İSTANBUL (İHA) - TEMA'dan yapılan açıklamada, yüksek tüketim düzeyinin 2050 yılında ulaşılacağı tahmin edilen 9 milyarlık nüfusun tamamına yayıldığında, su kaynakları, hava kalitesi, ormanlar, iklim ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin çok büyük olacağı bildirildi.
Gereğinden fazla ya da yanlış şeyleri tüketmenin, sağlık ve yaşamak için ihtiyaç duyulan doğal çevrenin sağlığı açısından zararlı olduğunun belirtildiği açıklamada, yoksulların, yeterli gıda, temiz su ve temel eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için gereken paranın, insanların bir yıl içinde makyaj malzemelerine, dondurmaya ve evde beslenen hayvan mamasına harcadığından daha az olduğu belirtildi. Dünyadaki ekili alanların yüzde 10 ya da 20'sinin çeşitli türlerdeki bozulmalardan etkilenirken, meraların yüzde 70'inin zaten bozulmuş durumda olduğu bildirildi. Bu arazilerdeki bozulmanın gıda üretimini yüzde 13, otlaklardaki üretimi ise yüzde 4 oranında azalttığı kaydedildi. Dünyadaki doğal dengenin geri dönülemez bir şekilde bozulduğunun belirtildiği açıklamada, şöyle denildi:
"Dev buzullar ve küresel iklim değişimi sonucunda, 20. yüzyılda deniz seviyesi toplam 10-20 santimetre yükselmiştir. 2002'deki karbondioksit düzeyi Sanayi Devrimi'nin başladığı 1750'ye oranla yüzde 31 daha yüksekti. Bilim adamları 20. yüzyıldaki küresel ısınmayı, karbondioksit ve diğer ısı tutucu gazların birikmesine bağlıyorlar. 'Peki ne yapmalıyız?' TEMA Vakfı olarak 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü'nde, sınırsız tüketimin toplumsal bir sorun olduğuna ve sadece tüketim peşinde koşmanın hem tüketici toplumlardaki yaşamın kalitesini azaltacağına hem de çocuklarımızın torunlarımızın; yani gelecek nesillerimizin temel ihtiyaçlarını karşılama olanaklarının bile ellerinden alınmasına neden olacağına dikkat çekiyoruz. Bu sorunun çözümü, yaşamımızı sürdürecek kadar tüketip bundan mutlu olabileceğimiz bir toplum düzeni yaratmaktan geçiyor. Böylece bizden sonra gelecek tüm canlılara sürdürülebilir bir dünya bırakmış olacağız."