede cinayetin işlendiği bölgede cinayetten önce ve sonra görünen üç kişi üzerinde yoğunlaşıldı. Savcılık, etrafı kontrol eden, sık sık telefonla konuşan bu kişilerin cinayet sırasında Ogün Samast’ı takip ve kontrol eden Jandarma İstihbarat görevlileri olduğu ihtimali üzerinde duruyor.

Dink davası görülürken ailenin avukatları bu kişilerden birinin azmettirici Yasin Hayal’in ağabeyi Osman Hayal olma ihtimalini gündeme getirdi. Bunun tespiti için de Adli Tıp Kurumu’ndan rapor bekleniyor. Ancak savcılık bu kişinin de ‘Osman Hayal değil, jandarma’ olma ihtimalinin güçlü olduğu görüşünde.

İddianamede ‘jandarmaya’ yer verilmedi

Tüm bu bilgiler kamu görevlilerine ilişkin soruşturma sırasında elde edildi. Cinayetinin işlendiği yerde jandarma görevlilerinin olduğu tespit edildi ancak hazırlanan iddianamede ‘jandarma’ şüpheliler arasında yer almadı.

Başsavcı vekilliğinden ‘jandarma’ kısmı eksik uyarısı

İddianameyi daha önce iade eden terörden sorumlu başsavcı vekilliği de bu duruma itiraz etti.
Başsavcı vekilliği, olay anına ilişkin güvenlik kameralarında Ogün Samast’a gözlemci ve takipçi olduğu düşünülen bir kısım şüpheliler ile ilgili çalışma yapıldığını belirterek, “Bu kişilerin Trabzon ve İstanbul Jandarma personeli olduğu tespiti yapıldı.Bu kişilerin örgütsel yapı içinde hareket ettikleri yönünde ciddi deliller bulunmaktadır.” dedi.

Başsavcılıktan ‘bütünlük’ uyarısı

Yani başsavcı vekilliği, olay anında Dink’in çevresinde bulunan jandarma görevlileri ile ilgili de soruşturmanın tamamlanarak, davanın ‘bir bütünlük’ içinde diğer kamu görevlileri ile birlikte açılmasını istedi. Ancak savcılık, iadenin ardından yeniden gönderdiği iddianamede Jandarmadan söz etmedi ve sadece soruşturmanın devam ettiğini vurgulamakla yetindi.

Savcılık ‘jandarma için’ İstihbarat Başkanlığını suçladı

İddianamesinde jandarmaya ilişkin şüphelilere yer vermeyen savcı, jandarma kısmının tamamlanamamasından ise Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığını sorumlu tuttu.

Savcı iddianamesinde, “Olay yerinde Ogün Samast’ın çevresinde görünen şüpheli şahıslar yönünden soruşturma İstihbarat Daire Başkanlığınca bölgeyle ilgili olarak talep edilen HTS kayıtları ilgili mahkemelerinden alınan kararlarla TİB den temin edilmesine rağmen İstihbarat Daire Başkanlığının tüm olanaklarına karşın şüpheli şahısların belirlenememesinden dolayı İstanbul ve Trabzon jandarmasına ilişkin soruşturmanın 2015/124764 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.” dedi.

Evini de izlediler

Soruşturma aşamasında Hrant Dink’in Bakırköy’deki evinin bulunduğu bölgenin de HTS kayıtları incelendi. Bu kayıtlarda çarpıcı bir bilgiyi daha ortaya çıkardı. HTS kayıtları incelemesinde jandarmaya ait bazı telefon numaralarının Dink’in evinin bulunduğu bölgede sinyal verdiği tespit edildi. Yani bazı jandarma görevlilerinin Dink’in evinin çevresini de cinayetten önceki dönemde izledikleri anlaşılıyordu.

26 kamu görevlisine dava açıldı

Kamu görevlileri hakkında yürütülen Dink soruşturması kapsamında Aralık ayının ilk haftasında 26 kamu görevlisi hakkında dava açıldı. Davanın sanıkları arasında İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ve Sabri Uzun gibi isimler yer alıyor.

Cemaat de iddianamede

Dink cinayetinin 'yol verilen cinayet' olarak tanımlandığı iddianamede, şüphelilerden Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşkun Çakar'ın emniyet teşkilatı içinde Fethullah Gülen Cemaati olarak adlandırılan bir grubun yapılanmasını amaç edinen "Silahlı Terör Örgütü'nün" yöneticilerinden olduğu belirtildi. İddianamede, "Bu anlamda amaç suçun gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetinin araç suç niteliğinde olduğu, bu örgüt tarafından Hrant Dink'in mutlak suretle öldürüleceği, bunun için hazırlıklar yapan suç örgütü yönetici ve üyeleri ile cinayeti işleyecek tetikçi 'Ogün' ismine kadar her şey önceden bilinmesine rağmen, amaç suçun gerçekleşmesi için araç suç niteliğinde olan Hrant Dink cinayetinin gerçekleşmesinin beklendiği tespit edilmiştir" ifadeleri kullanıldı.

En Çok Aranan Haberler