ANKARA (İHA) - Başbakan Bülent Ecevit, ittifaklara kapalı olduklarını, ancak seçimden sonra koalisyon olabileceğini söyledi. Ecevit ayrıca, Derviş'in artık bir karar vermesi gerektiğini, hükümetle yollarının ayrılmasının Derviş'in elinde olduğunu belirtti.
Başbakan Bülent Ecevit, CNN Türk televizyonunda gündemle ilgili soruları yanıtladı. Başbakan Ecevit, Derviş'in projesi ile ilgili olarak, "Birçok partiyi bir araya getirecek bir şey mümkün değildir. O projenin ne olduğunu anlayabilmiş değilim. Kimse de anlayabilmiş değil. Her renkten insanların bir araya gelmesi. o zaman çok partili siyasetin bir anlamı kalmaz" dedi. Partiden ayrılan milletvekillerinin hiçbirinin tabanı olmadığını söyleyen Ecevit, o bakımdan Derviş'in böyle bir parti ile bir yere varabileceğini sanmadığını ifade etti.
Partiden ayrılanların ayrılma nedenleri ile ilgili olarak Ecevit, "Uzun süredir bazı çevreler benim ağır hasta olduğumu söylüyorlardı ama ben yakın zamana kadar hasta değildim. Bir süre dinlenmek zorunluluğu ile karşılaştım. Onun için o kampanyayı yürütenler, 'artık Ecevit bitti' dedi. DSP'den kopanlar 'artık Ecevit yok, kendimize başka bir yol bulalım' havasına girdiler. Bunun mantıklı tarafı yok. Benden umudu kestiler. Benden umudu kesince partiden de umudu kestiler" diye konuştu.
"Çekilmeniz yönünde bir beklentileri var mıydı?" şeklindeki bir başka soruya Ecevit, "Nihayetinde bir süre sonra politikadan çekileceğim. Bu arkadaşların içinde iddialı kimseler de vardı, iddiasız kimselerde. DSP'den umudu kestiler. Bu çok acı bir şey. Türkiye'nin en tutarlı partisi bu parti. 57. Hükümet döneminde DSP'nin uyumu hükümete önemle katkılar sağladı. Parti dışından böyle şeyler geliyordu. Onun dışında başka şeyler ima edebilirlerdi. Herkes o projenin içinde yer alabilirdi. Sorun benim sorunum değil, DSP büyük özen gösterdiğimiz bir parti. Askeri yönetim döneminde cesur adımlar atan bir parti. Bu kadar ucuz harcanamaz bu parti" ifadelerini kullandı.
DSP'DE KURULTAY SÖYLENTİLERİ Ecevit, "Dokuzlar hareketinin' kurultay çağrısı ile kurultaya gitseydiniz, bu durumdan kurtulabilir miydiniz?" sorusuna "O dönemde erken seçim kararı gündemdeydi. Erken seçim gündemdeyken, kurultay yapmak mümkün değildi. Seçimler zamanında yapılsaydı, benden sonrası için bazı hazırlıklar vardı. Böyle bir bölünmenin geleceğinin işaretleri yoktu" şeklinde yanıt verdi.
Ecevit, DSP'de yeniden aday olup olmayacağı ile ilgili olarak "Duruma göre bakarız" demekle yetindi.
DERVİŞ'İN KARARI
Derviş'in hükümette kalması ile ilgili olarak Ecevit, "Bu hafta sonuna kadar' diye bir hesap yapmadık ama partililerimizin sabrı tükendi. 'Şu tarih gelsin' diye bekleyemezdik. Bir uyarı yapma zamanı gelmişti. Artık bir karar vermesi gerek. Yolları ayırmamak Derviş'in elinde" değerlendirmesinde bulundu.
ECEVİT'İN REJİM KAYGILARI Ecevit, "Ben son zamanlarda Türkiye'de belirgin hale gelmeye başlayan oluşumdan rahatsızım. Dinci ve bölücü kesimler 'değiştik' iddiasıyla topluma kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Değişmiş olabilirler ama bunun zaman içinde sınanması gerekir. Bu değişim karşısında bütün partilerin ve medyanın susması beni kaygılandırıyor. Bu konuda çok hassas kesimleri var toplumumuzun" diye konuştu.
"AK Parti'nin birinci parti çıkmasına karşı bir ittifaktan bahsediliyor. Bunu çözüm olarak görüyor musunuz?" sorusuna Ecevit, "İdeolojik çizgisi büyük olmayan partiler bir araya gelebilir. Fakat DSP katı bir ideolojisi olmamakla birlikte, var olan ideolojisine bağlı olan bir parti. İttifak anlamında kapılarımız kapalı. Çünkü seçmenimizi kaybedebiliriz. Koalisyonlar olur, nitekim bunu yaptık. Seçim olur ondan sonra bir araya gelinebilir. Bizim şimdi yapmaya çalıştığımız şey, bu tehlikeye kamuoyunun dikkatini çekmek. Kimse toplumun başının belaya girmesini istemez. Bu kampanyayı açarken aynı zamanda demokrasiye hiçbir zarar vermeden yapacağımızı söylemiştim. Bu eleştirdiklerimin haklarını da savundum zaman içinde ama bir tehlike varsa bu konuda uyarırız" şeklinde yanıt verdi.
ERKEN SEÇİM KARARININ REFORMLARA ETKİSİ 57. Hükümet döneminde köklü reformlar yapmaya kararlar verdiklerini ve bunları uyguladıklarını ifade eden Ecevit, "Bunların olumlu sonuçları zaman içinde görülecektir. Ben erken seçimlerin yapılmasına kesin olarak karşı çıktım. Hesabımız şuydu; başladığımız reformları sonuçlandıracaktık. Maalesef bu fırsat kaçırıldı. Neden hem Türkiye, hem de kendimize zarar verecek bir karar verdik bunu anlamıyorum.
