15 yaşımdayken bir kahvaltı sırasında haşlanmış yumurtamı yarıya kesmekteydim. Yumurtanın iki yarısı ayrılırken bir yarısından beyaz bağ gibi bir şey cortladı. Bu olaydan sonraki bir yıl boyunca hiç bir şekilde yumurta yemedim hatta ilk bir kaç ay boyunca yumurtaya bakamadım bile. Şu anda hayatım her yumurtayı önceden bir kaseye kırıp o bağı temizlemekle ya da yumurta haşlanmışsa didik didik o bağı arayıp kesip çıkarmakla geçiyor. Dışarıda yediğim her sahanda yumurta ve her omlet stres seviyelerimi tavan yapıyor. Belki bazılarımız için bu beyaz bağın göbek kordonu gibi mide kaldırıcı bir şey olmadığını öğrenmesi yeterli olabilir.
Kalaza diye adlandırılan yumurta çapası tadında bir yapı. İşlevinin minik civcivlerle hiçbir alakası yok, sadece yumurtanın sarısını yumurtanın ortasında sabit tutmaya yarıyor.
Aynı zamanda yumurtada kalazanın bulunması yumurtanın taze olduğunun da bir göstergesi. Yumurta buzdolabında veya rafta bekleyip yaşlandıkça kalaza yok olmaya başlıyor. Yani aslında o garip iplik gibi şeyi görmediğimiz zaman sevindiğimiz anlar hafif korkmamız gereken anlar. Sonuçta kimsenin bozuk yumurta yemek gibi bir hayali yok.
Bu anatomi dersinin sonunda öğrendiğimiz şey o garip iplik gibi şeyi sevmek, saymak ve korkmadan yemek. Ben sevip sayabilirim ama yer miyim bilmiyorum.