Zonguldak yaşanan heyelan ve sel felaketlerini tetikleyen risk faktörlerini açıklayan BEÜ Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Kurtuluş Sedar Görmüş, doğal su toplama çizgilerinin korunması gerektiğini vurguladı.Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kurtuluş Sedar Görmüş, Türkiye ve Zonguldak’taki heyelan riskleri hakkında açıklamada bulundu. Türkiye’de heyelanın en fazla İç ve Doğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi’nde yaşandığına dikkat çeken Görmüş, heyelanı tetikleyen risk faktörlerini de maddeler halinde anlattı.Maden Tetkik Arama (MTA) kurumuna ait aktif ve eski heyelan bölgelerini de harita üzerinde değerlendiren Görmüş, "Oluşan heyelanların yoğunlukla dağlık kesimde yükseltinin fazla olduğu kesimde meydana geldiğini bu haritalardan da görebiliyoruz. Biz il olarak baktığımızda yüzde 56’sı dağlık ve engebeli bir bölgede yaşıyoruz. Heyelan ve sel baskınları ile birebir maalesef ilişkisi var. Bir araştırma yaptığımızda Türkiye’de heyelanların başlıca sebepleri, yükseltinin olması, toprak özellikleri -toprağın kirli olması, şehirsel alanlarda dik meyil, yamaçların üzerinde artan kaçak yapılaşma, yol yapım çalışması ile yamaç denge profilinin bozulması heyelan oluşumunu tetikleyen durumlardır" dedi."Zonguldak, bütün olumsuz özellikleri barındırıyor"Heyelan ve seli tetikleyen faktörlerin Zonguldak’ta tamamının yaşandığına dikkat çeken Görmüş, şöyle devam etti:"Bu dört maddeye baktığımızda hepsinin Zonguldak bölgesinde toplandığını görüyoruz. Yükseltiler mevcut, kirli toprak özelliği mevcut, şehirsel bölgelerde dik alanlarda dik meyil, artan kaçak yapılaşma Zonguldak bölgesinde maalesef var. Yol yapım çalışması örneğine Devrek’te yaşanan heyelanda yaşadık. Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak da orada çalışmalara destek verdik. Valilik ve AFAD ile yaptığımız çalışmaları da paylaşmıştık. Orada da heyelan topuğunun alınması ile birbirini tetikleyen heyelanların peş peşe geldiğini görmüştük. Zonguldak bu anlamda bütün olumsuz özelliklerin hepsini barındırıyor. Yoğun yağış altında su toplama çizgilerinden sular akarak derelere deşarjı sağlanıyor. Doğal bir şekilde arazi sudan kurtulmuş oluyor. İşte bu noktada bizim için yanlışlar başlıyor. Yol yapım çalışmaları, bilinçsiz yapılaşma, arazilerin bu anlamda kullanılması, çizgilerin de doğal yapının da bozulması sebebiyle yağmur sularının deşarjı sağlanamıyor, zemin fazlasıyla suya doyuyor ve heyelan maalesef meydana geliyor. Ana sebeplerden birisi budur.""Doğal su toplama çizgileri korunmalıdır"Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Kurtuluş Görmüş, doğal su toplama çizgilerinin korunması gerektiğine dikkat çekti. Görmüş, "Bölgemizdeki bütün akarsu havzalarının sel taşkın karakterini belirlemek oldukça önemli. Doğal su toplama çizgileri korunmalıdır. İyi projelendirilmiş menfez inşaatlarıyla iyi bir şekilde direne edilerek akarsu ve derelere deşarjı sağlanmak zorunda. Evsel atık sularının bahçelere boşaltıldığı durumlar da var. Bunları özellikle kanalizasyon hatlarına bağlanması ve kanalizasyon hatlarının da gözden geçirilmesi, aynı zamanda iyileştirilmesi gerekiyor. Bölgede yol inşa ediyoruz, su toplama çizgileri de o yol inşaatıyla birlikte tahrip oluyor" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz