Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci göz önünde tutularak, 2009-2014 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlanan "Yargı Reformu Stratejisi Taslağı"na, Yargıtay ve Danıştay görüşünü bildirdi.
Yargıtay'ın görüşünde, yargıyla ilgili Anayasa'da ve diğer yasalarda yapılacak değişikliklere temel oluşturacak "Reform Stratejisi"nin, yüksek yargı organlarının görüşleri alınmadan hazırlanmasının düşünülemeyeceği belirtilirken, Bakanlıkça hazırlanan taslak hakkında görüş, öneri ve eleştiri istenilmesi, sonrasında da düzenlenecek geniş katılımlı bir toplantıda tartışılıp değerlendirildikten sonra taslak belgeye son şeklinin verileceğinin açıklanmasının son derece olumlu görüldüğü vurgulandı.
Bakanlığa gönderilen 36 sayfalık görüşte, Taslağın, Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik yolunda sürdürülen müzakereler kapsamında hazırlandığı bilindiğinden, söz konusu taslakla ilgili değerlendirmenin, "yargının bağımsızlığının güçlendirilmesi, tarafsızlığı, geliştirilmesi, verimliliği ve etkinliğinin arttırılması, mesleki yetkinliği, yargıya güvenin arttırılması"na yönelik beklentiler dikkate alınarak yapıldığı kaydedildi.
Yargıtay'ın görüşünde, öne çıkan bazı talepler şöyle:* Yargının en önemli sorunları arasında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması yer alıyor. Yargı bağımsızlığı ilkesi gözetildiğinde, taslakta hala kurul başkanı olarak gösterilen Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK bünyesinde yer almaması gerekmektedir. Kurulun üye sayısı artırılarak, daha geniş, kapsamlı bir hale getirilmeli, kurul üyeleri Yüksek Mahkeme üyeleri arasından büyük genel kurullarınca seçimle belirlenmelidir. Yüksek mahkemelere üye seçiminde yüksek mahkemeler aktif rol oynamalıdır. Bu konuda yasal düzenleme yapılmalıdır.* HSYK'ya mali özerklik de verilmelidir. Adalet Bakanına verilen hakim ve savcılar hakkındaki inceleme ve soruşturma yetkisi de HSYK'ya çevrilmelidir.
* Taslakta, yargıç ve savcıların mesleki yönden özgür ve bağımsız olarak örgütlenmelerini bertaraf edecek biçimde, çerçevesi yürütme organınca belirlenen, güdümlü bir örgütlenme yapısı benimsenmekte. Yargının bağımsız kılınması ile doğrudan ilgili bulunan bu yaklaşımdan vazgeçilmelidir.
* Hakim adaylığına atamaların yürütme organı içinde Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilmesi ve siyasi iradenin bu süreçte belirleyici olması, açık olan kadro sayısı da gözetildiğinde yargıda siyasallaşma endişelerine yol açmaktadır. Hakim ve savcı adaylarının seçimi, Adalet Bakanlığından alınarak HSYK'nın yetkisine bırakılmalıdır.
* Adil Tıp Kurumu, Adalet Bakanlığı'na bağlı bir kurum olmaktan çıkarılmalıdır.Kurumun mali, idari ve bilimsel özerkliği sağlanmalıdır.
* Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş amacı, Anayasa Yargısı olduğuna göre işlevinin de Anayasa Yargısı ile sınırlı olması gerekir. Yüce Divan yetkisinin daha önce Anayasa Mahkemesine verilmiş olması, yanlışlığın sürdürülmesine gerekçe olamaz. Bu düzenleme hukuk devleti ilkelerine uygun düşmemektedir. Temel insan
hakları kapsamında bulunan adil yargılanma hakkının gereği olarak Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi gerekmektedir.
DANIŞTAY'IN GÖRÜŞÜ
Danıştay'ın, Adalet Bakanlığı'na gönderdiği 13 sayfalık görüşte de 140 yıldır faaliyet gösteren ve idari yargı düzeninin en üstünde yer alan Danıştay'ın, yargı düzenine ilişkin çalışmalarda etkin, etkili şekilde yer alması ve görüşlerinin dikkate alınmasının mevcut anayasal düzenin gereği olduğu, bu yapılmadan hazırlanan çalışmaların eksik olacağı ve yanlışlıklar içereceğinin açık olduğu belirtildi.
Bakanlık taslağındaki HSYK'nın oluşumu, görev ve yetkilerine ilişkin değerlendirmelerin incelendiği görüşte, HSYK'nın oluşum, görev ve yetkilerinin yanısıra Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurulda yer almasıyla ilgili konularda Yargıtay ile aynı taleplere yer verildi.
Danıştay görüşünde öne çıkan talepler de şöyle:
* Hakim ve savcıların özlük ve disiplin işleri ile ilgili her türlü işlemi tesis etmeyi siyasi otoriteye bırakan, HSYK'yı ise sadece bir onay makamı olarak gören mevcut sistem değiştirilmelidir.
* Hakim açığının giderilmesi, adalet hizmetinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi bakımından zorunlu ise de, hızlı bir şekilde ve yüksek sayılarda personel alımının nitelik ve kalite açısından yaratacağı sakıncalar da göz önünde bulundurularak kadro ilanı yoluna gidilmelidir.
* Yüksek öğretim kurumlarının eğitim-öğretim kalitesinin ve müfredatlarının çağdaş, uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi zorunludur.
* Adli Tıp Kurumu, adli yargı yanında idari yargıda da bilirkişilik görevi bulunduğu dikkate alınarak özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
ASKERİ YARGITAY'IN YAZISI
Askeri Yargıtay Başkanı Hakim Tuğgeneral Ahmet Alkış imzasıyla Adalet Bakanlığı'na gönderilen yazıda da, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve görüş bildirilmesi istenen Yargı Reformu Strateji Taslığı'nın incelendiği belirtildi.
Yazıda, "Türk yargısının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliğinin güçlendirilmesine hizmet edeceği belirtilen bahse konu taslağın, öncelikle Yüksek Mahkemelerin temsilcileri ile ilgililerinin de bulunduğu bir komisyon tarafından hazırlanarak, bilahare görüşlere sunulmasının, bu kapsamda yapılacak değerlendirme sonucu bildirilecek görüş ve öneriler ışığında taslağa son şeklinin verilmesinin daha uygun olacağı değerlendirilmektedir" denildi.
Adalet Bakanlığı'nın taslağıyla ilgili 17 üniversitenin hukuk fakültesi, Türkiye Noterler Birliği ve 10 baro tarafından da görüş gönderildi.
AA