HABER

Yuvacık Barajı tartışması sürüyor

Çok büyük bir maliyetle yapılmasına ve halen ödemelerinin devam etmesine rağmen kuruyan Yuvacık Barajı tartışılmaya devam ediliyor. Neden bu kadar pahalıya mal edildi, benzeri barajların maliyeti nedir ?

İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali ÇODUR açık ve çarpıcı bilgiler vererek Yuvacık Barajının iç yüzünü ortaya koydu. Kim ne yaptı, söz verildi mi verilmedi mi ve en önemlisi bu zarardan Türkiye kurtulabilir mi? İşte sorular ve çarpıcı cevaplar…

Yuvacık Barajı'nda neler oldu?

Dursun Ali ÇODUR :Yuvacık Barajı aslında hep insanların aklını karıştırdı açıkçası. Kimse net bir kanaate varamadı. Yaşananlar nelerdir. İstanbul neden olayın içine çekilmek isteniyor? Sayın Başbakan neden suçlanıyor? O yüzden Barajın tarihçesine bakmakta yarar var. Yuvacık Barajı 15.08.1990 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararıyla İstanbul'un su kaynakları arasına alınıyor. Daha sonra DSİ barajın yapımına başlar. Yaşanan tıkanma ve sıkıntı üzerine inşaat durur. Derken su satış anlaşması diye 1992 yılında İzmit Belediye Başkanı İstanbul Sular İdaresi ile su satış anlaşması adı altında bir taslak hazırlıyorlar. Bu taslağın 7.maddesinde şöyle deniliyor; Bu protokol tarafların yetkili organlarının onayından sonra yürürlüğe girer. Bir başka maddede ise inşaatın 1992 yılı sonuna kadar başlamaması halinde protokolün otomatik olarak yürürlükten kalkacağı ifade ediliyor.

Dönemin Genel Müdürü bir dipnot bırakıyor. "Projenin bitiminde yukarıdaki protokolün geçerlilik kazanması için İSKİ Yönetim Kurulu'nun onayı gereklidir."diye. 12 Ekim 1992'de zamanın İSKİ Genel Müdürü DSİ'ye Hazine'ye, Kamu Ortaklığı Fonu'na ve Devlet Planlama'ya bir yazı yazıyor. Yazıda Kirazdere yani diğer adıyla Yuvacık Barajı'nın Devlet Yatırım Programı'na alınması ve hızlandırılarak yapılması, Yap İşlet Devret Modeli yönteminin bu barajda uygulanmaması gerektiği ve 3 yıl içerisinde barajın bitmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca ilgili kurumlara gönderilen o yazıda Yap İşlet Devret'in çok pahalı olacağı, bu metoda insanların çok zaruri hallerde başvurması gerektiği ve bu metodun yanlış olduğu çok net bir şekilde vurgulanıyor.

Nihayet 19.10.1994 yılında da 6244 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Yuvacık Barajı İstanbul'un Su Kaynağı olmaktan çıkarılıyor. Yani 1994 yılının 10.ayının 19'undan itibaren Yuvacık Barajı İstanbul'un su kaynağı değil!

Demin ifade ettiğim gibi barajın yapımına 1992 yılında başlanması ve 3 yıl içerisinde bitmesi gerektiği söyleniyor. Peki Yuvacık'ın yapımına ne zaman başlanmış? YPK kararı 1995 yılında çıkmış, Barajın DSİ'den İzmit Büyükşehir Belediyesi'ne devri ise 1996 yılında gerçekleşmiş. Ve baraj 18 Şubat 1999 yılında bitmiş.

Şimdi resmi belgeleriyle bu gerçekler ortadayken Sayın Başbakan'ın ve İSKİ'nin neden olayın içine çekilmesi anlaşılır gibi değil. 1999 yılında baraj bittiği zaman Sayın Başbakan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil. Hal böyleyken Sayın Başbakan İzmit'in suyunu almadığı için bu baraj zarar etti iddiası çok tutarsız bir iddiadır çünkü Sayın Başbakanın belediye başkanlığı döneminde baraj bitmemiş ki barajın suyu alınsın.Yani bitmemiş bir barajdan nasıl su alınabilir ki akıl var mantık var.

- İSKİ olarak bugün siz Yuvacık Barajını yapsaydınız size maliyeti ne olurdu ?