Bahçeli ve Yılmaz, ilk demeçlerinde seçimin zamanında yapılmasını istiyorlardı. Ama kısa bir süre sonra bu fikirlerini değiştirdiler. Seçime gitmenin lokomotifi MHP oldu ama ANAP da onun ardından 'evet' dedi.
"AB yasaları geçirildi. Neden hala seçime gidiyorsunuz?" sorusuna Ecevit, "Ona benim de aklım ermiyor. Bu durum hükümetin iyi işlediğinin işaretidir. Erken seçim için hiçbir neden yoktu. Seçim zamanına bırakılsaydı; ki kalabilirdi o zaman neleri niçin yaptığımızı halka çok iyi anlatabilirdik" yanıtını verdi.
"İttifaklara kapalıyız ama koalisyonlara açığız" diyen Başbakan Ecevit, Fransız modeli olarak adlandırılan modelle ilgili olarak, "Birisi anlatsa da ben de anlasam. Bildiğim kadarıyla bir tür ittifak. İttifak yapılacaksa, buna göre bir takım değişiklikler yapılması gerek. 'Fransız modelini getirelim' diyorlar. Bunu daha bir kaç gün önce gündeme getiriyorlar. Bu Meclis erken seçim kararı almışken, neden gündeme getirilmedi?" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'NİN BRÜKSEL'DEN BEKLENTİSİ "Brüksel'den ne bekliyorsunuz?" sorusuna Ecevit, "Brüksel'den AB kapısını bize açmasını istiyorum. Eğer Türkiye'nin adaylığını ciddiye alıyorsa AB herhalde bizim kararlarımız üzerine Türkiye'ye tam üyeliğin kararlarını açması gerek. Avrupa'da bunu isteyen ve istemeyen bir kesim var. Türkiye AB'ye üye olursa Avrupa Parlamentosu'nun belki de en büyük grubu olacak. Tabi yüksek nüfusu olan bir ülke. Halkının çoğunluğunun islam olmasını yadırgayan kesimler var. Bu bakımdan sorunlar çıkabilir. Kopenhag ölçütlerinin tümü kabul edildi. Önümüzde engel kalmadı sayılır. Halkının çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen Avrupa Türkiye'siz yapamaz. Doğu ile batı arasında işbirliğinin yaygınlaştığı bir dönemde Türkiye'siz AB'yi tasavvur bile edemiyorum" dedi.
APO HAYRANLIĞI
Ecevit, "Sizin Apo hayranlığı olduğunuz söyleyebilirler mi?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Ben o zaman çok güçlü koşullar altında Apo'yu Türkiye'ye getiren kişiyim. Kimseye duyurmadan çok küçük bir birimle haftalarca uğraştık ve Apo'yu Türkiye'ye getirdik. Ama ben gençliğimden beri idama karşıydım. Apo olayı olmadan önce idama karşıydık. Apo'nun getirilmesinde en önemli etken başında bulunduğum azınlık hükümetiydi. Bunu bize söyleyeceklerini sanmıyorum".
Alınan kararların Türkiye'nin ulusal birliğine zarar vermemesi için dikkatli davranmak gerektiğine dikkat çeken Başbakan Ecevit, "Türkiye'nin nüfusunun tamamına yakını Türkiye'nin birliğini ister. Bu konularda ödün vermemesini istemek için ille de MHP yanlısı olmak gerekmez" dedi.
ECEVİT KONTROLLERİNE GİTMEYİ GÖZE ALAMIYOR Başbakan Ecevit, sağlık durumu ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Hastanede bana çok iyi davrandılar. Ben eve döndüğümde tedavimin olumlu sonuçları ortaya çıktı ancak, benim kontrollere gitmem gerekirdi. Ama bunu yapmadım. 'Benim sağlığım üzerindeki söylentilere, o işkenceye dayanamayacağım' dedim. O kadar istismar edildi ki benim hastaneye gidişim. Artık hastaneye gitmeyi göze alamıyorum. Büyük bir medya ordusu ortaya çıkacak ertesi gün olmayan şeyler yazılacak. Bu gibi konular Türkiye'de istismar edilmeyecek konuma gelirse, o zaman hastaneye giderim. Benim çektiklerimi hiçbir politikacı çekmemiştir. Pek çok şey yanlış söylendi. Hiçbir hastalığımı yokken hasta olduğum söylendi".
İŞ GÜVENCESİ YASA TASARISI
Ecevit, İş Güvencesi Yasa Tasarısı'nın Meclis'ten geçmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Ecevit, Şişecam fabrikasının kapanması ile ilgili ise "Özel bir kuruluş. Oradaki işçilerin açıkta bırakılmaması gerekirdi. Son durumu bilmiyorum. Özelleştirme ile de bir ilgisi yoktu, tamamen özel bir kuruluş" ifadelerini kullandı. Ecevit, "Ekonominin düze çıktığını düşünüyor musunuz?" sorusuna ise "Geride bıraktığımız zaman savurganlığın sona erdiği görülüyor. Toplum psikolojisi artık Türkiye'de rasyonel ciddi tedbirler almasına olanak vermiştir. O bakımdan kaygılı değilim. 3 yılda çok sıkıntılara katlandık. Geride bıraktığımız ay biraz yükseldi. Dış satım canlandı. Üretim canlandı. O bakımdan seçim atmosferine girilmesine rağmen ekonomik açıdan bir olumsuzluk görülmedi" şeklinde yanıt verdi.
Başbakan Ecevit, çıkardıkları tüm reformlara karşın hükümetin bu duruma gelmesini içine sindiremediğini söyledi.