Film çekmeye başladığı günden bu yana kendine özgü tarzıyla varlık gösteren Quentin Tarantino; uzun ve çarpıcı diyalogları filmin içerisine yedirmesiyle, abartılı sahneleri fazlaca ama yerinde kullanmasıyla, müzik seçimleriyle, popüler kültüre olan düşkünlüğünü eserlerine yansıtmasıyla, şiddeti estetize ediş biçimiyle ve tabii ki hikâye yaratmadaki yeteneği ile bağımsız sinemanın mihenk taşları arasındaki yerini alıyor.
Tarantino sineması denilince akla gelen bu ilk unsurların yanı sıra, yönetmenin kendine has bir çekim tekniği oluşturduğunu söylemek mümkün. Birazdan bahsedeceğimiz çekim teknikleri elbette Tarantino tarafından keşfedilmedi ya da dünya üzerinde bu çekim tekniklerini kullanan tek yönetmen de değil. Ancak Tarantino’yu özel kılan nokta, tüm bu stilistik çekim tekniklerini kendi kurguladığı dünyalar için bir araya getirişindeki incelik.
Tarantino’nun Görsel Anlatısını Şekillendiren 7 Çekim Tekniği
The POV Shot yani bakış açısı çekimi, Tarantino filmlerinin ikonik anlarının da vazgeçilmez çekim tekniklerinden biridir. POV genellikle bir başka karakterin bakış açısı olarak kullanılsa da Tarantino bu konuda daha geniş bir yelpazeye sahip ve canlı-cansız birçok varlığın bakış açısından çekim yapma konusunda kendisini kısıtlamıyor. Ancak Tarantino’nun POV’leriyle ilgili önemli detaylardan biri bu çekimi aşağıdan (Low angle) yapması. Bu sayede Tarantino’nun karakterleri yukarıdan bir bakışla izleyiciyle iletişime geçiyor.
The God’s Eye Shot ya da tanrısal bakış açısı da Tarantino’nun filmlerinde sıklıkla gördüğümüz çekim tekniklerinden biridir. Tanrısal bakış açısı, her şeyi biraz daha uzaktan ve de bütünüyle görebilen bir bakışa tekabül eder. Bu teknikle odanın tüm köşelerini ya da evin tüm odalarını görmek mümkünken, aynı anda farklı işlerle uğraşan insanları da bütünlüklü bir biçimde izlemek olasıdır.
The Quick Zoom ya da hızlı/âni zoom, Tarantino filmlerinin vazgeçilmez ögelerinden biridir. Âniden karakterlerinin yüzüne zoom yapan yönetmen, bu sayede hem yarattığı görsel dünyayı tamamlar hem de gerilimi artırırken izleyicinin dikkatini beklenmedik bir biçimde sarsmayı başarır.
The Tracking Shot yani kameranın karakteri takip ettiği çekim tekniği de Tarantino filmlerinde sıklıkla rastlanabilecek görselliklerden bir diğeri. Genellikle karakterlerini bir mekândan diğerine girerken bu şekilde takip eden Tarantino, bu sayede izleyicisini karakterin geçtiği yollardan geçiriyor, bir anlamda özdeşimi artırıyor.
The Extreme Close-up ya da aşırı yakın plan, Tarantino’nun üzerinde durduğu ya da güzel bulduğu detayları izleyicisiyle paylaştığı bir yol aslında. Vücudun dudak, parmak, göz gibi küçük parçalarının gösterildiği ya da yalnızca bir objeye odaklanılan The Extreme Close-up, Tarantino’nun auteur kimliğini oluşturan çekim tekniklerinden biri.
The Slow Push-in yani kameranın yavaşça nesnesine yaklaşması durumu, Tarantino filmlerinde karakterler için düşünme ve karar verme sürecinin bir ifadesi gibidir. Kamera yavaşça karaktere yaklaşmaya başladığı anda bir şeylerin çoktan değişmeye başladığını öngörebiliriz.
Foot Shots Tarantino’nun görsel anlatım diliyle en çok bir arada anılan obje muhtemelen ayaklardır. Filmlerinde bir şekilde ayak göstermekten vazgeçmeyen Tarantino, bu sayede kendine özel bir alan da yaratmış oldu. Ayak çekiminin özel bir adı olmasa da ve Close-up ya da Extreme Close-up başlıklarının altında incelenebilse de söz konusu Tarantino olunca sanırım ayaklara bu şekilde bir parantez de açmak gerekiyor.