Dursun Ali ÇODUR : Barajın maliyetiyle mukayese yaparsak İSKİ o zaman baraj için 200 milyon dolar maliyet ön görmüş. DSİ 217 milyon 560 bin dolarlık bir maliyet öngörmüş. Baraj 480 milyon dolara ihale edilmiş 890 milyon dolara da sadece inşaat kısmı bitmiş. Bizim birim fiyatlarımızla İSKİ olarak şu ana kadar yapılan işlerin tamamını 216 milyon 679 bin dolara biz bu barajı bugünde yapar teslim ederiz. Bütününü. Bakın, Yuvacık Barajı, Artıma Tesisi, İsale Hatları, Pompa İstasyonları ve SCADA dediğimiz otomatik kontrol merkezinin tamamını biz İSKİ fiyatlarıyla 216 milyon dolara yaparız. Müteahhit tenzilatı da sıfır olmak koşuluyla!

- Barajın maliyeti için 4.5 - 5 milyar dolardan söz ediliyor bu korkunç bir rakam değil mi?

Dursun Ali ÇODUR : Elbette korkunç bir rakam. Bu ülke 3 yılda 220 milyon dolarlık bir yatırımı gerçekleştiremeyecek diye bugün yılda 200 milyon dolar ödeniyor. Her yıl ödeniyor bu para. Ve 13 yıl ödeyecek! Bu konuda zaten hiç kimsenin tereddüdü yok. Yapanlar da izah edemiyor bu olayı.

Ama işin daha vahim tarafı var. Yılda asgari 142 milyon m3 su verecek şekilde bir anlaşma yapılmış. Yap İşlet Devret Modeli'nde firmanın su alma garantisini isteme hakkı vardır. Niye? Ben 142 milyon m3 su üretecek bir yatırımı yapıyorum Bunu satamazsan geriye dönüşü olmaz. Onun için bunu alacağını garanti et diyor. Ama burada ilginç olan bir şey var? Baraj en kurak yılda bile 142 milyon m3 suyu vermeli, diğer yıllarda da fazlasını vermeli. Nitekim anlaşmada fazla su verdiğinde de bunun bedelini ayrıca alacak, şartta böyle. Fakat her halükarda 142 milyon m3 suyu vermeli. Bugün geldiğimiz noktada İzmit 110 milyon m3 su almış ve barajda su bitmiş. Esas sorgulanması gereken en önemli nokta bu!

Bir şey daha var bu barajla ilgili. Bu barajın 142 milyon m3 su tutma şansı yok. Çünkü kot olarak çok düşük yapılmış. 10 m daha yüksek yapılması gerekiyor deniyor DSİ raporları bu yönde.

Dursun Ali ÇODUR : DSİ'nin oradaki rakamlarını bilmiyorum ama barajın rezervi 50 milyon m3. Yağış rejimine baktığınızda bu barajı kaç kere doldurup boşaltabilirsiniz. Barajı 5 kere dolduramazsınız. Çünkü yağış mevsimi belli. O yağış mevsiminde ancak baraj dolar. Ne yaparsınız 1 Ekim'de yağmurlar başlar. Baraj doldu diyelim ta Nisana kadar baraj dolu kalır. Siz Nisan'a kadar kullandığınız suyu baraj doluyken kullanmış olursunuz ondaki 50 milyon'u da Eylül'ün sonuna kadar kullanırsınız. Eğer bu 142 milyon ediyorsa evet bu baraj 142 milyon'u veriyor demektir. Bu etmiyorsa bunu veriyormuş gibi fizibilite hazırlayıp, buna göre anlaşmalar yapıp, devleti garanti altına sokup parayı Hazine'ye ödetmek tabiî ki devlete çok büyük bir zarar. Kaldı ki İstanbul suyu alsa bile Türkiye Cumhuriyeti burada zarar etmiştir.

