Sosyal medyanın etkisi ve modern yaşamın yeni kuralları, hepimizin her zaman daha genç, sağlıklı ve bakımlı olmasını şart koşuyor neredeyse. Bu nedenle yüz gençleştirme işlemlerine yönelik ilgi de günden güne artıyor. Ancak tıptaki gelişmelere bağlı olarak birçok yeniliğin olduğu yüz germe operasyonlarındaki bilgimiz ne yazık ki yeterli değil. Bu da kişileri çeşitli yanlışlıklara sürüklüyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ozan Aslan, yüz germe işlemini “yüz ve boyundaki yıpranma, yaşlanma sonucu oluşan cilt sarkıklıkları ile ağız, burun ve göz çevresindeki çukurların iyileştirilmesi için yapılan cerrahi işlemler bütünü” olarak tanımlıyor. Dr. Ozan Aslan, sosyal medyanın yaygınlaşması ve kullanım şekline bağlı olarak insanlarda gelişen mutlak iyilik halinde olma gerekliliği duygudurumunun, tıbbi müdahale ve tedavi yöntemlerini değiştirdiği kanaatinde. Telefon filtrelerinin işlevsiz kaldığı gerçek hayatta insanlar tarafından sıklığı artarak talep edilen yüz gençleştirme konusundaki bilgi kirliliğine de dikkat çeken Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ozan Aslan, yüz germe ve tazeleme uygulamaları hakkında doğru bilinen 6 yanlışı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
DOĞRUSU: Her ne kadar tıbbi müdahaleler yaşa değil meydana gelen bozulmaya göre planlansa da 30 yaşın altında yüz germe operasyonundan kaçınılması gerekiyor. 20’li ve 30’lu yaşlarda dolgu, botoks, antiaging ve mezoterapi uygulamaları gibi ‘minik dokunuşlar’ ile cerrahi operasyona olan ihtiyacın ertelenmesi gerektiğini söyleyen Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ozan Aslan, “30’lu ve 40’lı yaşlarda da mini facelift ile kök hücre yağ enjeksiyonları birlikte uygulanarak derin plan yüz germe ihtiyacı ertelenebilir. Ancak yüz germe ihtiyacı olan hastalarda bu koruyucu girişimler fayda sağlasa da uzun ömürlü olamıyor” diyor. İleri yaş gruplarında ise anestezi ve cerrahi komplikasyon riskleri değerlendirilerek ameliyat süresinin daha kısa olduğu güvenli teknikler seçiliyor.
DOĞRUSU:Hücresel yaşlanma bir hastalık olmayıp genetik, çevresel ve ruhsal etkiler nedeniyle dokuların zaman içinde fonksiyon azalmasına uğradığı doğal bir süreç. Vücudumuzun en büyük organı olan derimiz de, bu yaşlanma sürecinden görünür şekilde etkileniyor. Yaşlanma ile yüz derisinde elastikiyeti sağlayan kolajen, elastin ve hyalüronik asit kayıpları yaşanıyor; hücre yenilenmesinde bozulma ile pigment birikimleri oluşuyor. Bunun sonucunda ciltte gerginlik kaybı, kuruluk, lekelenme ve pullanma görülüyor. Yağ dokusunda hacim kaybı sonucu çukurluklar oluşuyor. Kas örtüsündeki gevşeklik yüzünden ağız, burun ve göz çevresinde ince çizgiler, derin oluklar ve sarkmalar meydana geliyor. Kemik dokusunda görülen incelme iskelet çatının zayıflamasına ve sarkıklığın daha da artmasına sebep oluyor.
DOĞRUSU: Bu tekniğin uygulanmaya başlandığı ilk yıllarda sadece deri fazlalığına müdahale ediliyordu. Fazla deri kesilerek çıkarılıyor ve bu yolla cilt gerginliği sağlanmaya çalışılıyordu. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ozan Aslan günümüzde bu yöntemin yüzde meydana gelen bozulmanın derecesine bağlı olarak kök hücre tedavileri, yağ greftleri, sarkan kas örtünün askılanması gibi çok sayıda teknikle birlikte kullanıldığını belirtiyor. Bu sayede yüz germe operasyonundan çok daha iyi sonuçlar elde ediliyor.
DOĞRUSU: Günümüzde sık kullanılan hyalüronik asit dolguları ile cilt neminin artırılması, kısmi yağ dokusu kayıplarının gizlenmesi, botoks ile ince kırışıklıkların azaltılması, çeşitli enerji bazlı cihazlar ve mezoterapi uygulamaları ile cilt sıkılığının desteklenmesi, hücresel yenilenmeye destek olunması gibi yöntemler, ‘yıpranmış’ yüz görünümü için faydalı oluyor. Ancak bu yöntemler cerrahiye duyulan gereği ortadan kaldırmıyor, sadece bir süre erteliyor. Dr. Ozan Aslan, “Bu işlemler yaşlı yüz görünümüne sebep olan daha derin doku deformitelerinin ve ileri derece sarkıklıkların tedavilerinde cerrahinin yerini tutmuyor. Ancak cerrahiden önce ve sonra, destek tedavi olarak uygulanmaları sonucun kalıcılığına destek olur” diyor.
DOĞRUSU: Eskiden erkek hastalar arasında çok yaygın olmayan kozmetik cerrahi giderek daha fazla erkek tarafından tercih ediliyor. Bu durum sosyal medyanın yaygınlaşması ve modern yaşam tarzının yeniden tanımlanmasına bağlı olarak cinsiyetten bağımsız bir şekilde “taze ve sağlıklı” görünme isteği ile eş zamanlı bir şekilde her geçen yıl artıyor.
DOĞRUSU: Nehrin akışının durdurulamaması gibi yaşlanma süreci de durdurulamıyor şüphesiz.Çünkü dokuların yaşlanması doğal bir süreç. Yüz germe operasyonlarında kullanılan teknikler ise yaşlanma sürecini durduramayacağı gibi hızlandırmıyor da. Bu işlemler deri ve deri altı dokuların sarkıklıklarını düzeltirken hücresel düzeyde kolajen üretimini uyardıkları, yapılan yağ enjeksiyonları ile yenilenme sürecini destekledikleri için cilt dokusunun daha canlı görünmesine katkıda bulunuyor. Dr. Ozan Aslan, “Hekimler olarak ortak hedefimiz, hatıralarımızın belgesi niteliğinde olan çizgilerimizi, özgün ifademizi değiştirmek değil, tıbbi bilgiler ışığında yaşlanma sürecinin başta yüzümüz olmak üzere tüm vücudumuzda oluşturduğu deformiteleri gerçekçi, sağlıklı ve güvenli bir şekilde düzeltmektir” diyor.