Ama ekmek mücadeleleri her gün, yerin yüzlerce metre altında devam ediyor. Yer altına, yer üstündeyken 'karşıdan karşıya geçmek'te zorlanacak kadar alışıyorlar. Zonguldak'ta bir madene indik. Aljazeera, 400 metre aşağıda işçilerle konuştu.
Sıra sıra dizilmiş dolapların arasında yaklaşık 50 kadar maden işçisi, temiz kıyafetlerini çıkarıp iş kıyafetlerini giyiyorlar. Dolap kapaklarında bir zamanlar beyaz olduğu anlaşılan kömür karası havlular asılı. İçerisi birkaç ampulle aydınlatılmaya çalışılmış. İşçiler kendi aralarında konuşup, şakalaşarak hazırlanıyorlar. İşi biten bina önündeki avluda toplanmak üzere ayrılıyor. Hava henüz aydınlanmaya başlıyor. Avluda biriken işçilerin ellerindeki poşetlerde öğle yemekleri var. Kimi sefer tasında getirmiş yemeğini kimi de ekmek arası birşeyler hazırlamış. Yan yana dizilen madencilerin karşısına geçen usta, işçileri üçerli beşerli gruplara ayırıp, galerinin neresinde çalışacaklarını söylüyor. Henüz tam olarak aydınlanmamış bir günün sabahında, karanlık ocaklara doğru yola çıkılıyor.
Yerden yaklaşık 400 metre aşağıdayız. Galeriler bir labirenti andırıyor. İçerisi sıcak. Kıdemli madenci Mustafa Açıkgöz, yeraltının kışın sıcak, yazın serin olduğunu söylüyor. Zaman zaman birikmiş suyu da aşarak ilerlemeye devam ediyoruz. Uzaktan gelen gürültüye doğru yaklaştımızda daracık bir tünelde kazı yapan madenciyi görüyoruz.
‘Madencinin hâli hep karanlık’
Erkan Usta 16 yıllık maden işçisi. Görevi kazmacılık. Tabanca tabir edilen motorlu deliciyle kömürün bulunduğu damarı kazıyor. Kapalı ortamda çalışan tabancanın sesi uzun süre dayanılacak gibi değil. Çıkarılan kömür dar bir kanaldan başka bir işçinin başında beklediği vagona akıyor. Buradan da dışarıya taşınıyor. Usta "Madencinin hâli hep böyle, hep karanlık. İşimiz zor. Alınterimizi madene akıtıyoruz. Ekmeğimizi buradan çıkarıyoruz’ diyor.
Katırlar boş vagonları çekiyor
Galerilerden çıkan kömür vagonlara dolduruluyor. Kömür dolu vagonlar hat üzerinde arka arkaya dizildikten sonra motorlu itici ile depolama sahasına çıkarılıyor. Boşaltılan vagonların tekrar ocaklara gitmesi gerekiyor. Bu iş için de katırlar kullanılıyor. Ocakta çalışan toplam sekiz katır var. Maden girişinin yakınındaki ahırlarda kalan katırların bakımı, beslenmesi bakıcı tarafından yapılıyor.
"Maden kapanırsa, kaçak çalışacağız, çare yok"
Mustafa Açıkgöz, 45 yaşında. 12 yaşından beri, yani tam 33 yıldır madende çalışıyor. Maden onun hayatı. "Yerüstünde trafikte karşıdan karşıya bile geçemiyoruz, beceremiyoruz" diyor. Okuyamayınca mecbur madenci olduğunu söylüyor. "İlk önce dağlarda kaçak ocaklarda çalışmaya başladım. Biraz da mecburiyetten seçtim. Başka bir iş yoktu" diye anlatıyor.
Hep asgari ücretle çalışmış. Aslında emekli olmuş, ama yine de çalışmaya devam etmek zorunda. İki çocuğu üniversitede. Aldığı para yine de yetmiyor.
"İnşallah öteki tarafta asgari ücret yoktur. Orada da varsa yandık" https://t.co/4KePU6X2ho pic.twitter.com/p6h5Ek9wKM
— Mynet (@mynet) December 21, 2015
"Devlet kurumundan emekli olan komşum 2 bin 500 - 3 bin lira civarı emekli maaşı alıyor, ben ise bin 250 lira alıyorum. O da ekmeği aynı paraya alıyor, ben de. Çalışırken asgari ücretlisin, sıkıntı; emekli oldun mu asgari ücret emeklisisin, sıkıntı. İnşallah öteki tarafta asgari ücret yoktur, orada da varsa yandık."
En büyük endişesini, çalıştığı madenin kapanması. "Buralar kapanırsa, sigortalı iş bulamazsak birilerinin yanında kaçak çalışacağız, çoluk çocuğumuza bakacağız. Başka şansımız yok bizim" diyor.