- Yuvacık olayında sorumlu kim? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dursun Ali ÇODUR :Sorumluluk kimde dediğiniz zaman. Şöyle düşünmek lazım. Bu barajın 100 milyon m3'ünü İstanbul, 40 milyon m3'ünü de İzmit kullanacaksa bu baraj neden İstanbul'a değil de İzmit'e verildi. Buradan başlamak lazım? Bu konunun uzmanı olan DSİ; bizim gibi bu kadar birikimi olan, baraj yapmış bitirmiş olan bir kuruma bile baraj yapma yetkisi verirken tereddüt geçiriyor da İzmit gibi alt yapısı olmayan bunun için denetim mekanizması ve ekibi olmayan bir belediyeye böyle bir barajı niye veriyor? YPK kararı 1995'te çıkıyor. Ama İzmit Belediyesi İSKİ ile 1992'de su satış sözleşmesi taslağı imzalıyor. Sözleşme taslağına ilişkin gerçekleri biraz önce izah ettim. İşte o gelişmeleri ve gerçekleri iyi değerlendirmek ve sorgulamak lazım. Daha baraj size verilmemiş. Siz hangi yetkiye istinaden bu anlaşma taslağını imzalıyorsunuz? Sonra bir TV programında Sayın Aydın Ayaydın ifade ettiler, aynı şekilde YPK kararından iki sene önce ihaleyi alan firma ile de bir mutabakat imzalamışlar.

- İhale maddeleri'nde sürekli şirket lehine maddeler var ve yaptırım öngörülmüyor. Yaptırım sürekli Belediyeyi ve Hazineyi bağlıyor. Burada tek taraflı bir anlaşma yok mu? Thames Water şirketinin lehine yapılmış bir anlaşma değil mi? Böyle bir anlaşma yapılabilir mi? Siz yapsaydınız bu anlaşmayı böyle mi yapardınız?

Dursun Ali ÇODUR : Kesinlikle böyle yapılmazdı. Kaldı ki geldiğimiz noktada bir şey daha söyleyeyim bu barajın 142 milyon m3 suyu vermediği baraj yönetimimin de yazılı beyanlarıyla da sabit olduğu için bu sözleşmeyi buna dayanarak sona erdirmek mümkündür.

Anayasayı bile ihlal eden bir yetki aşımı var burada. Anayasada yok çünkü. Anayasada değişiklik yapılmadan Tahkim'i sözleşmeye koyamıyorsunuz burada o bile konmuş. Şimdi buna rağmen uluslararası hukuk'ta kurak zamanda asgari 142 milyon m3'ü sağlamayan anlaşmayı feshetme yetkisi vardır. Ben olsam şahsen İSKİ ile yapılmış bir sözleşme olsaydı ona dayanarak sözleşmeyi feshederim. 110 milyon m3 şu anda su verilmiş. 110 ve 142 arasındaki farkın paralarını geriye dönük faiziyle beraber isterim. Artı siz suyu almadığınız zaman işletme giderleri de şirkete kalıyor. Ben bütün bunları verilmeyen suyun işletme giderleri için de dava açarım ve % 90'da kazanırım.

- Neye dayanarak bu anlaşma feshedilebilir?

Dursun Ali ÇODUR : Karşı tarafın bir taahhüdü var. Asgari 142 milyon m3 suyu verecek. İyi herkesle anlaşın, bir taraf tüm vecibelerini yerine getirsin diğeri hiç getirmesin. Böyle bir şey olabilir mi? Uluslararası hukuk'ta sözleşmeyi yazsanız bile bunun geçerliliği yok. 142 milyon m3 suyu bu barajın asgari olarak vermesi lazım. En kurak yılda bile. Vermiyorsa bu anlaşmayı bozma, feshetme imkanı mümkün. Türkiye'nin bu yola gitmesinde de çok büyük yarar vardır. Bir TV kanalında 180 milyon dolarımızı versinler çekilelim diye bir ifade duydum. Eğer öyle bir şey varsa 180 milyon doları Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anda verip 2 milyar, 2 buçuk milyar dolar zarardan kurtulmasında yarar var.

Baraj ve Regülatör. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Recep Tayip Erdoğan döneminde yaptıklarının regülatör olduğu iddia ediliyor? Baraj ve Regülatör nedir? Bir de Sayın Erdoğan döneminde yapılan barajlarla Istranca dağlarındaki, bu Yuvacık Barajı'nı kıyaslarsak maliyet açısından hangisi daha karlıdır?

Dursun Ali ÇODUR : Uluslararası literatürde barajın ne olduğu tarif edilmiş bir şey. Bizim Amerika'yı yeniden keşfetmemize gerek yok. Uluslararası Standartta bir yapının gövde yüksekliği 15 m ise bu bir barajdır. Ne kadar su biriktirirse biriktirsin. Veya gövde yüksekliği 15 m'nin altında olur da biriktirdiği su miktarı 3 milyon m3 ve üzerindeyse bu da bir barajdır. Bunun altındaysa buna gölet diyoruz.

