Yükseköğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliğindeki Değişiklik

Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Antalya Üniversite Öğretim Elemanları Derneği üyelerince eleştirildi. Dernekten yapılan yazılı açıklamada, üniversitelerin, bilginin, özgürlüğün ve tartışmanın merkezi olması gerekliliğinin açık olduğu ancak 3 ay önce Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle öğrencilerin özgürlüklerinin sınırlandırıldığı iddia edildi. Yönetmelik ile "suçsuzluk karinesinin" hiçe sayıldığı savunulan açıklamada, bunun ardından Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği hatırlatıldı. Söz konusu yönetmelikte yer alan "Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek" ifadesinin yer alması eleştirilen açıklamada, "Üniversite kavramının içerdiği özgürlük bir kez daha çiğnenmekte ve yönetim kadrolarının hukuk dışı, baskıcı, kadrolaşmacı, gerici uygulamalarının duyulmasından, eleştirilmesinden korkulduğu, en küçük muhalefete bile tahammül edilemediği görülmektedir" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, yönetmelikte yer alan siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart ve benzerlerini basmanın, sözlü ideolojik propaganda yapmanın kamu görevinden çıkarılmayı gerektirdiğinin belirtildiği kaydedilerek, öğretim elemanlarının siyasi partilere üye olabilme, organlarında görev alabilme hakkının yasa ile tanındığı, bu ifadenin hukuk felsefesi açısından kabul edilemez olduğu savunuldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Oluşturulan bu yasal düzenleme üniversitelerde her geçen gün artan baskıların, kadrolaşmanın, özgürlüğü, özerkliği yok etmenin bir başka halkasıdır. Üniversite öğretim elemanları olarak bu ve benzeri her türlü antidemokratik uygulamayı reddediyor, üniversitelerin özerkliğine dokunulmaması gerektiğini bir kez daha belirtiyor ve üniversitelerin doğasına zıt bir şekilde sessizliğe sürüklenmek istenmesini reddediyoruz."