Korkunç hikayeler, efsanevi yaratıklar ve şehir söylentileri tüyler ürperten olaylar her daim ilgi çekici olmuştur. Dünyanın farklı bölgelerinde geleneksel hale gelen korku dolu hikayeler anlatmak adeta bir ritüel haline gelmiştir. Özellikle en eski yerleşim yerlerinden biri olan Anadolu’da korku hikayeleri kültürün geniş bir parçasını oluşturur. Bu hikayelerin karakterleri farklı yörelerde farklı isimler alabilirler. Kimi zaman konularda değişiklik olabilir. Ancak hikayenin mantığı temelde aynıdır. Gerçekliği tartışmalı olan bu hikayeler her şeye rağmen dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılır.
Türk, Anadolu ve Altay halk inancında lohusa dönemindeki kadınlara ve atlara musallat olduğuna inanılan yaratıktır. Efsanenin temeli Şamanizm'e kadar uzanır. İnanışa göre lohusaların ve yeni doğmuş çocukların ciğerleriyle beslenir. Al karısından korunmak için çeşitli çarelerin olduğuna inanılır. Lohusa kadını yalnız bırakmamak, ışıkları sürekli yakmak, başucuna Kuran koymak, yüzünü kırmızı örtüyle örtmek bunlardan bazılarıdır. Albastıya neden olduğuna inanılır. Albıs adlı yaratık ile de alakalıdır. Aynı zamanda Lilith'e karşılık gelmektedir. Lilith'in Adem'in ilk karısı olduğuna ve onunla aynı anda yaratıldığı için Adem'e tabi olmayı reddettiğine ve bu yüzden lanetlendiğine inanılır.
Arapça’dan dilimize geçen bu kelime aslında cin sözcüğünün çoğul halidir. Türkçe’de karşılığı öcü olarak bilinir. Müslüman Türk halklarında, Azerbaycan, Anadolu, Özbek, Karakalpak, Kırgız ve Kazak inançlarında yer alan kötü ruhtur. Kalabalık yerlerde yaşadığına inanılır ve kısa boylu olarak tasvir edilir. Ayrıca göze görünmeden büyüyüp, biçimsiz bir varlığa dönüşebilen kadın görünüşünde de olabilir. Kocaman başları, tüyle kaplı bedenleri ve tersine duran ayakları bulunur. Kış günlerinde ısınmak için evlere gelirler, yemek yerler. Ancak ne kadar yerse yesin o yemek azalmaz.İnsanı, hava kararmaya başladığında veya sudan geçerken ya da su içmek için eğildiğinde yahut da ağaç altında otururken çarparlar. Çarptığı insanın vücudu morarır ve bir süre sonra da ölür.
Çarşamba gecesi işe başlanırsa gelen kötü ve çirkin bir kadının varlığından söz edilir. Çarşamba geceleri gelen bu kadın evin çocuğunu kaçırır. Anadolu inançlarında haftanın belirli bir günü yarım kalan işleri olduğu evlere gelerek işleri karıştıran ve insanlara kötülük yapan dişi bir varlıktan söz edilir.
Bigadiç dağlarında yaşayan, her kılığa girebilen, korkunç sesler çıkararak insanların delirmelerine sebep olan, çok pis kokulu kötücül bir yaratıktır. "Demirtırnak" da denir. Sudan çok korkar. O göründüğü anda akarsu veya göle giren insanlara bir zarar veremeyeceğine inanılır. Ormanlarda yaşayan bu varlık, demir tırnaklı, demir burunludur.
Türk ve Anadolu halk inancında kötü rüyalar sırasında kişilere bir ağırlık çöker. Geceleri geliğ rüyalarda insanları korkutan ve ruhlarını alan kötücül bir yaratıktır. İnsanlara korkuyu ve kabusları o gönderir. Biçimsiz bir varlıktır. İnsanları uykuda yakalayarak götürür. Üzerine çöktüğü insan nefes alamaz. Kedi gibi sessizce gezer. Keçiye benzediği söylenir. Gün ışığından korkar. Güneş doğunca kımıldayamaz. Başında daima bir börk taşır. Bir insan bu börkü kapmayı başarırsa elinde börk büyüklüğünde altın kalacağına inanılır.
Lazca’da ‘Dağ Adamı’ demektir. Laz halk inancında orman içlerinde yaşayan, uzun boylu ve vücudu kıllarla kaplı maymun ve insan arasındaki bir yaratıktan söz eder. Yamyam olmayan hatta safça davranışlarından dolayı kolaylıkla kandırılabilen Trabzon folklorundaki Karakoncolos (yaban adamı) ile benzerlikler göstermesine rağmen yamyam olmasıyla ayrışır.
Eski Türklere göre eğer insan savaşta değil de yaşlılıktan ölürse onun Gök Tanrı tarafından Uçmak'a alınmayacağına inanılmıştır. Yine rivayetlere göre hortlak gece mezardan kalkan, sırtında kefenle ortalıkta dolaşan bir yaşayan ölüdür. Bunlar kızgın oldukları kişilerle uğraşırlar. Hatta araba kadar hızlı koşar ve insanlara özgü olan birçok yeteneği sahiptirler. Hortlağın saldırısından korunmak için mezarlık yakınlarından geçerken dua okumak gerekir. Söylentiler hortlakların genelde çirkin ve ürkütücü olduğunu, sırtında kefen ya da tabut taşıdığını söyler. Anadolu'da hortlayan kişinin ahiretten kovulduğuna inanılır. Ölümü zor olan kişinin hortlamasının daha yaygın olduğu düşünülür. Çünkü gözü dünyada kalmıştır.
Siyah renkli ve çirkin bir yaratık olarak tanımlanır. Maymun, kedi ya da çocuk büyüklüğünde olabilir. Aslında zararlı olması halde görüntüsüyle insanlara korku salar. Rivayete göre, kış geceleri insanlarının yolunu keserek “Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?” gibi sorular sorar. Kişinin cevapları içerisinde mutlaka kara kelimesinin geçmesi gerekir. Aksi durumlarda ise Karakoncolos elindeki kocaman tarakla vurarak kişileri yaralar.
Hırtık; üst kısmının insan, alt kısmının hayvan şeklinde olduğuna inanılan, bedeni tüylerle kaplı, ayakları ters kötücül cin, yaratık olarak tanımlanır. Özellike Fırat Nehri’nin kıyısında yaşadığı düşünülür. Bu yörelerde adına Çay hırtığı da denilmektedir. Hırtık insan kılığına girip, kılığına girdiği kişinin yakın arkadaşlarına veya akrabalarına gidip, onlarla konuşarak orman ya da akarsu kıyısına götürüp boğar ve öldürür.
Özellikle çocukları korkutmak için kullanılan hayali bir yaratıktır. Sürekli yaramazlık yapan, anne ve babasını kızdıran ya da geceleri uyumayan çocukları sepetine atarak kaçırdığı rivayet edilir.