Peki Regülatör nedir? Bir akarsuyu enine kesersiniz beton ya da kapaklarla. Menbadaki suyu yönlendirirsiniz. Su seviyesini kontrol edersiniz. Akımını tam düzenleyemezsiniz regülatörde, çünkü biriktirme hacmi yoktur. Yaptığınız budur. Bir kanala suyu yönlendirmektir. Şu anda Yeşilçay'da DSİ'nin yaptığı ve bizim İSKİ olarak su aldığımız bir Regülatör var. Gidip görebiliriz. Ağva'da 2 derenin önü kesilmiş. Bu derelerinin önü kesilen suyunu pompa istasyonuyla İstanbul'a su basıyoruz. Fazla su geldiği zaman zaten taşıp gidiyor. Bu suyun sadece önü kesilerek yönü değiştirilmiş. Bu da Regülatör. Bizim Istranca'da yaptıklarımız barajdır. Hele 2 tanesi var ki onlar büyük baraj.

Yuvacıkla mukayese edersek. Yuvacık'ın su toplama rezervi 50 milyon m3. Bizim Istranca'da yaptığımız Pabuçdere Barajı'nın su toplama hacmi 60 milyon m3. Yani Yuvacık'tan 10 milyon m3 fazla. Şimdi nasıl oluyor da Yuvacık Baraj olurken ondan daha fazla kapasiteye sahip olan baraj regülatör oluyor.Bunun izahı yapılmaz.

- Siz o dönemde de bürokrattınız. İSKİ'de Yatırımlardan Sorumlu Genel Müdür Muaviniydiniz. O dönemde bu protokole imza atılmış olsaydı ve İstanbul Yuvacık Barajının suyunu bekleyerek Istranca'daki yatırımları yapmasaydı bugün İstanbul hali ne olurdu?

Dursun Ali ÇODUR : Sayın Sefa Sirmen, Sayın Başbakanımıza o zaman bu hattı döşememe izin verin ben sizden para istemiyorum diyor. O dönemdeki Başkanımız, Başbakanımız inceleteyim diyor. Başkanımız gelip bize söylediği zaman ilk karşı çıkan ben oldum. Sayın Başkanım bu kesinlikle doğru değil dedim. Niye diye sordular? Bilgi verdim kendilerine, arz ettim. Birincisi bu su çok pahalı, biz bu suyu bu fiyattan İstanbul halkına satamayız. İki; yaptıkları proje son derece yanlış bir projeydi. Şıhlı'da bir depoya bir hat getirecekler. 100 milyon m3 suyu İstanbul'a nasıl dağıtacağız? Onun da imkanı yoktu. Üçüncüsü bizim bu suya ihtiyacımız yok. Biz zaten Istranca'da hatlarımızı yapmışız. Bakınız 1996‘da başlamış 1999'da bitmiş Yuvacık. Biz geldiğimizde hemen harekete geçtik ve 1995'de ilk barajı bitirerek hizmete aldık. 1 Nisan 1995'te Düzdere, 6 Ağustos 1995'te Kuzuludere, 19 Kasım 1995'te de Büyükdere Barajını tamamladık. Yani biz 3 barajı 1995 yılında bitirdik. Buradan 44 milyon m3 su alıyorduk. 16 Mayıs 1995'te ikincisi kısmını ihale ettik. Tüm barajları biz 1998'de bitirdik. Yani Yuvacık Barajı bitmeden biz Istranca'dan İstanbul'a yılda 235 milyon m3 su verdik Dolayısıyla ihtiyacımız kalmadı.

Ha alsaydık ne olurdu? İstanbul alsaydı ne diyecekti? 100 milyon m3 suyu kesintisiz isteyecekti peki o zaman İzmit'in hali ne olurdu? Düşünebiliyor musunuz? 110 milyon'un 100'ünü İstanbul alacaktı. Geriye 10 milyon m3 su kalacaktı? Onlar ne yapacaktı? Esas onun cevabının verilmesi lazım? Peki olmayan suyu başkasına nasıl satacaksınız? Veya olmayan suyu başkası almadı siye benim zararıma o sebep oldu diyeceksiniz? Bunun hiçbir tutarlı tarafı yok.

En Çok Aranan Haberler