Yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun son filmi Buğday'ın galası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapıldı. Galada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin "medarı iftiharlarından" olarak nitelendirdiği usta yönetmen ve senarist Semih Kaplanoğlu'nu yeni filmi dolayısıyla tebrik etti. Erdoğan, şunları söyledi:
"Ehli hünerin kadrini bilmekte büyük bir hünerdir. 'Buğday' filminin de Sayın Kaplanoğlu'nun 'Bal' filminde olduğu gibi yurt içinde ve yurt dışında hak ettiği ilgiyi göreceğine inanıyorum. Elbette zaman zaman haddini bilmeyen, kaliteyi hazmedemeyen, nezaket fukarası şahıslar da çıkabiliyor. Bunlara verilecek en güzel cevap sevgiyi korumak, işini en güzel, en kaliteli şekilde yapmaya devam etmektir."
ANNESİNİN ELİNİ ÖPTÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile birlikte Kaplanoğlu ve eşi Leyla İpekçi'ye hediye takdim etti.
Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, Kaplanoğlu ailesiyle fotoğraf çektirdiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile eşleri, Kaplanoğlu'nun annesinin elini öptü.
Öte yandan Semih Kaplanoğlu filmle ilgili Akşam gazetesine verdiği röportajda Türkiye’nin mültecilere verdiği desteğin önemine dikkat çekti. Kaplanoğlu şunları söyledi: Bugün dünyada özellikle bizim de yer aldığımız bölgede Irak işgalinden beri emperyalist güçler, ülkelerimizi karıştırıyor, bombalıyor, iç savaş çıkarıyor sonra da insanlar canlarını kurtarmak için vatanlarını terk ettiklerinde de onları sınırlara elektrikli teller döşeyip, tekneleri batırıp ülkelerine almıyor. Belki gelecekte daha da sert önlemler alacaklar. Bu durumun, kıyımların, mülteci sorunun sorumluları onlar olduğu halde mültecilerin Akdeniz’de ölümlerine, açlığa ve salgın hastalıklara da kayıtsız kalıyorlar... Türkiye gibi bu insanlara kapılarını açan başka bir ülke de yok. Türkiye bu açıdan örnek bir ülke.
Yönetmen Semih Kaplanoğlu "Uluslararası Adana Film Festivali’nin ödül töreninde de gördük, sanat dünyasındaki bazı kesimler size karşı dışlayıcı bir tutum içinde. Yaşam tarzınız ve dünya görüşünüzden dolayı mı size karşı böyle bir tutum var?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Yaşam tarzımla ortada çok görünen ve bunu dikte eden biri değilim. Bu tutumun nedenini iki şeye bağlıyorum. Birincisi, Türkiye’deki sanat camiasındaki bazı kesimlerde bir tür aşağılık kompleksi, kendinden nefret hali var. Bu kompleks de İslamofobi olarak ortaya çıkıyor. Bir diğeri de, yaptığımız işlerdeki estetik yoğunluk, sinematografik anlatım dili, düşüncemizden ödün vermeden, eğilip bükülmeden yaptığımız filmlerin dünya ölçeğinde kabul görmesi, aldığı ödüller olabilir.
Bu tavırların altında bir de sosyolojik nedenler var. İktidara kızıyorlar, bu kızgınlığı ve nefreti de her şeye yansıtıyorlar. Türkiye’de nefretle dolu bir kesim var. Bu kesim aslında halkın iradesinin temsiline de kızıyorlar. Bu ülkede demokratik seçim yapılıyor ve halk oy veriyor. Bu nefret halkın seçimine, tercihine aslında halka yönelik bir nefrettir. 15 Temmuz’da ülkemin işgal edilmesine, darbe girişimine karşı tabii ki tepki göstereceğim. Vatandaş olmanın en tabii hakkıdır bu. Gösterdiğimiz bu tepkiye karşı da nefret var. Ben burada seçilmiş hükümetimize, parlamentomuza yönelik darbe girişimine karşı durarak ülkemin yanında duruyorum... Ülkemize sahip çıktığımız zaman düşmanlaştırılıyoruz bu kesimler tarafından."
MELTEM CUMBUL ELİNİ SIKMAMIŞTI
Oyuncu Meltem Cumbul, Uluslararası Adana Film Festivali'nin ödül töreninde Semih Kaplanoğlu’nun elini sıkmamış, "Eşitler arası bir selamlaşma ve yakınlaşma ritüeli olan el sıkışmayı; kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle, güçlüleri tutup zayıfları hor görenle yapmayı reddediyorum. Yüreğime ve sevgiye düşman olanla, gözlerim ve ellerim dost olamaz" demişti.