Türkiye’nin önemli tarım bölgelerinden Yozgat’ta hayvan üreticileri, ülkeye ithal hayvan girişiyle hayvancılığa olan ilginin azaldığını belirtti.
Yozgat’ta hayvancılık üretimi yapan ve aynı zamanda Yozgat Ziraat Odası Başkanlığı görevini yürüten İsmail Açıkgöz, son yıllarda hayvancılığın geliştirilmesine yönelik devletin büyük destekler verdiğini söyledi.
Açıkgöz, kendisine ait hayvan üretim tesisinde yaptığı açıklamada, yıllardan beri geçimini tarım ve hayvancılıkla sağladığını belirterek, "Yozgat’ta sayılı hayvan üreticilerden biriyim. İşletmemde gördüğünüz gibi hem besicilik yapıyorum hem de üretim yapıyorum. Son iki yılda devletimiz hayvancılığın gelişmesine yönelik sıfır faizle krediler verdi. Çok güzel bir gelişme, fakat bu krediler verildikten sonra dışardan ithal et getirdiler. Şu an bir tedirginlik içerisindeyiz. Benim şu anda beside olan bir büyükbaş hayvanım haziran ayında yaklaşık 450 kilo olacak. Ama şu an bir tedirginlik içerisindeyiz. Gerekçesi ise 14 liraya et kesilmesi, bu hayvan, işletmemizde şu ana kadar yaklaşık maliyeti 3 bin 500 lirayı bulmuş durumda, o güne kadar 4 bin 300 lirayı bulacak. Ben bu hayvanı sattığımda 5 bin, 6 bin TL etmezse biz üreticiler için sıkıntı çekilecek." diye konuştu.
Marketlerde 30 liraya et satılmasının sorumlusunun üretici olmadığını, market sahipleri olduğunu belirten Açıkgöz, "Benim şu an bu işletmenin günlük gideri 400 lira, buna hangi üretici dayanacak. Üstelik hayvanların samanını, yemliğini ve arpasını kendim ürettiğim halde, bu sıkıntı. Bir de 38-40 liraya yem alan üreticileri düşünün, bu iş çok zahmetli bir iştir. Üreticilerimizin, bu mandıralardan çıkarıldığı zaman tekrar mandıraya girmesi çok zor olur. Şu anda benim gibi ülkemizde sayısız hayvan üreticileri var ve Türkiye’ye fazlasıyla yeter. Şu an üreticilerin her birinin elinde kesime hazır hayvan var ve kestirecek yer arıyor. Biz kendi hayvanlarımızı para etmesi için değerlendirelim. ‘Ne ithal eti, dış ülkelerin neden hayvanlarına para verelim’. Ülkemizdeki üreticilere destek verelim ki biz kazanalım ve üçüncü, dördüncü işletmeleri kuralım. Burada montofon, holşteyn, semental, angus olmak üzere 3-4 çeşit hayvanım var. Hayvancılığın geliştirilmesi için et ithalinin kesinlikle yapılmaması gerekir." şeklinde konuştu.
Tarım Bakanlığı'nın, son dönemlerde hayvanların kulak küpesi ve pasaport uygulamasının çok güzel bir durum olduğunu kaydeden Açıkgöz, şöyle devam etti: "Benim şu an mandıramdaki 120 hayvanın pasaportu var. Bu ülkemizde insanın kimliği nasılsa hayvanın da pasaportu odur. Biz buradan bir hayvanı bir ilçemize götürecek olsak, götüremiyoruz. Çünkü tarım ile gitmemiz gerekiyor ya da hayvanı tarım yetkilileri görecek öyle bize rapor verecek. Bu şekilde hayvancılık nasıl gelişecek. Yani pazarlara iki veteriner hekim görevlendirilir. Ben orada hayvanımı satmış isem hemen orada o görevli hekimler bilgisayarda kayıt yaparak kulak küpesinden adres değişikliği yapabilir. Bu şekilde üreticinin işi daha kolay hale gelmiş olur. Bizler şu anki çalışmalarımızla zaten tarım müdürlüklerinin üzerindeyiz. Çünkü buraya bir servet bağlamışız. Hayvanların gerek hastalık, gerek hijyen ve gerekse bakımını en iyi şekilde yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bir başka besici de aynı ifadeleri kullanarak, hayvancılığın gelişmesi için ithal etin ülkeye getirilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz